Afganistan ve Pakistan’da yaptığım tahmin çalışmalarını birleştirerek diyorum ki Amerika’nın 2001 Afganistan işgalinin sonucu olarak bugüne kadar toplam 1.2 milyon Afganistan ve Pakistanlı öldürülmüştür.

İkinci kısım: Afganistan ve Pakistan

3 Nisan 2018

Nicolas J.S. Davies

Consortiumnews / Global Research

Nicolas J.S. Davies, Birleşik Devletler’in savaşlarında 11 Eylül’den bu yana yaşanan kayıpların sayısının etraflıca hesaplanmadığını ve bu cinayetlerin gerçek miktarını ortaya koymanın ahlaki, politik ve meşru bir zorunluluk olduğunu savunuyor.

Bu yazı dizisinin ilk bölümünde, 2003’te ülkeleri Amerika ve İngiltere’nin gayrı meşru işgaline uğrayan 2,4 milyon Iraklının öldürüldüğü tahmininde bulunmuştum. Şimdi, dizinin bu ikinci kısmında, Amerika’nın 2001 Afganistan müdahalesinden bu yana süregelen Afgan ve Pakistanlı ölümleri bahsine geçiyorum. Üçüncü bölümde de Amerikan savaşlarının Libya, Somali, Suriye ve Yemen’de sebep olduğu ölümleri tahlil edeceğim. Amerika’nın 11 Eylül’e reaksiyon olarak Afganistan’a açtığı savaşın komutanlığını yürüten emekli General Tommy Franks’e göre, Amerikan hükümeti Afganistan’da sebep olduğu sivil kayıplarını dert etmiyor. Franks bir defasında “Biliyorsunuz ki biz ceset sayımı yapmıyoruz” demişti. Söylediği doğru mu yoksa sayıları gizliyorlar mı bilmek zor…

Birinci bölümde açıkladığım gibi, Birleşik Devletler Afganistan’ın ve diğer devletlerin işgalini “11 Eylül terör saldırılarına karşı meşru bir cevap hakkı” bahanesine sığınarak haklı göstermeye çalıştı. Ancak Amerika 11 Eylül’de bir başka ülkenin saldırısına uğramış değildi. Ne kadar dehşetli olursa olsun hiçbir suç, Amerika’ya karşı herhangi bir saldırıda bulunmamış bir dizi ülkeye karşı yürütülen ve 16 yıldır aralıksız devam eden bu savaşları meşru kılamaz.

Eski Nuremberg savcısı Benjamin Ferencz’in NPR’ye verdiği demeçte söylediği gibi, terör saldırılarından bir hafta sonra ortaya konan şey “savaş suçu” değil bir insanlık suçudur, çünkü Amerika o esnada bir savaşta değildi. Ferencz ekledi: “Yapılan bu yanlışta hiçbir sorumluluğu bulunmayan insanları cezalandırmak asla meşru bir cevap olarak adlandırılamaz. Cezalandırma eylemlerinde suçlu-suçsuz arasındaki ayrımı yapmak zorundayız. Eğer misillemenizi basitçe Afganistan’ı -ya da hadi Taliban’ı diyelim-  bombalayarak yaparsanız, 11 Eylül’de olan şeye inanmayan veya olanı tasvip etmeyen birçok insanı da öldürmüş olursunuz.”

Ferencz’in tahmin ettiği gibi 11 Eylül saldırılarında hiçbir şey yapmamış “birçok insanı” öldürmüş olduk. Kaç insan? İşte raporumuzun konusu bu…

 

Afganistan

Ödüllü araştırmacı-gazeteci Gareth Porter, ”McChrystal ve Petraeus, nasıl kontrolsüz bir savaş makinesi yarattı?” başlıklı makalesi için Birleşik Devletler Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Afganistan’a gerçekleştirdiği gece saldırılarını araştırıyordu. Gece baskınlarının 2009’dan 2011’e kadarki artışı, Barak Obama’nın Amerika’nın Afganistan savaşını tırmandırışının ana omurgasını teşkil ediyordu. Porter, Mayıs 2009’da ayda 20 olan gece saldırısı miktarının kademeli bir biçimde 50 kat artarak Nisan 2011’de ayda 1000’e kadar yükselmiş olduğunu kaydetti.

