Şehit İmad Muğniye üzerine belgesel hazırlayan ve halen bazı kritik bölümlerini açıklamayan Lübnanlı yazar Hıdır Awarki, büyük mücahidin bir sohbet esnasında evlatlarından ne beklediğini, onlar için ne temenni ettiğini yazdı. İşte büyük oğlu Cihad’ı günler evvel şehit olan Muğniye’nin çocuklarından beklentisi.

Şehit İmad Muğniye’nin Şam’da katledilmesinden sonra Suriye’nin yaptığı soruşturma gösterdi ki, Şam’da hem kişisel açıdan hem de güvenliği açısından oldukça rahat bir şekilde yaşıyordu. Açıktan geziyor, hepimizin bildiği detayları yaşıyordu. Özel veya genel yerlerde görüştüğü, sohbet ettiği arkadaş ve dostları vardı.

Soruşturma tutanaklarına göre, Şehit Muğniye’nin iki önemli kişiliği ve ismi vardı. Birincisi; Hizbullah’ın Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrallah’a yakın, bazen ismini açıklayan, bazen de gizleyen sorumlu birisi olarak. Bu yüzünü, Hacı’yı yakından tanıyan, onun sıkı bir dostu olan ve gerçek ismini ve mevkiini bilen İslami Cihad Hareketi Lideri Ramazan Abdullah Şallah gibi Filistinli liderler bilirdi. Keza Filistin Halk Kurtuluş Cephesi – Genel Komutanlık örgütü lideri Ahmet Cibril’in Filistin’de örgütün askeri kanadından sorumlu evlatlarından birisi de onu iyi bir şekilde tanıyordu. Onu ismi ve rolüyle tanıyan kişiler arasında Halit Meşal, Orgeneral Asıf Şevket(1) ve General Muhammed Süleyman(2) da vardı.

Onu başka kişiler de tanıdı; kendisinin Suriye’de, Direniş topluluğunda ve Seyid Nasrallah ile Suriye cumhurbaşkanına yakın çevrede sözü geçen bir kişi olduğunu bildiler.

Son iki yılında, Şehit, zamanını Şam-Beyrut arasında geçirdi. Haftanın üç gününü Şam’da, dört gününü ise Beyrut’ta Temmuz Savaşı’ndan sonra Direniş’in gücünü kuvvetlendirmek için geçiriyordu. Buna rağmen onu tanıyanlar, onun Şam’da devamlı ikamet ettiğini zannediyor, asıl ikametinin Beyrut olduğunu ve Şam’a sadece iş için geldiğini bilmiyorlardı.

Bir çok kişi onu tanıdı. Şehidin özel bir telefon numarası vardı. Devamlı değiştiriyor, lakin güvenlik kaynaklı değil. Nitekim, yüzünün ve sesinin düşman tarafından hâlâ meçhul olduğunu düşünüyordu.

Onun ikinci kişiliği, Hacı İmad’ın ikinci yüzüdür. Hacı İmad bu yüzüyle, Direniş’in onlarla işbirliği yapma maslahatı olanların önüne çıktı. Bu özel durumlarda kendini Lübnanlı bir iş adamı, güven gerektiren durumlarda ise Direniş’e yakın ve Suriye cumhurbaşkanıyla güçlü ilişkileri olan güçlü bir şahsiyet olarak tanıtırdı.

O dönemde Suriyeli ileri gelenlerden biri, kendisine yakınlığıyla bilinen birisini şehit Hacı’ya Şam’da ihtiyaç duyduğu her şeyde yardım etmekle görevlendirmişti. 2008’de şehidin katledilmesinden sonra yapılan soruşturmada, sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen önemli Suriyeli ve Filistinli sorumlulardan başka kimsenin bilmediği, şehidin hareketinin bir çok bilinmeyen yönü, gizli işlerinin büyük bir kısmı açığa çıktı.

Şehidin Şam’da iki en önemli vazifesi vardı:

1.Filistin direnişine silah ve eğitim konularında destek verme. Savaşçıların Gazze’den Mısır’a, oradan Sudan’a kaçak olarak geçmeleri temin edilir, eğitim verildikten sonra aynı yolla geri gönderilirlerdi. Bazen Ürdün kullanılırdı. Kral Abdullah’ın krallığından geçerek Suriye’ye kaçak geçilirdi.

2.Yardım temin etmek. Şam; Arap veya yabancı, kimi tüccar, kimi çıkar sahibi, kimi akide sahibi bir çok kişinin toplanması için güvenli bir yerdi. Onlar, Direniş için özel malzemeleri satın alıp ya Şam üzerinden ya da doğrudan Beyrut’a ihraç ederlerdi. Onlarla yapılan anlaşmaların çoğunu Hacı Muğniye doğrudan kendisi yürütürdü. Nitekim, onların Şam’a gitmeleri, geldikleri ülkeler açısından Hizbullah’ın Lübnan’daki karargahına gitmekten daha az kuşku uyandırıyordu.

