Ş.1312 yılında dindar, takvalı ve çalışkan bir ailenin bir çocuğu oldu. Babası Muhammed Taki Ehlibeyte olan sevgisinden dolayı çocuğuna Ali adını verdi. Ali ilkokulu bitirdikten sonra, Firdevsi lisesine girdi ve daha sonra öğretmen lisesinden mezun oldu. Ali”yi yakından tanıyan herkes, onun 19 yaşındayken diğer yaşıtlarına nazaran çok farklı olduğunu itiraf ederler. Bilgisi sadece klasik bilgilerle sınırlı değildi. Gerçek ilmi, dindar babasının yanında elde ediyordu ve elde ettikleri klasik bilgilerden çok farklıydı.
Öğretmen lisesini bitirdikten sonra, öğretmenliğe başlayan Ali bu işi severek yapıyordu ve tüm gücüyle buna devam etmek istiyordu. 1334 yılında, Meied üniversitesi edebiyat ve sosyal bilimler fakültesini kazandı ve Fars dili edebiyatına başladı. 1335 yılı onun yaşamında bambaşka bir anlam taşıyor. Çünkü Ali, sınıf arkadaşı olan Puran Rezavi adlı bir kızla evlendi ve o tarihten itibaren onun yaşamı yeni bir boyut kazandı. Şeriati öğrenim gördüğü yıllar süresince, özel bir ilgiyle tüm sahalarda araştırmaya başladı. Bunun sonucu Ebuzer Gıfari ve Aleksiskarl”ın dua kitabını tercüme etmesiydi. Ayrıca birçok makale yayınladı.
Batıya yolculuk
Şeriati 1337 yılında, Fars dili ve edebiyatını birincilikle bitirdikden sonra, Fransa”ya gönderildi. Bu onun için iyi bir fırsat oldu. Çünkü, milli ve islami kültürünü iyi bilen, deneyimli bir insan gibi batı, batı kültürüne eleştri gözüyle bakabilen bir insan olarak, bilmediği şeyleri öğrenmeye başladı. O, bu yolculukta, sahip olduğu sosyoloji, tarih ilminin kaynakları ve islami kültür ve tarihi ile ilgili temel bilgilerini zenginleştirdi. Şeriati batıda olduğu sürece çok iyi hocaların yanında bir çok şeyler öğrendi ve bilgilerini olabildiğince artırdı ve düiüncesini yüceltdi.
Vatana dönüş
Şeriati İran”a döner dönmez, tutuklanarak hapse konuldu ve bir kaç ay sonra doğduğu yere yani Meşed”e gitti. Burada onu bekleyen birçok dostları ve hemfikirleri vardı. Dr. Şeriati kısa süre sonra, Meşed üniversitesinde hoca olarak istihdam edildi ve öğrenciler arasında benzeri görülmeyen bir sevinç yarattı.
Huseyniye”yi irşad yılları
Ş . 1348 Dr. Şeriati”nin hayatında çok önemli bir tarihtir. Ayrıca, İran”ın son yıllardaki hadiseleri açısındanda önem arzetmektedir. Çünkü islami kültür merkezi olarak Huseyniye”yi İrşad bu sene gençlere ve tüm halka açıldı. Yıllarca sessiz bir şekilde devam eden toplum, bu kültür ve ilim merkezine akın etmeğe başladı. bütün gücüyle burada hergün saatlerce bilimsel ve fikri konuları enine boyuna gençlerle tartışıyodu. O meraklı ve ileriye dönük bir bakış açısıyla ülkesi ve dünya tarihini inceliyordu. Şslamın ünlü şahsiyetlerini halka tanıtıyordu ve anlatırken ülkesinde yönetimi zaafları ve olması gerekenleri çok ince bir şekilde anlatmaya çalışıyordu. Şeriati büyük bir cesaretle halkı, özellikle genç nesli vatanında olan biten olaylardan haberdar ederek onları aydınlatmaya çalışıyordu. O toplumdaki kimlik arayışına dikkat çekerek, tekrar islam kültürüne geri dönüşün yollarını anlatıyordu.
Sessizlik ve hapis yılları
Yorgunluk, gece, gündüz demeden, okumaya, yazmaya ve anlatmaya devam eden Şeriati, yazdıkları ve anlattıklarıyla, halkın sevgisini kazanarak ilgi toplarken, bir yandanda din düşmanlarının kalbine korku saçıyordu. Bu nedenle bir süre sonra, istenmeyen unsur olarak nitelenerek Meşed üniversitesinden atıldı ve Huseyniyeyi İrşad”daki araştırma ve tartışmaları engellendi. Kısa süre sonrada Hüseyniye tatil edilerek halkın ümitleri tamamen boşa çıkarıldı. Halktan ayrı kalmayı hiç i.ine sindiremeyen Drç Şeriati bütün bu zor şartlara dayandı ancak din ve vatan hainleri onu bu şekilde de rahat bırakmadı ve 1353 yılında tutuklanarak 18 tek kişilik bir hücrede hapsedildi. Hapisten çıktıktan sonra, 1356 yılında, İran”ı terkederek Avrupa”ya gitti.