Ancak garip bir şekilde, Birleşmiş Milletler Afganistan Temsilciliği (UNAMA), 2010 yılında Amerikan kuvvetlerinin saldırılarında ölen sivillerin sayısında düşüş olduğunu kaydetti. Temsilciliğin iddiasına göre 2009’da Afganistan’da gerçekleştirilen gece baskınlarında hayatını kaybeden sivillerin sayısı 135’ken bu rakam 2010’da 80’e düşmüş.

UNAMA’nın sivil ölümleri raporu, Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’nun (AIHRC) araştırmalarını kaynak alıyordu. Neler olduğunu ortaya çıkarmak için, Porter’in makalesinde birlikte çalıştığı Afgan gazeteci Nuri Şah Nuri, AIHRC müştereklerinden biri olan Nadir Nadiri ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Nadiri, Nuri’ye şöyle bir açıklamada bulundu: “…bu, araştırması yapılan tüm saldırılardan sadece 13’ünün ortaya koyduğu rakamdır. Tarafımıza ulaşan ve henüz baştanbaşa inceleyemediğimiz diğer 60 şikâyette geçen ölü sayısını içermiyor.” Porter, Nadiri’nin “Toplam 73 saldırıda gerçekleşen ölümlerin sayısının 420 olduğunu tahmin ediyorum” dediğini nakletti ve ekledi: “Ancak AIHRC’nin, Taliban’ın kontrol altında tuttuğu bölgelere erişimlerinin olmadığını ve bu bölgelerde yaşayan insanların kendilerine gece baskınlarıyla ilgili şikâyet iletme imkânlarının bulunmadığını bildirdi.” Yani, -birçoğumuz gibi- sivil ölümleriyle sonuçlanan gece baskınlarının gerçek bilançosuna ne BM ne de AIHRC ulaşabildi.

UNAMA, 2009’da 80 olarak açıkladığı sivil cinayeti sayısını 2010’da 103 olarak güncelledi ama bu rakam da Nadiri’nin tahmini olan 420 rakamından oldukça uzak… Nadiri’nin de açıkladığı üzere, UNAMA ya da AIHRC ile irtibat imkânı bulamadıkları bölgelerde yaşan insanların varlığıyla, yıl içerisinde gerçekleşen 5.000 baskının sebep olduğu ölümlerle ilgili yapılan bu tahmin, gerçeğin çok az bir kısmını ifade ediyor.

Üst düzey Amerikan askeri yetkililerinin Washington Post‘tan Dana Priest ve William Arkin’e verdikleri demeçte kaydettikleri gibi, Amerikan Özel Operasyon Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği baskınların yarıdan fazlası yanlış kişi ya da evleri hedef aldı. Dolayısıyla bu geniş kapsamlı ve ölümcül “öldür yahut yakala” baskınlarının sebep olduğu sivil ölümlerinde büyük bir artış öngörülmeli ve kabul edilmelidir.

Amerika’nın gece saldırılarının tırmanış gösterdiği 2010 yılı, (UNAMA’nın düzenli raporlarının alışılmadık biçimde sivil ölümleriyle ilgili incelenmeyen bir kısım veriyi içermeyişi açısından) diğer yıllardan farklılık arz ediyor. Öte yandan, UNAMA sivil ölümleri raporunun sadece AIHRC’nin araştırmalarını temel alarak hazırladığından asla söz etmiyor. Dolayısıyla, bu yılki raporlarında alışılmadık bir biçimde Amerikan’ın gece baskınlarının sebep olduğu ölümleri içeren raporların %80’ini göz ardı etmiş olmaları akıllarda soru işareti bırakıyor.

UNAMA’nın 2007’den bu yana yayımladığı olay raporlarından yola çıkarak kaç ölümün göz ardı edilmiş olduğunu tahmin edebiliriz ancak bu tahmin bize, hiçbir şekilde, UNAMA ya da AIHRC ile irtibatsız bölgelerde öldürülen insan sayısı hakkında bir bilgi sunmuş olmayacak.

Asıl fonksiyonu Afganistan’daki insan hakları ihlallerini araştırıp rapor etmek olan AIHRC için ceset sayımı tali bir görevdir. Ama Porter ve Nuri’nin araştırmaları; AIHRC, eline ulaşan şikâyetlerin hepsinin incelemesini tamamlamadığını, ayrıca kendilerine ulaşma imkânı bulunmayan bir kısım verilerin de bulunduğunu söylemiş olmasına rağmen UNAMA’nın bir çeşit “bellek deliği” görevi üstlenmişçesine bu muallâk rakamları, bilfiil Afganistan savaşının insan maliyeti olarak sunup yayımladığı gerçeğini açığa çıkarmış oldu.

