Kerbela’daki İran konsolosluğuna saldıran Mahmud Sarhi taraftarlarının kente Kerbela’nın dışındaki Tuveyric bölgesinden girdiği bildirildi.
El-Halic el-Youm’un görgü tanıklarından naklettiği haberine göre Kerbala’daki İran konsolosluğuna saldıran yaklaşık 300 kişi, kente Tuveyric bölgesinden geldi.
Saldırganların kendini dini merci olarak tanıtan Mahmud Sarhi’nin taraftarları olduğu belirtilirken bu grubun daha önce de Kerbela’da çok sayıda güvenlik sorunu yarattığı bildirildi.
Mahmud Sarhi kimdir?
Şeyh Mahmud bin Abdurrıza bin Muhammed Sarhi, 2003 yılında Saddam Hüseyin devrilmeden kısa bir süre önce kendini dini merci olarak tanıttı.
Suudi el-Arabiya televizyonu, Mahmud Sarhi taraftarları yine Kerbela’da olaylar çıkardığında Sarhi’den “Ayetullah Sistani’ye muhalif Iraklı Şii dini lider” olarak söz etti.
2014 yılında Irak Başbakanı Nuri el-Maliki karşıtı yayınlarıyla tanınan el-Arabiya televizyonu, “Kerbela’da Bir Şii Mercinin Taraftarlarıyla Maliki Güçleri Arasında Çatışma” başlıklı haberinde Sarhi’nin faaliyetlerinin 2006 yılından itibaren görünür hale geldiğini ve Sarhi taraftarlarının o zaman da Basra’daki İran konsolosluğuna saldırdığını yazmıştı.
25-30 bin silahlı adamı olduğu belirtilen Sarhi’nin taraftarları 2014 yılında da Irak güvenlik güçleriyle çatıştı.
Sarhi’nin Irak’ta velayet-i fakih esasına dayalı bir dini rejim kurmaya çalıştığını belirten el-Arabiya “Bağdat’a en büyük tehdit güneyden geliyor. Bu bölgedeki gruplar, Irak’a da İran’a da tehdit oluşturabilir” yorumunu yapmıştı.
Soyunun Peygamberin torunu Hz. Hasan’a dayandığını iddia eden Mahmud sarhi, 1964 yılında Irak’ın Kazımeyn kentinde doğdu. 1987’de Bağdat Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden mezun oldu.
Saddam Hüseyin rejiminin devrildiği dönemde bir süre gizlenen Mahmud Sarhi, 2005’te Irak’ın Hille kentinde ortaya çıktı. Kısa süre içerisinde Amerikan güçleriyle mücadele ettiğini ve 3 Amerikan askerini öldürdüğünü iddia ederek Irak’ın birçok Şii kentinde bürolar açmaya başladı.
Sarhi’nin bu dönemde “İmam Mehdi”nin kendisini ziyarete geldiğine dair açıklaması, Iraklı Şii dini otoritelerin tepkisine neden oldu. Sarhi’nin Saddam döneminde Baas partisi istihbaratının görevlisi olduğu Saddam rejiminin devrilmesinden sonra da Suudi istihbaratından destek aldığı iddia edildi.
Daha önce Mahmud Abdurrıza el-Bahadili adıyla tanınan Sarhi, daha sonra adını Şeyh Mahmud et-Temimi olarak değiştirdi.
Şeyh Mahmud Temimi adını kullandığı dönemde beyaz sarık takan Sarhi, daha sonra da adını “Seyyid Mahmud es-Sarhi” olarak değiştirip peygamber soyundan geldiğinin bir göstergesi olarak siyah sarık takmaya başladı.
Knooz Medya’nın haberine göre ise Saddam yönetiminin egemen olduğu 1990’lı yıllarda Sarhi, evine uydu anteni taktığı için göz altına alınıp 300 dinar para cezasına çarptırılmıştı.
Tutuklu bulunduğu dönemde tuhaf felsefi fikirler ortaya atması üzerine bir istihbarat görevlisi bu durumu üstlerine rapor etti. Irak istihbaratı da Sarhi’yi istihdam edip Pakistan’a gönderdi.
Sarhi bir yıl Pakistan’da kaldıktan sonra Irak’a döndü ve adını Şeyh Mahmud Sarhi olarak değiştirdi. Beyaz sarık takmaya ve Şeyh Mahmud ünvanını kullanmaya başladı.
Bir süre sonra da siyah sarık takıp adını önce Mahmud Sarhi olarak değiştirdi ve ardından da Seyyid Mahmud el-Hasani adını kullandı.
Halka kendisinin Seyyid Hasan el-Horasani olduğunu ve İmam Mehdi’yi tanıdığını söylemeye başladı.
Bir ara kendisini İmam Mehdi’nin naibi olarak tanıtan Mahmud Sarhi, daha sonra ise aslında kendisinin İmam Mehdi olduğunu; ancak bunu açığa vurmak istemediğini söyledi.
Dini merceiyete karşı örgüt
Irak dini merceiyetine karşı olan Sarhi, “İmam Mehdi’nin İdamları” adlı bir örgüt kurdu. İmam Mehdi’nin dini merceiyete karşı olduğunu iddia eden Sarhi, bu gruba da Ayetullah Sistani’yi öldürmekle görevlendirdi.
Iraklı dini otoriteler tarafından düşünceleri ve eylemleri sebebiyle kuşkulu bulunarak dışlanan Sarhi, kendisinin Ayetullah Muhammed Bakır es-Sadr ile Mukted Sadr’ın babası Seyyid Sadık es-Sadr’ın öğrencisi olarak tanıtıp dini mercilik iddiasında bulunsa da Mukteda Sadr’ın da tabi olduğu dini mercilerden Seyyid Kasım el-Hairi, “Mahmud Hasani Sarhi müçtehit değildir ve biz ona güvenmiyoruz” açıklaması yaptı.
IŞİD’le savaşa karşı
Mahmud Sarhi, Ayetullah Sistani’nin 2014’te IŞİD saldırılarına karşı halkı seferberliğe çağıran fetvasına karşı çıktı. Sarhi o dönemde IŞİD’in Sünni olduğunu ve onlara karşı silah çekmenin haram olduğunu belirterek Ayetullah Sistani’nin fetvasının batıl olduğunu söyledi.
Sarhi, IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun kurulması sonrasında Mısır’ın el-Vatan gazetesine verdiği demecinde IŞİD’in somut bir gerçeklik olduğunu, geçici bir şey olmadığını, bu yüzden de onu yok etmek adına daha fazla kan dönülmemesi ve bu yüzden de bu “faydasız ve tehlikeli savaşa son verilmesi” gerektiğini söyledi.
Mahmud Sarhi taraftarları, 2006’da İran’ın Basra konsolosluğunu yaktı, 2016 yılında Yeşil Bölgeye saldırdı ve İran’ın Bağdat Büyükelçiliğini ateşe verdi. 2018’de ve 1 Ekim 2019’dan beri düzenlenen gösterilerde de Haşd Şabi bürolarına saldırdı ve buraları kundakladı.
Irak’ta yoksulluk, hizmet yetersizliği ve ekonomik sorunlar sebebiyle düzenlenen gösterilere sızan Sarhi taraftarlarının, son olarak bir Haşd Şabi komutanını ambulanstan çıkarılarak öldürülmesinin de sorumlusu olarak gösteriliyor.
YDH