Hayatının geride kalanını Avrupa”da ailesiyle birlikte araştırma ve kitap yazmayı planlayan Dr. Şeriati kendisinden bir ay sonra Londra”ya gelmesi gereken ailesini almak için dostlarıyla birlikte Londra havaalanına gitti. Arkadaşlarının anlattığına göre o gün çok sevinçliydi ve devamlı bir tebessüm vardı yüzünde. Uçağın geldiği anons edilince onun heyecanı daha da artdı. Herkes dört gözle bekliyordu, beklentiler bitti ve kısa süre sonra Şeriati”nin 13 ve 14 yaşındaki iki kızı salonda görüldü, gözleri, eşi ve küçük oğlunu aradı ancak onlardan bir haber yoktu. Rejim eşini ve oğlunu rehin almıştı, belki bu vesileyle onun geri dönmesini sağlar.
O, kızlarının yanaklarını öperken hala ponların yanaklarındaki göz yaşlarının rutubeti hissetti ve sonunda 29 Hordad 1356 yılında yani Londra”ya gelişinden iki ay sonra, esrarengiz bir şekilde vefat etti ve ilimin ta zirvesine ulaştığı ve vatanına hizmet vereceği bir dönemde sevenlerine veda etti. O söndü ancak fikirleri ve öğretileri hiçbir zaman sönmeyecek.
Kaynak:İran Kültür Evi
Şehid Ali Şeriati’nin hayatının kronolojisi
1933: *Doğumu.
1940: *İbn Yemin İlkokulu’na başlaması.
1946: *Meşhed Firdevsi Lisesine kaydolması.
1948: *İslamî Hakikatler Yayınları Merkezi’ne girişi.
1950: *Meşhed Öğretmen Okulu’na girişi.
1952: *Meşhed Kültür Dairesi’de çalışmaya başlaması.
*Hükümet aleyhine sokak gösterilerine katılması ve kısa süreli tutuklu kalması.
*Öğretmen okulunu bitirmesi ve Kültür Dairesi’nde öğretmen olarak göreve başlaması.
*İslam Öğrencileri Örgütü’nün kurulması.
1953: *Milli Mukavemet Hareketi’ne katılması.
1954: *Edebiyat diploması alması.
1956: *Meşhed Edebiyat Fakültesi’ne girişi.
*Cevdet es-Sahhar’dan, Ebu Zer-i Gıfari’yi tercüme etmesi.
*‘Orta Okul’ kitabının telifi.
1957: *Meşhed’de Mukavemet Hareketi üyesi 16 arkadaşı ile birlikte tutuklanması.
1958:*Edebiyat Fakültesi’ni birincilikle bitirmesi.
*Sınıf arkadaşı Puran Şeriat Razavi ile evlenmesi.
1959:*Okulu birincilikle bitirmesinden dolayı burslu olarak Fransa’ya gitmesi.
*İlk çocuğu İhsan’ın doğumu.
1960 : *Cezayir Bağımsızlık Savaşına katılması ve Paris’te tutuklanması.
1961: *İranlı Öğrenciler Konfederasyonu, Milli Cephe, Özgürlük Hareketi, İran-ı Azad ile birliktelik.
1962: *İkinci çocuğu Susen’in doğumu.
*Frantz Fanon ile tanışma ve ‘Yeryüzünün Lanetlileri’ kitabının etüdü.
*Jean Paul Sartre ile tanışma ve tartışmalar.
1963: *Üçüncü çocuğu Sara’nın doğumu.
*Fransa’da eğitimin tamamlanması.
*Tarih Bölümü Doktorası’nı tamamlaması.
1964: *İran’a dönüş, tutuklanma ve Kızıl Kale zindanı günleri.
*Serbest bırakılması ve Kültür Dairesi’nde yeniden göreve başlaması.
1965: *Ders kitaplarını inceleme uzmanı olarak Tahran’a atanması.
1966: *Meşhed Üniversitesi Tarih Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak giriş.
1967: *Hüseyniye-i İrşad’da konferanslar ve kitaplarının yayınlanması.
1971: *Dördüncü çocuğu Mona’nın doğumu.
1973: *Hüseyniye-i İrşad’ın kapatılması. Yazı ve kitaplarının yasaklanması.
*Tutuklanması ve tek bir hücrede on sekiz ay yalnız başına kalışı.
1975: *Serbest bırakılması ve ev hapsinde tutulması.
*Tahran’da sıkıntılı geçen günler. Gizli toplantı ve sohbetler.
1977: *Avrupa’ya hicret ve şehâdet.
islamivahdet.com