Yapılan soruşturmadan anlaşıldığına göre; kişisel anlamda Şehid’in, geleneksel âdet ve güncel dini farzlar, türbe ve mescitleri gezmek dışında en fazla yapmayı sevdiği faaliyetlerin başında Seyyide Zeynep’teki Sefir otelinde veya Bab Tuma semtinde bilinen bir kafede arkadaşlarıyla buluşmaktı. Yönetimin Direniş lehine görevlendirdiği bir kaç arkadaşı vardı. Tüccar olan bu kişiler, Şehit’le Suriye hükümeti ile Hizbullah arasında ithalat konusundaki aracılar olarak görüşürlerdi. Suriye ya da Lübnan’a Direniş lehine silah, yedek parça ve silah üretiminde kullanılacak ham madde ithalatları bu görüşmelerde konuşulurdu. Şamlı olan bu tüccarlardan birisinin, yönetimde merkezi bir rol oynayan bir subaya en yakın kişilerden olan bir iş adamıyla ilişkisi ön plana çıkmıştı. Hacı İmad’ın gerçek kimliğini bilen bu şahsiyet, onu, tanıdıklarına veya ilişki kurulması gereken kişilere sahte bir isim ve sahte bir konumla takdim ederdi.

Yıllar geçerken Şehid’in bir çok tanıdığı ve dostu oldu, samimiyetleri gelişti. İşler ticari ofislerde, kafelerde ya da bazı kişilerin evlerinde muhabbet ederek tamamlanmaya başlandı. Ve çok az durumlarda Şehit, Şallah ve Muhammed Süleyman gibi bazı özel tanıdıklarını Şam’daki evine davet edip savaş tarihi konulu filmler izlerlerdi.

Suriye’de olayı soruşturmakla görevli kimseler Şehit Hacı’nın yakınlarının ifadesini dinlerken Cafe Costa’nın ismi ön plana çıktı. Şehit oraya sık bir şekilde uğrar, arkadaşlarıyla buluşurdu. Yakın dostlarından birisi sorgulama görevlilerine bu öyküyü anlattı:

“’Four Seasens’ bulvarındaki Cafe Costa’da oturuyorduk. Kuveytli arkadaş A.D’nin Şam’da Four Seasens otelinin yanındaki ticari merkezin içinde Cafe Costa’nın tam karşısında bir ofisi vardı.” (Kuveytli D., Şam’da on yıldan az bir süre yaşadı. Başkan Beşşar Esad’ın 2000 yılında iktidara gelmesiyle Suriye’ye Haliçli bazı işadamlarının yatırımları olarak milyarlarca dolar gelir temin eden bir proje üzerinde çalıştı – Hıdır Awarki’nin notu)

Muğniye’nin dostunun ifadesi şöyle devam ediyor:

“D.’nin bir dostu Hacı Hüseyin Avada’ya (Şehit Muğniye’nin bu muhitteki takma adı) yakındı. Bu kişi aynı zamanda Suriye’de başkandan sonra ikinci en önemli şahsiyet olduğu düşünülen bir kişiye yakın Şamlı bir tüccardı. Onun ısrarı üzerine D., Cafe Costa’da Hüseyin Avada ve arkadaşlarıyla oturdu. Muhabbet, siyasetten ekonomiye uzayıp gitti. Hüseyin Avada olarak bilinen Muğniye, Lübnan Direniş’ini hararetle seven Kuveytli iş adamı ve avukat D.’yi sevdi. Ona ‘Sen, Lübnan direnişine karşı olan Haliçli ülkelerden müşterisi olan Haliçli bir iş adamı ve avukat olarak ABD’nin seni cezalandırmasından korkmuyor musun?’ diye sordu. D’nin, Hüseyin’in “Bize yardım edecek bir yardımcı yok mu?” çağrısını kendisine şiar edindiğine dair cevabı Hüseyin Avada’nin beğenisini kazandı. Bunun üzerine Kuveytli avukata kaç evladı olduğunu sordu. Kuveytli avukat, övünerek erkek ve kız çocuklarını tek tek saydı, onların ileriye dönük hedeflerini anlattıktan sonra da “Peki Hacı Hüseyin, senin kaç çocuğun var ve ne iş yaparlar?” diye sordu. Hacı, çocuklarını birinci, ortancı ve küçük kız olarak, isim vermeden saydı. Onların üçünün de müşterek hedefinin tahsillerini bitirmek olduğunu belirttikten sonra “Akabinde Siyonistlere karşı cihadda şehit olacaklar” dedi. D. şok yaşadı, “Sen onlar için ne temenni edersin böyle?” dedi. Hacı; “Tahsillerini bitirmelerini, düzenli ve mutlu aileler kurmalarını, rahat ve istikrarlı bir şekilde yaşayabilecekleri özgüç inşaa etmelerini, bizim izzetimiz, iftiharımız, özgürlüğümüz ve Allah’ın (c.c) rızası onda saklı olan Direniş’in yolundan çıkmamalarını ve Allah’ın bana ve onlara iki mertebeden, yani zafer ya da şehadetten birisini nasip etmesini” dedi. Bunun üzerine Kuveytli: “Hacı Avada beni kendimden utandırdı. Biz nerede, o nerede!” dedi dostlarına.

——

1.Suriye Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı, Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın eniştesi. Suriye Kriz Masası toplantısında yapılan saldırı sonucu katledildi. (Çev.)

2.Önemli bir emniyet sorumlusu. Suriye krizi başlamadan önce Tartus’ta deniz kenarındayken denizden gelen bir keskin nişancı kurşunuyla katledildi. (Çev.)

intizar

0
Would love your thoughts, please comment.x