UNAMA’nın yıllık raporlarında sivil kayıplarının yıllara göre dağılımını işgal güçleri ve hükümet yanlısı milislerin bu kayıplardaki payının oldukça az olduğunu gösteren -ve sayesinde gerçeklerin gizlendiği- rengârenk dilimli daire grafikleri de mevcut…

UNAMA’nın sistematik hatalı sayımları ve anlamsız dilimli daire grafikleri, tüm dünyada, manşetlerin ve haber hikâyelerinin temelini teşkil etmeye başladı. Ancak aslında tamamı, UNAMA’nın gerçeğinin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturduğu artık iyice bilinen AIHRC’den aldığı rakamlar… Porter’in 2011’de yaptığı, şok edici gerçeklikle ilgili ciddi bir ipucu vermesi açısından eşsiz değerdedir.

Aslında UNAMA’nın raporları, bu tespitlerin gerçekte kaç kişinin öldürüldüğüyle ilişkili olup olmadığını dert etmeksizin sadece AIHRC kadrosunun yıl içerisinde kaç ölüm tespit ettiğini yansıtan bir çalışmadan ibaret… Bundan mülhem; UNAMA raporlarında baş gösteren Afganistan sivil ölümleri sayısındaki -görece küçük- yıllık dalgalanmalar, öldürülen kişi sayısındaki gerçek azalışlar ve artışlar gibi, AIHRC’nin haber kaynakları ve ekibindeki dalgalanışları temsil ediyor gibi görünüyor.

UNAMA’nın sivil ölümleri raporuyla ilgili kesin olan bir şey varsa o da Afganistan’daki sivil ölümü tahminlerinde hiç kimsenin bu raporları kaynak olarak almaması gerektiğidir. En başta da, bu raporlardan bahsederek milyonlarca insanın yanlış yönlendirilmesine neden olan BM ya da hükümet yetkilileri ve ana-akım medya yazarlarının…

Resmi aldatmacanın toz bulutları arasında Afgan ölümlerinin tahmini

Afganistan sivil ölümleriyle ilgili olarak yaygınca söz konusu edilen veriler, sadece “pasif raporlamaya” dayalı olmakla kalmayıp, ayrıca -kederli ailelerden ya da bazı yerel yetkililerden edinilen birçok bilginin UNAMA ve AIHRC’ye ulaşmamış olması açısından- yanıltıcı oldukları bilinen raporlardan elde edilmişlerdir. Peki, Afganistan’da gerçekte kaç sivilin öldüğünü böyle uzaktan nasıl doğru tahmin edebiliriz ya da doğru istihbarata nasıl ulaşabiliriz?

1985 Nobel Barış Ödülünü paylaşanlardan biri olarak PSR (Sosyal Sorumluluk Sahibi Tabipler), UNAMA’nın Afganistan raporları ve başka bir takım kaynaklardan yararlanmak suretiyle “Ceset Sayımı: ‘teröre karşı savaştan’ 10 yıl sonra zayiat hesabı” adlı bir çalışma yayınladı. Ceset Sayımı’nın öldürülen Afganistanlı savaşçılarla ilgili ortaya koyduğu veriler, UNAMA’nın katledilen sivillerle ilgili gerçeğin çok altındaki rakamlarından daha güvenilir görünüyordu.

Afgan Hükümeti 2013 yılına kadar 15.000 asker ve polisinin öldürüldüğünü rapor etti. Ceset Sayımı’nın yazarları, Taliban ve diğer hükümet karşıtı kuvvetlerden 2001, 2007 ve 2010 yıllarında kaç kişinin öldürüldüğüne dair yapılan başka kaynaklara ait tahminleri alıp saldırıların yoğunluğunu (hava saldırıları ve gece baskınları gibi) esas alan başka ölçümleri de kullanarak, bunları herhangi bir tahminde bulunulmayan yıllara extrapole etmek (Bilinen verilere dayanarak bilinmeyenleri tahmin eden bir istatistik yöntemi; çev.) suretiyle 2001’den 2013’e kadarki rakamı güncelledi. Buna göre tahminleri, 2013 yılının sonu itibariyle 55.000 “isyancının” öldürüldüğü yönündeydi.

