“İngiliz şiiliği ve amerikan sünniliği makasın iki ağzı gibidir. Onlar fitne çıkarmakla meşguller.” İmam Hamaney
Henüz Şirazî oluşumu meydana gelmeden yaklaşık kırk yıl evvel benzer faaliyetleri Irak’ta yürütenler bulunmaktaydı ve bunlara İngiliz Mollaları denilmekteydi. Bu yapılanma İran İslam İnkılâbı’ndan evvel var olsa da asıl faaliyetleri İnkılâp’tan sonra ivme kazandı. Liselerde, üniversitelerde, havzalarda, kültür merkezlerinde faaliyet gösterdiler. Bu faaliyetleri gösterenlerin ardında kimlerin bulunduğunun tahkik edilmesi ve anlaşılması gerekmektedir.
Ayetullah Seyyid Ali Hamaneî bir konuşmasında bu meselenin ciddiyetini vurgu yapmış ve İmam Humeyni’nin vefatından evvel faaliyetlerin başladığına dikkat çekmişti. Bu güruhun faaliyetleri şehirlerde sürdürülmektedir. Elbette bunlar gözetim altındaydı. Ancak artık fikirlerini şehrin gizli dehlizlerinde değil açık bir şekilde ifade ve ilan etmektedirler. Bu nedenle bunların önünü almak da önceki kadar kolay olmamaktadır.
Bu ideolojinin temelleri Mirza Rıza Şirazî’ye kadar dayanmaktadır. Zira bu büyük âlimin torunlarından biri bu sapkınlık yoluna girişmiştir. İngiliz Şiîliği rehberi olan Seyyid Sadık Şirazî, Seyyid Muhammed Şirazî döneminde faaliyetlerine başlamıştı. Bu faaliyetlerin temelinde kargaşa, dogmacılık ve din ve siyasetin birbirinden ayrıştırılması teorilerine dayanmaktadır. Ayetullah Sistanî’nin Irak’taki Sünnilerin korunması gerektiğine dair yaptığı açıklama dolayısıyla onu kâfir ilan etme örneğinde görüldüğü gibi, bu yapılanmanın ilk hedefi Şîa ve Ehl-i Sünnet arasında ihtilaf çıkarmaktır.
Seyyid Mücteba Şirazî kötü ve fahiş bir dille İran İslam Cumhuriyeti yöneticilerini kötülemektedir. İslam’ın neresinde böyle argo bir üslup kullanılmasına izin verilmiştir? Bu dil elbette toplumda haşinliğin oluşturulması için gerekli zemini hazırlama amacıyla kullanılmaktadır. Bu bağlamda Aşura merasimlerinde kama vurmanın cevazına ilişkin fetvaları da hatırlanmalıdır. Bu fikirlerin dünyadaki Şiîlerin arasında yayılmasını istemektedirler. Bunun yanı sıra hak olarak sadece kendilerini görmekte ve diğerlerini batıl taraf olarak tanıtmaktadırlar.
Bu fikirlerinin yayılması için uydu üzerinden 24 saat yayın yapan 17 kanalları bulunmaktadır. Bu kanallar vasıtasıyla kendi haşin ve fitne içerikli fikirleri içeren yayınlar yapmaktadırlar. Programlarda Şiî-Sünnî arasında ihtilafların çıkarılmasının yanı sıra Şiîliğin de karalandığı görülmektedir. Mesela; Ehl-i Beyt ve Fedek adlı kanalları bir Sünnî genci takip ederse Emperyalizm ve Siyonizm’in Müslümanlar arasında ektiği nefret söyleminin propagandasına kanabilecektir. Tüm bu yapılanlar müstekbir güçlere hizmet etmektedir. Hizmet ettikleri bu emperyalist odaklardan dolayı kendilerine İngiliz Şiası denilmektedir. Oysa dedeleri olan Seyyid Şirazî’nin Tütün Fetvası olarak bilinen eylemiyle İngilizlerin İran ve Irak’taki nüfuzu büyük ölçüde kırılmıştı.
Şirazî ailesindeki bu inhiraflar A Seyyid Muhammed Şirazî ile başlamaktadır. Yalan bir şekilde Ayetullah Şahrudî ve Hoî’nin talebeliğini yaptığını ve içtihat makamında olduğunu öne sürmektedir. Oysa bu durum her iki taraftan da tekzip etmişlerdir. Nitekim taklit mercii olmak için şu hususların yerine getirilmiş olması gerekmektedir:
I) Havza üstatlarının dizinin dibinde ders okuması ve onlardan icazetname alınması
II) Bu şahsın seçkin ve parlak bir âlim olması
III) Seçkin talebeler yetiştirmesi.
