Lübnan Hizbullahı’na ait dış operasyonlar kolu, aynı zamanda “Birim 910” olarak biliniyor. Doğrudan askeri güvenliğe bağlı olan bu birim, Hizbullah’ın Lübnan toprakları dışındaki dış operasyonlarını yürütmekten sorumludur.

Aljazeera – Süleyman Kerime

Bu makalemizde Lübnan Hizbullahı’nın “910” ismiyle bilinen özel operasyon birimi hakkında bilinen başlıca bilgileri masaya yatıracağız. “Siyah Birim” lakaplı bu operasyon birimi Hizbullah’ın dış güvenlik sisteminin en önemli parçasıdır. Gizli oluşturulmuş bu savaş ve istihbarat grubu, Hizbullah’ın en uzun kollarından biri olarak görülüyor. Entegre bir biçimde bir ağ sisteminde çalışan bu birim, küçük uzman ekiplerinden oluşuyor.

Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesine eşlik eden bölgedeki siyasi krizlerin, İran’ın bölgedeki projesine darbe vurduğu kimse için sır değildir. Aynı şekilde henüz yanıtlanmamış en önemli cevap senaryolarından biri olarak, İran’ın başta Hizbullah olmak üzere bölgedeki kollarını kullanarak Amerika’nın bölgedeki çıkarlarını hedef alacağı da herkes tarafından biliniyor.

910 Birimi hakkında ne biliyoruz?

Lübnan Hizbullahı’na ait dış operasyonlar kolu, aynı zamanda “Birim 910” olarak biliniyor. Doğrudan askeri güvenliğe bağlı olan bu birim, Hizbullah’ın Lübnan toprakları dışındaki dış operasyonlarını yürütmekten sorumludur. Coğrafi olarak, Amerika Ulusal Terörle Mücadele Merkezi başkanı Nicholas Rasmussen göre, birimin unsurları dünyanın dört bir yanına dağılıyor ve Hizbullah’ın yurt dışı operasyonlar için hazırlık yapıyorlar. Washington Enstitüsü Terörle Mücadele ve İstihbarat Programı Direktörü Matthew Levitt’e göre bu birim Amerika ve İsrail’deki hedefleri vurmak için hazırlanıyor. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah bu birimin sorumluluğunu şahsen üstlendi. İran Devrim Muhafızları büyük olasılıkla yakın zamana kadar bu operasyonları denetleyecek. Bu birimin yürütme liderliğini ise Telal Hamiye üstlenmiş.

Birimde Lübnanlı ve yabancı kökenli Şii unsurlar çok hassas bir şekilde seçilerek göreve getirilmiştir. Üst düzey güvenlik eğitimi alan bu birimin unsurları, dünya ülkelerinde özgürce hareket edebilmelerini sağlaması için çeşitli yabancı uyruklara ve kimliklere sahiptir. Gizli güvenlik birimlerinin faaliyetlerinin dış cephesini hazırlayan bu birim, yurt dışında, bulundukları yerdeki Hizbullah destekçisi taraflarla kurulan ilişkilerden yararlanıyor ve birimin faaliyetlerini yürütmek için hedeflenen her yerde yerel ağları kullanıyorlar. Yine birimin operasyonları uzun zaman aralığı ve uzak menzilli stratejik hedefleri seçmesi ile ön plana çıkıyor.

Birimi komuta eden Telal Hamiye kimdir?

Bu birimin hâlihazırdaki komutanı olan Telal Hüseyin Hamiye “Ebu Cafer” adıyla biliniyor. Lübnan’da hiçbir resmi evrak ya da belgede kaydı olmadığı ve sosyal yaşamdan tamamen uzak durduğu için, İsrail askeri liderliği tarafından “hayalet” olarak adlandırılmıştır. Hamiye, 2008 yılında Şam’da suikasta uğrayan Hizbullah’ın meşhur lideri İmad Muğniye’nin şehadetinden sonra onun konumunu üstlendi. “Hayalet” komutan, güvenlik gerekçesiyle Telal Hasani ve İsmet Mizarani gibi çok sayıda takma isim kullanıyor. FBI Hamiye’nin ailesini El-Kaide’nin kurucusu Usame bin Ladin’in ailesine benzetiyor. Bu bağlamda FBI, Hizbullah çevrelerinde en önemli ailelerden biri olarak tanındığı için Hamiye’nin ailesine “Lübnan’ın Bin Ladin ailesi” diyor.