2013 yılından bu yana yıllar, Afganistan halkına giderek artan bir şiddet getiriyor. Bölgedeki ABD ve BM işgal güçlerinin sayısının azalmasıyla birlikte, başlarına buyruk hemşerileriyle savaşmak zorunda olmanın yükü hükümet yanlısı kuvvetlerin omuzlarına bindi. Bu savaşlarda -haberlerdeki raporları kullanarak yaptığım hesaplara ve Brown Üniversitesi Watson Enstitüsünde yapılan çalışmalara dayanarak diyebilirim ki- 2013 yılından bu yana 25.000 asker ve polis hayatını kaybetmiştir.

Aynı sayıda hükümet karşıtı savaşçı öldürüldüyse, bu 2001’den beri en az 120.000 Afgan muharibin öldürüldüğü anlamına gelir. Ancak hükümet birlikleri ağır silahlarla donatılmışken ve hala Amerikan hava saldırılarıyla destekleniyorlarken hükümet karşıtı güçlerin yaşadığı kayıplar kesinlikle çok daha fazla olmalıdır. Buna göre 130.000 ile 150.000 arasında bir kayıp olabileceğini söylemek daha gerçekçi bir tahmin olacaktır.

Daha zor olansa, UNAMA’nın dezenformasyon toz bulutu altında Afganistan’da kaç sivilin öldürülmüş olduğunu öğrenebilmek…  UNAMA’nın pasif raporları alabildiğine hatalıydı; 2010’da gerçekleştirilen kayda geçmiş gece baskınlarının sadece -incelemesi tamamlanan kısmı olan- %18’i kadarına dayanıyordu, Taliban’ın en çok aktif olduğu, Amerikan hava saldırıları ve gece baskınlarına en fazla maruz kalan bölgelerdeki kayıtları da içermiyordu. Taliban da, kontrolü altında tuttuğu bölgelerdeki sivil kayıplarına dair herhangi bir rakam yayınlamazken, UNAMA’yı iddialarını izah ve ispata davet ediyordu.

Afganistan’da, Lancet’in 2006 Irak çalışması gibi ciddi bir ölüm çalışması yapmaya yönelik hiçbir girişimde bulunulmadı. Dünya, Afganistan halkına -kendilerini boğmasına izin verdikleri- savaşın insan maliyetini hesaplayacak ciddi bir çalışma borçludur. Fakat dünyanın -kendileri için daha acil bir görev olarak- 16 yaşındaki bu savaşı sona erdirmesinden önce dediğimizi gerçekleştirmesi pek olası gözükmemektedir.

“Ceset Sayımı”, 2001-2006 arası için, Neta Crawford’un ve Boston Üniversitesi’nin projesi olan “Savaş Maliyetleri”ndeki tahminleri aldı, buna BM’nin 2007’den beri yaptığı hatalı sayımları ekledi. Sonra çıkan rakamı en düşük değer için 5’le, en yüksek değer için de 8’le çarparak 2001’den 2013’e kadar öldürülen sivil sayısını ifade eden 106.000 ve 170.000 gibi minimum-maksimum değerlerini elde etti. Ceset Sayımı’nın yazarları, Porter ve Nuri’nin Nadiri vasıtasıyla UNAMA raporlarının hatalı olduğunu ifşa ettiğinden habersiz gibi görünüyor.

Ama Ceset Sayımı tahminin muhafazakâr doğasını şunları not ederek itiraf etti: “Afganistan’a kıyasla Irak’ta şehirleşme daha belirgin, yerli ve yabancı basının gözlem yapma imkânı daha fazlaydı. Dolayısıyla Afganistan sivil ölümlerinin kayıt altına alınması işi daha özensiz bir biçimde gerçekleşti.”

2016’daki “Savaş Ölümleriyle Oyun Oynamak” adlı makalemde şunu öne sürdüm: “Bundan dolayı, Afganistan’daki Pasif raporlama/gerçek sivil ölümü oranının Irak’ta 2006’da 12’ye 1 ve 1996 Guatemala iç savaşında 20’ye 1 olarak tespit edilen oranlardan düşük olması olasılığı oldukça yüksektir.”

Guatemala ve Afganistan’da ölüm çalışmaları

Aslında Guatemala, uzun yıllar süren uzaktan kumandalı savaşı, silahları alçakça ellerinden alınmış dağlık arazide yaşayan sivil nüfusu ve dış destekli merkezi hükümetiyle, coğrafi ve askeri koşulları açısından Afganistan’la oldukça benzerlik arz eder.