Seyyid Muhammed Şirazî’nin İslam İnkılâbı’ndan evvel Merhum İmam Humeyni ile iyi bir ilişkisi bulunmaktaydı. Ancak sonradan bu ilişkinin seyri değişti; zira İmam, onun taklit merciliğini onaylamamıştı. Bu şahıs, Ayetullah Hekim’in vefatından sonra da İran İslam İnkılabı karşıtı bir tutum sergiledi. Ayrıca hoş olmayan bazı tutumların yanı sıra ciddi eserler ortaya koyamadığı için babasının yayımlanmamış eserlerini kendi adıyla yayınladı.
Şirazîlerin bu bağlamdaki düşünce, tutum ve yaklaşımları birkaç başlık altında değerlendirilebilir.
I) İmamet ve İmam-ı Zaman’ın hakkını gasp ettiği gerekçesiyle Velayet-i Fakih’e düşmanlık sergilemek.
II) Fakihlerden müteşekkil bir şura yönetimini savunmak.
III) Ahbarî Ekol’ün yayılmasını sağlamak ve Felsefe ve İrfanî Ekol’e düşmanlık edip bu ekolü benimseyen zatları tekfir etmek.
IV) Her ne kadar İmam Humeyni ve Ayetullah Seyyid Ali Hamaneî’nin açıklamaları bunun zıddı bir duruma işaret etse de Ehl-i Sünnet’i tekfir etmek.
Şirazîlerin siyasî tutumları da şu şekilde sınıflandırılabilir:
I) Yabancı güçlere bağlanılması gerektiği hususunu gündemde tutmak.
II) İran İslam İnkılâbı’na açıkça muhalefet edip inkılâp hakkında gençlerin zihinlerini bulandırmak.
III) İmam Humeyni ve Ayetullah Seyyid Ali Hamaneî’nin şahsiyetlerini zedelemeye yönelik faaliyetlerde bulunak.
IV) İslam dünyasının sorunu olan Filistin meselesinin gündemde tutulmasına muhalefet etmek.
V) Dünya müstekbirlerini, başta İngiltere olmak üzere, korumak.
Bu fikirlerini şu şekilde yaymaya çalışmaktadırlar:
I) II. Halife’nin öldürüldüğü günde Zehra Bayramı tertip etmek
II) İslam düşüncesini yanlış tanıtmaktan başka bir şeye yaramayan Kama Vurma eyleminin fazilet ve müstehap olduğuna dair fetvalar vermek.
III) Kadınların dikenler üzerinden yürütülmesi (Aşura günü sonrası Ehl-i Beyt hanımlarının çöldeki meşakkatli yolculuklarının sembolize edilmesi)
IV) Vahdet Haftası yerine Beraat Haftası‘nın ihdas edip canlı tutmak
V) Hz. Muhsin için on günlük yas merasimlerinin tertip etmek
VI) Hüseynî meclislerin tertip edilip avamdan insanları kandırmak
VII) İmam Hüseyin’in merasimlerini Muhammedî İslam’ın dışına taşımak
VIII) Hüseynî ritüellerde saldırgan ve fahiş eylemler sergilemek.
Neden Sünnîler ve Şiîler arasında fitne davulu çalınıyor? Bizim ortak noktalarımız bulunmuyor mu? Kurân’ımız aynı kitap değil mi? Aramızdaki cüz’î ihtilaflar nedeniyle neden düşmanla işbirliği yapılmaktadır? Neden İsrail’i sevindirecek olan Sünnî ve Şiî düşmanlığı körüklenmeye çalışılıyor? Sadık Şirazî’nin uydu kanalları olan İmam Hüseyin 1-2-3, Baki, el-Envâr 1-2, Zehrâ, el-Mehdi, Hatice TV, Ebal Fazl Abbas, Teen Ch 4, Fedek ve başkaları; Şia ismini dünya kamuoyunda kötülemektedirler. Seyyid Sadık Şirazî’nin onayını almış olan ve Mücteba Şirazî’nin de damadı olan Yasir el-Habib, Fedek kanalını Londra’da yönetmektedir. Aynı şekilde Muhammed Hidayetî, İran İslam İnkılâbı düşmanlığı yapan Selam adlı kanalın idaresini Los Angeles’tan yürütmektedir. Bu kişi kanalda yaptığı programlarında Şehid Üstad Mutahharî hakkında çok çirkin ifadeler kullanmaktadır.
İngiliz Şiîliği ve Amerikan Sünniliği arasında pek çok benzerlikler bulunmaktadır. Bunlar kısaca şu şekilde sıralanabilir:
I) Filistin davasını savunanların karşısında yer almak.
II) Kur’ân ve hadislerin zahirlerine göre görüş bildirmek.
III) İran İslam Cumhuriyeti aleyhine tutum sergilemek.
IV) İnkılabî, mukavim yapılanmaların karşısında yer almak.
V) Şiî ve Sünnî ulemayı tekfir etmek.
VI) Avam Müslümanlar arasında fitne ve fesat yaymak.
Çev. Hasan Hüseyin Güneş
Seyyid Hadi Efkahî
Ehlader