Telal Hamiye aynı zamanda 2016 yılında Suriye’de öldürülen şehid Mustafa Bedreddin’in de yerine geçti. 50 yaşındaki Telal, Baalbek Hermel bölgesinden geliyor ve Şehid Bedreddin, Muğniye ve İran’ın eski Savunma Bakanı Ahmed Vahidi ile birlikte çalıştı. Mossad verilerine göre, Hizbullah cephanesinin Suriye üzerinden taşınmasından da yine Hamiye sorumluydu. 1982 yılının başına kadar Beyrut’taki Refik Hariri Havalimanı’nda yönetici olarak çalışan Hamiye, 80’li yılların ortalarında Hizbullah ile çalışmaya başladı. Hizbullah içerisinde güvenlik görevlisi olarak ilk başladığı yer Burc el-Baracine oldu. Hamiye ayrıca Hizbullah’ın özel görevler ve dış operasyonlar birimi olan cihad ağında Muğniye’nin yardımcısı olarak görev aldı.

İsrail istihbaratı “hayalet” komutanın özellikle Amerika, Avrupa ve Afrika başta olmak üzere dünya çapındaki tüm Hizbullah hücrelerinde askere alma sorunlusu olduğunu düşünüyor. “Şehirler” gazetesinin raporuna göre Mossad, Hamiye’yi ABD’nin Irak saldırısından sonra o dönem Mehdi Ordusunun lideri olan Mukteda es-Sadr ve Irak’taki diğer Şii gruplarla koordinasyon kurmakla suçladı. Mossad ayrıca Hamiye’nin kurduğu hücrelerin, silah aktarımı ve lojistik destekler için İran elçilikleri ve konsolosluklarına dayandığını, Hamiye’nin ise hem Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile hem de 3 Ocak’ta ABD tarafından suikasta uğrayan Kudüs Gücü Komutanı Şehid Kasım Süleymani ile yan yana çalıştığını düşünüyor.

Birçok ülkenin terör listesine koyduğu Hamiye, çok sayıda silahlı saldırının üst düzey planlama ve yürütme sorunlusu olarak kabul ediliyor. Buna göre Hamiye dünyadaki çok sayıda ülkede hayali şirketler, sahte pasaportlar ve geniş insani kaynaklarını kullanmaktadır. Ayrıca ABD ve İsrail 1982 yılında Beyrut’ta konuşlandırılmış ABD ve Fransız kuvvetlerine karşı düzenlenen ve 241 Amerikalının ölümüne sebep olan şiddetli saldırının sorumlusu olarak Hamiye’yi suçluyor. Ancak bu suçlama, Telal Hamiye’nin 1980’lerin ortasına kadar Hizbullah’ın faaliyetlerinde yer almadığı bilgisi ile çelişmektedir. Ne var ki bu suçlama doğrulanmayan bilgiler ve ABD ile İsrail’in isteğine dayanmaktadır. İsrailliler aynı zamanda Hamiye’yi, 2012 yılında Tayland’ın başkenti Bangkok’ta İmad Muğniye saldırısına cevaben İsraillilere karşı düzenlenen saldırıyı planlamakla da suçluyor.

Birimin rolünü geliştirildi mi?

Geçen yıl İsrail “Haaretz” gazetesi 910 Birimi’nin Bolivya, Kıbrıs, Peru, Tayland ve İngiltere’deki çok sayıda operasyonunun başarısız olduğunu ancak bununla birlikte birimin rolünün son yıllarda arttığını iddia eden bir haber yayınladı. Bu gelişim daha önce de belirttiğimiz gibi 2008 yılında Muğniye’nin suikasta uğramasından sonra başlamıştı. Bu nedenle bölgedeki İran ile Batı’nın gölge savaşının da önemli bir unsuru olarak suikasttan sonra da devam etti.

Washington ve Tahran arasında topyekûn bir savaş anlamına gelmeyen çatışmalar bağlamında ve bölgenin yaşadığı kritik koşulların ışığında Tahran’ın ya da bölgedeki herhangi bir kolunun Süleymani suikastına yanıt olarak çıtası yüksek ve doğrudan bir intikam operasyonu düzenlemesi pek olası değildir. Tahran ABD Kuvvetlerine ev sahipliği yapan Irak askeri üssüne yönelik saldırısı ile yetinecek gibi görünüyor.

Bu bağlamda, olası senaryolar çerçevesinde bir senaryo ön plana çıkıyor ki, o da İran ve Hizbullah’ın “nitelikli” intikam görevini Birim 910’un başını çektiği özel ve hassas kollarına ileteceğidir. Operasyon planlama ve yürütme işlemlerinin doğası gereği yavaş ve titizlikle çalışılması gerektiği için bu intikam operasyonu da bir süre geciktirilebilir. Ancak bu cevap İranlıların Amerikalıları hedefleme beklentisini kaçınılmaz olarak karşılayacaktır.

Medya Şafak

0
Would love your thoughts, please comment.x