Guatemala iç savaşı 1960’ta başlayıp 1996’ya kadar sürdü. Savaşın en ölümcül aşaması, eski CIA direktör yardımcısı Vernon Walters’la Başkan Romeo Lucas Garcia’nın Guatemala’da gerçekleştirdiği bir buluşmanın hemen ardından, 1981’de Reagan yönetiminin Amerikan Ordusu’nu buraya yardım etmek için görevlendirmesiyle ortaya çıktı.

Amerikan askeri danışmanı Yarbay George Maynes ve Başkan Lucas’ın kardeşi General Benedicto Lucas  “Kül Operasyonu” adını verdikleri, 15.000 kişilik Guatemala birliğinin Ixil bölgesine girerek yerli halkı katledip köyleri yakmalarıyla sonuçlanan bir kampanya icra etti.

Robert Parry’nin Reagan Kütüphanesi ve diğer ABD arşivlerinden elde ettiği CIA belgeleri bu kampanyanın, kırsaldaki yerli nüfusun tamamını etki altında bırakan gerillanın “sivil destek mekanizmasını” da içeren bazı detaylarını açığa çıkardı.

Şubat 1982 tarihli bir CIA raporu Ixil’de icra edilen kampanyanın pratiğini ortaya koyuyor. Bu raporda şunlar yazılmıştı: “Birliklerin komuta kademesi, EGP’yle (Yoksulların Gerilla Ordusu) işbirliği içerisinde olan tüm köy ve kasabaların yok edilip; direniş kaynaklarının tamamının kesilmesi yönünde talimat aldı. Operasyonun başlamasıyla birlikte, birçok köy yakılıp kül edildi, çok sayıda gerilla ve işbirlikçisi öldürüldü.”

Geçen Pazar hayatını kaybeden Guatemala Devlet Başkanı 1983 yılında yaptığı bir darbe ile iktidarı ele geçirdi ve Ixil’deki kampanyayı devam ettirdi. Darbeci başkan bir soykırım emri almıştı ama ne Walters, ne Mayne ne de herhangi bir Amerikalı yetkili bu planı desteklemek ya da kitlesel katliama yardımcı olmakla suçlandı.

O zamanlar, Ixil’de birçok köy henüz resmi haritalarda bile gösterilmiyordu ve bu uzak bölgede herhangi mamur bir yol dahi bulunmamaktaydı. (Bugün bile oldukça azdır.)  Afganistan’da olduğu gibi dış dünyanın buradaki gaddarlık, cinayet ve tahribatla ilgili hiçbir fikri bulunmamaktaydı.

EGP, Silahlı Halkın Devrimci Örgütü (ORPA) ve diğer devrimci grupların, 1996 Guatemala barış mutabakatına öncülük eden müzakerelerdeki taleplerinden biri, kaç insanın öldüğü ve kim tarafından öldürüldüğünü içeren, savaş gerçekliğinin hakiki bir muhasebesinin yapılmasıydı.

BM sponsorlu “Tarihsel Aydınlanma Komisyonu” 626 adet katliam belgeledi ve Guatemala iç savaşında yaklaşık 200.000 insanın öldürüldüğünü söyledi. Bunların en az %93’ü Amerikan destekli askeri güçler ve ölüm mangaları tarafından, sadece %3’lük bir kısmı gerillalar tarafından gerçekleştirilen ölümlerdi. %4’lük bir kısımsa bilinmeyen sebeplerle ölen insanları temsil ediyordu. Pasif raporlama yöntemine dayalı daha önce yapılan tahminden 20 kat fazlası…

Angola, Bosna, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Irak, Kosova, Ruanda, Sudan ve Uganda gibi diğer ülkelerin hiçbirinde, yapılan ölüm çalışmalarındaki pasif raporlama/gerçek rakam oranı Guatemala’daki kadar tutarsızlık arz etmiyordu.

