Şehid Metin Yüksel’i şehadetinin 40.yılında rahmetle anıyoruz.

Metin Yüksel Kimdir?

17 Temmuz 1958 yılında Bitlis iline bağlı Kolongo yaylasında dünyaya geldi. Babası, İslâm dünyasındaki tanınmış İslâm âlimlerinden Mollâ Sadreddin Yüksel hocaefendi, annesi ise, doğunun meşhur şeyhlerinden Norşinli Şeyh Masum Efendi’nin kerimesidir.

Ailecek hicret edip İstanbul’a geldiklerinde Metin dokuz yaşındaydı. Fatih semtine yerleşiyorlar ve aynı yıl Metin Yüksel Akşemseddin ilkokuluna kaydoluyordu. Daha sonra Gelenbevi ortaokuluna devam eder. ortaokulu devam ederken ikinci sınıftan sonra bırakmak ister. Babasının bütün ısrarlarına rağmen okulu bırakır ve İslâm ilmi tahsilini başta babası olmak üzere birçok yakınından alır.

METİN YÜKSEL’İN CİHADI
Bundan sonra Metin Yüksel’i hep cihad faaliyetleri içinde görüyoruz. Hemen hemen Türkiye’nin her bölgesine koşar. En baştadır, en öndedir mitinglerde, yürüyüşlerde. İslâm’ı tebliğ için afiş yapıştırmalar.
Mahalle çevresinde İslâm Cemiyeti kurmuştu Metin Yüksel, hatta mühür bile yaptırmış, mahalledeki, çevredeki insanları İslâm Cemiyet’ ine kaydediyordu. Üye yapıyor, kitap veriyordu. Evinin bir odasını mescid yapmış, tahtadan vaaz kürsüsü, müezzin mahfeli, minber yapmıştı. Mahalledeki çocukları çağırıyor,namaz kılıyor ve mevlüt okuyorlar, sonunda da şeker dağıtıyorlardı. Metin Yüksel’in faaliyetleri bunlarla bitmiyor. Fatih akıncılar derneğini kuruyor ve başkanı oluyordu. Bir yerde miting olsa bütün gün çalışıp bunun afişlerini hazırlayıp İstanbul’un afişler ile donatılması işini ayarlıyordu.
Dernekte haftalık seminerler oluyordu. Yazın hava sıcak olduğu için her hafta oluyordu bu seminerler. Bunların yanında bir de “dispanser” açılmıştı. Doktorlar geliyor halka iki gün ücretsiz bakıyorlardı.
Metin Yüksel dünyaya açılmıştı. İran’dan haberler alıyordu ve şehid olmasaydı İran’a gidecekti. Hatta ” Yaşasın İran Müslümanlarının Zâlim Şah’a karşı Direnişi” gibi birkaç yazı yazmıştı.
Afişleri kendisi çiziyor, bayrakları kendisi boyuyor ve güzel karikatürler yapıyordu. Yetenekli ve kabiliyetliydi. Karikatürlerini Şevket Eygi “büyük gazetesi” nde neşrederdi.

METİN YÜKSEL’İ NEDEN ŞEHİD ETTİLER?

Bunlarla Fatih semti artık kurtarılmış bir bölgeydi. Bu da komünistlerin, faşistlerin vb. idolojilere ait grupların hoşuna gitmiyordu. Çünkü Fatih semti tamamıyla bunlardan temizlenmişti. Sürekli tehdit ediyorlar ve geceleri silahlar sıkıp kaçıyorlardı.

METİN YÜKSEL’İN ŞEHADETİNİN HABERCİSİ

İlk kurşunu 26 Ekim 1977 senesi Salı günü saat 19:00 civarında İstanbul Daruşşafaka Lisesi önünde sekiz kişilik bir komünist grubun silahlı saldırısına uğradığında almıştı. Çıkan çatışmada ikisi karnından olmak üzere üç kurşun yarası alır. Guraba hastanesinde tedavi altına alınıp ameliyat olur. Bir hafta hastanede kalarak sonunda iyileşir. Burada bir olay olur. Ameliyat masasına yattığında doktorların ameliyat için pantolonunu keseceğini anlayınca , ayağa kalkar ve bir tane pantolonum var der , pantolonunu çıkarıp ameliyat masasına tekrar yatar. Daha sonra onu vuranlar da İslâm’a teslim olurlar, kardeş olurlar.

