Her durumda, yakın gelecekte alınan karar her ne olursa olsun, Hamas şu anda kesinlikle zor bir dönemden geçiyor. Katar’dan ayrıldıktan sonra Lübnan’a sığınan Hamaslı liderlerin ülkede barınmasına karşın Lübnan’a baskı yapmaya davet eden düşman sesleri yükselmeye başladı.

en-Neşra

Naci el-Bostani

2010 yılında Tunus’ta patlak veren ve Mısır, Yemen ve Libya’nın ardından son olarak Suriye’ye ulaşan “devrimler” zincirinin neticesinde Filistin Hareketinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı duruşu, Hamas-İran ilişkilerini önemli ölçüde geriletmişti. Bu durum, Hamas’ın silah ve maddi yardım sağlayan en önemli destekçilerinden birini kaybetmesi ile sonuçlandı.

Arapların arasındaki muhalefet tırmanırken, “radikal İslamcı akımlar” ile diğer “İslamcı akımlar” arasındaki ilişkiler de sarsılmaya başladı. Özellikle de 2013 yılında Mısır’da Müslüman Kardeşler yönetimi düştükten sonra, “Hamas” hareketi meydanlardaki bir destekçisini daha kaybetti. Bugün, Körfez-Arap ülkeleri ve Katar arasındaki muhalefetin patlaması ile, Doha yönetimine kendisine dayatılan şartları kabul etmesi için baskılar uygulanmaya başlandı. Bu şartlar arasında Hamas’a desteğin durdurulması ve Hamaslı yetkililerin Doha’dan çıkarılması gibi maddeler önde geliyor. Bu baskı ile birlikte Hamas, tarihinin en zorlu dönemlerinden birine girdi. Peki Hamas’ın karşılaştığı bu zorluklar ve çıkış noktaları nelerdir?

Hamas hareketi bugün iki tehlikeli problem ile karşı karşıya kalmış durumda. Acil bir çözüm yolu bulunmadığı takdirde, söz konusu krizlerin devamlılığı ve nüfuzu, uzun yıllardan beri İsrail’in ablukasının ağırlığı altında ezilen Gazze’yi etkileyecektir.

Bu problemlerden ilki, içeridedir. Filistin yönetimi tarafından uygulanan baskının altında Gazze halkının hayat şartlarının çöküşe uğraması tehlikeli bir problemdir. İsrail’in deniz ablukasının ve Sina’da terör örgütlerini desteklemekle suçlayan Mısır yönetiminin kara ablukasının altında olan Gazze’ye Filistin yönetimi tarafından uygulanan baskının amacı, Gazze halkını Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin liderliğine boyun eğmeye mecbur bırakmaktır. Bu bağlamda Filistin yönetimi İsrail’e yapılan aylık yaklaşık 11 milyon doları bulan ödemelerde azalmaya gitmeye karar verdi. Bunun karşılığında Gazze’ye gelen elektrik kısıtlandı. Filistin yönetimi bu adımla Hamas’ın kendi işlerini yönetmek konusunda yetersiz olduğunu göstermek istiyor. Bu sayede ABD Başkanı Donald Trump’a da Filistin yönetiminin barışa(!) bağlı olduğu konusunda olumlu mesajlar gönderildi.

İkinci problem ise Filistin’in dışındandır. Hamas’ın ABD ya da İsrail tarafından değil de, Körfez ülkeleri liderleri ve Mısır tarafından terör listesine alınması Hamas’ın karşı karşıya kaldığı problemlerin diğeridir. Bazı Arap ve Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki muhalefetin patlak vermesinin ardından, Hamas bölgesel destekçilerini kaybetti. Tamamen yalnız kalması için bölgeden tecrit edildi. Katar’dan çıkarılan liderleri, Malezya, Türkiye ve Lübnan gibi ülkelere sığındı.

Mevcut çıkmazdan kurtulmak için Hamas hareketinin sahip olduğu seçenekler iki temel olasılık ile sınırlıdır:

Birincisi: Amerika’nın, Arapların ve Filistin’in baskılarına boyun eğmek ve Gazze’yi Filistin yönetimine teslim etmek konusunda anlaşmaya varmak. Bunun yanı sıra Hamas’ın Filistin yönetiminin anlaşmalarına ve ajandalarına direnen bir gruptan ziyade siyasi bir harekete dönüşmesi. Hamas bu durumda son birkaç yıldaki söylemlerine dönüş yapmış olacak, İran’dan tekrar uzaklaşacak, İsrail – Filistin çatışmalarında daha esnek bir politika izleyecek ve Filistin yönetiminin abası dışındaki direniş düşüncesinden tamamen sıyrılacak.

İkinci olasılık: İran’ın himayesine yeniden tam bir dönüş yapmak. Yani Hamas, mevcut baskılara karşı direnebilme kabiliyetini korumak için Tahran’dan para ve silah desteği alacak. Bunun karşılığında ise, İran’ın güvenlik ve siyasi alanlardaki talimatlarını uygulayacak. Hamas’ın yeniden Direniş Ekseni dışında söylemlerde bulunmaması ikinci yolu benimsediğine işaret ediyor. Diğer yandan Hamas’ın Suriye konusunda aldığı pozisyonu şaşkınlıkla karşılayan Tahran, bunun akabinde Hamas ile ilişkilerinde daha çok temkinli hale geldi. Bu bağlamda İran, Hamas’ı yeniden desteklemek için bir dizi şart koştu. Hamaslı liderlerin Tahran’ı ziyaret etmesi, silahlı direniş seçeneğinin yeniden etkinleştirilmesi gibi maddeler içeren şartlar arasında,  son zamanlarda birçok üyesi Beyrut’a giden Hamas’ın, Hizbullah ile güvenlik, lojistik ve sahada işbirliğini yoğunlaştırması maddesi de bulunuyor. Bu sayede, İsrail hakkında İran’a dayatma yapan zinciri tamamlayan halka olmayacak. Böylelikle Hamas, İsrail’i askeri kuvvetlerini birçok bölgeye dağıtmak zorunda bırakacak.

Özetle, Hamas hareketinin bugün yaşadığı zorlukların, tarihinde daha önce görmediği benzersiz bir sıkıntı olduğuna işaret etmek gerekiyor.

Hamas, Filistin liderlerinin ve destekçilerinin baskılarına boyun eğmemesi ya da İran’ın himayesine tam olarak dönüş yapmaması durumda, bu durum onu uluslararası ve bölgesel müdahale şartlarını yeniden düzenlemeye çekmek için, İsrail ile olan durumu bombalama yoluna itecektir. Bu arada Hamas’ı bitirmek için fırsat kollayan İsrail’in, uluslararası, bölgesel düzeyde ve ülke içinde yalnızlığa itilen ve savaş gereçlerine ulaşmak konusunda zorluk yaşan Hamas’a saldırmak için doğru zaman olduğunu düşünmesi uzak görülemez. Her durumda, yakın gelecekte alınan karar her ne olursa olsun, Hamas şu anda kesinlikle zor bir dönemden geçiyor. Katar’dan ayrıldıktan sonra Lübnan’a sığınan Hamaslı liderlerin ülkede barınmasına karşın Lübnan’a baskı yapmaya davet eden düşman sesleri yükselmeye başladı. Hamas’ın dönüşünün Lübnan’ın istikrarını etkilememesini ümit ediyoruz.

Çeviri: Merve Soydaş

www.medyasafak.net

0
Would love your thoughts, please comment.x