Tüm bilgi alma yetersizliğiyle Guatemala’da -pasif raporlamayla elde edilen rakamın BM’nin bulduğu nihai rakama oranının tutarsızlık derecesine bağlı olarak- denilebilir ki UNAMA’nın Afganistan’da geçek rakamın yüzde 5’inden az olarak açıkladığı rakam tarihte eşine rastlanmamış cinstendir…

“Savaş Maliyetleri” ve UNAMA, savaşın sonu olan 2017’ye kadar gerçekleşen sivil kayıpları 36.754 olarak saymıştı. Eğer Guatemala’daki bu (alabildiğine) pasif raporlar gerçek sivil kayıpların yüzde 5’ini gösteriyorsa, gerçek yekûn 735.000 olacaktır. Eğer UNAMA, Guatemala’nın emsalsiz derecede gerçeğin altında olan sivil kayıplarının kaydını tutmuş olsaydı ve geçek ölümlerin sadece yüzde 3 ya da 4’lük bir kısmını kaydetseydi o zaman gerçek toplam çok daha yüksek olacak ve 1.23 milyona ulaşacaktı. Eğer bu oran 2006’da Irak’ta bulunanla aynı değerde (14’e 1 / Irak Ceset Sayımı rakamını revize etmeden önce) olsaydı yekûn sadece 515.000 olacaktı.

Bu tablodaki rakamlara daha önce bulduğum her iki tarafta öldürülen Afgan savaşçıları da eklersek şöyle kaba bir tahminde bulunabiliriz: 2001’den bu yana minimum 640.000, maksimum 1.4 milyon aralığında olmak üzere ortalama 875.000 Afganistanlı öldürülmüştür.

 

Pakistan

Amerika 2004’te Afganistan savaşını Pakistan’a doğru genişletti. CIA dron saldırılarına başladı ve Amerikan baskısı altındaki Pakistan Ordusu, El-Kaide ve Afganistan Talibanı’yla bağlantılı olduğu şüphesiyle Güney Veziristan’a bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Araştırmacı Gazetecilik Bürosu’na göre Amerika, Pakistan’a en az 430 dron saldırısı gerçekleştirdi ve Pakistan ordusu, Afganistan sınırında birçok askeri operasyona imza attı.

Muhteşem Swat Vadisi (İngiltere Kraliçesi Elizabet’in bir ziyaretinde “Doğu’nun İsviçre’si” olarak adlandırdığı yer) ve kendisine komşu üç bölge Pakistan Talibanı tarafından 2007 ile 2009 yılları arasında ele geçirilmişti. 2009’da Pakistan Ordusu burayı 3.4 milyon insanın iltica etmesiyle sonuçlanan oldukça tahripkar bir operasyonla tekrar hakimiyeti altına aldı.

Araştırmacı Gazetecilik Bürosu, “Amerika’nın dron saldırılarında 2.515 ila 4.026 arasında insan öldürülmüştür ancak bu rakam Pakistan’daki toplam savaş ölümlerinin sadece çok küçük bir bölümünü ifade ediyor” diye kaydetti. Crawford ve Boston Üniversitesi’nin “Savaş Maliyetleri Programı”, Ağustos 2016’ya kadar Pakistan’da öldürülen insan sayısını, İslamabat’ta bulunan “Pakistan Barış Çalışmaları Enstitüsü” (PIPS) ve Yeni Delhi’deki “Güney Asya Terörizm Portalı”nın (SATP) raporlarına dayanarak, 61.300 olarak tahmin etti. Rapora göre 8.200 asker ve polis, 31.000 isyancı ve 22.100 sivil hayatını kaybetmişti.

Savaş Maliyetleri’nin isyancı ölümlerini ifade eden tahmini 29.000 idi. Bu rakam, PIPS’in 33.000, SATP’ınsa önce 22.300 olarak açıklayıp şimdi 33.950’ye güncellediği raporlarını temel alıyordu.

İleri derecede pasif raporlamaya dayalı olan bu rakamları her iki taraftan öldürülen toplam insan sayısı olarak kabul edip, minimum ve maksimum değerler elde edebilmek için, pasif raporlara daha önce kullandığımız 5’e 1 ve 20’ye 1 oranlarını uygulayacak olursak, bu 150.000’le 500.000 arasında Pakistanlının hayatını anlamına gelecektir.

Makul bir orta nokta yaklaşımıyla -ABD’nin Afganistan savaşını Afganistan sınırlarının dışına taşıması sonucunda- öldürülen Pakistanlı sayısını 325.000 olarak tahmin edebiliriz.  

Afganistan ve Pakistan’da yaptığım tahmin çalışmalarını birleştirerek diyorum ki Amerika’nın 2001 Afganistan işgalinin sonucu olarak bugüne kadar toplam 1.2 milyon Afganistan ve Pakistanlı öldürülmüştür.

Çeviri: Kemal Küçük

www.medyasafak.net

Amerika’nın 11 Eylül sonrası savaşlarında kaç milyon insan öldürüldü? (1)

0
Would love your thoughts, please comment.x