Yüce İslam Peygamberi Hazeret-i Muhammed -sav-‘in vefatı ve pak torunlarından İmam Hasan Mücteba ve İmam Ali Rıza (a.s)’ın şehadetinin yıl dönümü dolayısı ile bütün müslümanlara tesliyet ve taziyelerimizi iletiyoruz.

Kısaca tanıyalım;

Muhammed b. Abdullah b. Abdülmuttalib b. Haşim

(Arapça: محمد بن‌ عبد اللّه بن‌ عبد المطّلب بن‌ هاشم) (Fil Yılı/570 m. Mekke – Hicri 11/632 m. Medine) İslam dininin Peygamberidir. Ulü’l Azm peygamberlerinden olan Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a), Allah’ın yeryüzündeki son elçisidir ve Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’in (s.a.a) en önemli mucizesidir. Hz. Muhammed (s.a.a), Müşrik Arabistan toplumda dünyaya gelmesine rağmen, yaşamı boyunca putlara tapmamış ve toplumda yaygın olan çirkin davranışlardan sakınmıştır. Peygamberliğinden önce yüce ahlakı ile Mekke’de ün salmış ve “Muhammedü’l Emin” lakabını almıştır.

Hz. Muhammed (s.a.a) kırk yaşında Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. En önemli mesajını tevhit olarak beyan eden Hz. Resulullah (s.a.a) gönderilişinin nedenini de “güzel ahlakı tamamlamak” olarak açıklamıştır. Onu ve dinini kabul etmeyenler bile, kendisinin güzel ahlaklı, güvenilir ve yüce bir insan olduğunu itiraf etmişlerdir. Mekke müşrikleri ona ve takipçilerine yıllarca işkence etmelerine rağmen, ne kendisi ve ne de takipçileri İslam’dan uzaklaşmamış ve onu bırakmamışlardır. Mekke’de geçen on üç yıllık davetin ardından, Medine’ye hicret etmiştir. O’nun Medine’ye hicreti İslam tarihinin (Hicr-i Kameri) başlangıcıdır.

Hz. Muhammed (s.a.a) Allah’ın son peygamberi olarak hayatını İslam dinine adayıp çalıştığı gibi, Arap yarımadasında hükümet kurarak, İslami kanunları (Şeriat) uygulamıştır. Hz. Peygamber’in (s.a.a) çabaları ile Arap cahiliye toplumu kısa bir sürede tevhit toplumuna dönüşmüş ve hayatta olduğu dönemde Arabistan yarımadasının neredeyse tamamı İslam dinini kabul etmişti. O günden günümüze kadar İslam’ın yayılışı sürmektedir ve bugün İslam evrensel bir dine dönüşmüştür. Hz. Muhammed (s.a.a) kendisinden sonra, Kur’an ve Ehlibeyte (a.s) tutunarak, onlardan ayrılmamalarını Müslümanlardan istemiştir.

 

Hasan bin Ali bin Ebi Talip

(Arapça: الحسن بن علي بن أﺑﻲ طالب) (Hicri 3, Medine/Hicri 50, Medine) Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın (s.a) büyük oğlu, Hz. Muhammed’in (s.a.a.) ilk torunu, on iki imam’ın ikincisi ve Ehlibeyt’ten olan dördüncü masumdur. Künyesi Ebu Muhammed’dir. Hz. Peygamber (s.a.a) efendimiz kendisini Seyyid (Efendi) olarak adlandırmıştır. İmam Hasan (a.s) ömrünün yedi yılını dedesi Hz. Resulullah’la (s.a.a) birlikte geçirmiştir. Şii ve Sünni kaynaklarda İmam Hasan’ın (a.s) Hz. Resulü Kibriya efendimizin yanındaki şan ve konumunu ortaya koyan birçok hadis yer almaktadır. Hz. Peygamber efendimiz bir hadiste İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurmaktadır: “Hasan ve Hüseyin (a.s) cennet gençlerinin efendisidir.” İmam Hasan (a.s) 37 yaşında iken imamet makamına ulaşmıştır. Hicretin 41. Yılında Muaviye ile barış yapmıştır. Hükümet dönemi altı ay üç gün sürmüştür. Barış antlaşmasından sonra, Medine’ye gitmiş ve orada on yıllık ikametin ardından şehit olmuştur.Medine’de Baki Mezarlığında defnedilmiştir.

İmam Hasan (a.s) İmamet ve Hilafet gibi iki ağır sorumluluk ve Müslümanlar arasında birliğin sağlanması ve ayrılıklara mani olma konusunda önemli bir rol üstlenmiş ve sonunda Muaviye ile barış yapmak zorunda kalmıştır. Bu, İmam Hasan’ın (a.s) sağlam karakterini ve hoşgörüsünün genel tasvirini ortaya koymaktadır. Hilafet dönemi ve Muaviye ile yaptığı barış antlaşması hayatındaki ve İslamın başındaki en önemli gelişmelerdendir. Bu, hem kendi zamanında birlik sebebi olmuş ve hem de başta Şialar olmak üzere Müslümanların tarihi boyunca dini-ahlaki öğretileri mesabesinde olmuş ve iktidar, savaş ve barış gibi esaslı kavramların yaklaşımında dramatik etkileri beraberinde getirmiştir.

 

Ebü’l-Hasan Ali bin Musa er-Rıza

(Arapça: الإمام الرضا عليه السلام) (h. 148-203), İsna Aşer (On İki İmam) Şia’sının sekizinci imamıdır. En meşhur lakabı “Rıza” ve “İmam Rıza” olarak anılmaktadır. Künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Babası Şiaların Yedinci İmamı, İmam Kâzım’dır. Annesinin adı konusunda fikir ayrılıkları bulunmaktadır: Örneğin Ümmü’l Benin, Tüktem, Necime denilmiştir.
Medine’de dünyaya gelmesine rağmen Abbasi halifesi Me’mun onu zorla Horasan’a getirtmiş ve ona zorla veliahtlık görevini vermiştir. İmam Rıza (a.s) Medine -Horasan yolunda ünlü “Silsiletu’z Zeheb Hadisi” hadisini Nişabur şehrinde açıklamıştır. Me’mun’un İmam Rıza (a.s) ile öteki din ve mezhep büyükleri arasında teşkil ettiği münazara toplantıları meşhurdur. İmamet süresi 20 yıldır. Tûs şehrinde vefat etmiştir. Me’mun İmam Rıza’nın (a.s) şehadetinden sorumlu tutulmuştur. Kabr-i şerifleri Meşhed şehrindedir ve her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden milyonlarca Müslüman ziyaretine gelmektedir.[1]