Hiçbir şey yıldırmaz Metin Yüksel’i içindeki şehadet aşkı da bitip tükenmez. Sürdürür cihadını her yeri dolaşarak sloganlarla… “Şehadet Şehadet Sururi İnkılâbest” , “şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara” der .


METİN YÜKSEL’İN ŞEHİD EDİLMEDEN ÖNCEKİ SON ZAMANLARI

Metin Yüksel şehid edilmeden son zamanlarında hep bir dergi çıkarma fikri vardı. Ekonomik durumu müsait olmadığı için yapamadı. Bir dergi kapağı hazırlamıştı konusu da “şehadet”ti.

Şehadet şerbetini içmeden bir gün önce İzmir’e gitti. İzmir’e gitmesinin asıl nedeni şuydu; Mehdi Pur, İran konsolosluğunda bir toplantı yapacaktı. Metin’i de çağırmıştı . Metin İzmir’e onun için gitmişti. Perşembe akşamı İstanbul’a dönmüştü.

PERŞEMBE GÜNÜ FATİH SEMTİNDE NE OLMUŞTU?

Akıncıların devamlı gidip geldikleri Fatih’deki hacılar kahvesi faşistler tarafından taranarak baskın yapılmış, bazı Müslümanlar yaralanmışlardı. Daha sonra kahve çıkışında faşistler tarafından ikinci bir saldırı daha yapılmış, demir çubuklarla Müslümanlar hunharca dövülmüştü. Bunların arasında Metin Yüksel’in ağabeyi Müfit Yüksel de vardı. Bir gün sonra olaylar çıkacağı belliydi.

METİN YÜKSEL’İN ŞEHADETİ

23 Şubat 1979 tarihinde tüm uyarılara rağmen Metin ve arkadaşları Cuma namazına silahsız gitmişlerdi. Faşistlerden bazıları Metin’i takip etmek için namaz kıldılar. Diğerleri ise sinsice pusularını kurmuştu. Cuma namazının bitmesinden sonra herkes çıkıyordu. Metin namazdan sonra sünnetleri kılar,duasını yapar ve camiden çıkar. Avluya geldiği sırada “Metin” diye bir ses işitir ve sol elini uzatarak ‘gel konuşalım’ der demez alnına müslüman’ım diye geçinen zalimlerin kurşunu isabet eder, sol ayağı bükülür ve yere düşer. Gözü dönmüş zalimler yere düşen Metin’i kin ve nefret kusarcasına , hunharca bir eda ile kurşunları alnına sayıyorlar ve ağzından getirdiği tekbirle dalga geçerek kaçıyorlardı.

Metin Yüksel o anda şehadet şerbetini içmişti. Yaradanının huzuruna varmıştı, hastaneye kaldırmışlardı ama O çoktan şehid olmuştu. Babası Sadreddin Yüksel ağlayarak yanına gelenleri teselli ediyordu

Zalimler daha kısa bir süre önce Edirne’de Erdoğan Tuna kardeşimizi on altı bıçak darbesi ile şehid etmişlerdi. Şehid kardeşimizin vücudundan çıkarılan kurşunlar dört değişik silaha aitti.

METİN YÜKSEL’İN DEFNEDİLİŞİ

Pazar günü öğle saatlerinde Fatih camisine akın akın gelen Müslümanların hüzünlü toplantısına şahit oluyordu herkes, ikindi namazı yaklaşırken tabut omuzlar üzerinde camiye getirildi. Allahû Ekber nidalarıyla karşılandı. İkindi namazında Müslümanlar dışarıda mermerler ve çimenler üzerinde saf bağladılar. Cenaze namazını Mahmud Efendi kıldırdı. Hocanın sualine “iyi biliriz” diye haykırırken kardeşleri gözyaşlarını tutamıyorlardı. Elli bin müslümanın katıldığı cenaze namazından sonra İstanbul-Edirnekapı Necatibey Şehidliğinde (Ortabağ mezarlığı 1407 No.lu yer) toprağa verildi.

Baş ucundaki mezar taşına Arapça dörtlük yazılıdır, Türkçe’ye çevirisi şöyledir;
Yarab! Ruhum, konuk olarak sana geldi
Sen afv-u mağfiretini ona ikram buyur.
Ruhum azabından korktuğu gibi rahmetinden’de ümitlidir
Sen, onu hayal kırıklığına uğratma.

ŞEHADETİNİN ARDINDAN SONRA BASIN ORGANLARI

Metin Yüksel’in şehadetinin ardından gazeteler, dergiler günlerce, haftalarca hatta aylarca Metin Yüksel’den söz etti. Bitip tükenmeyen taziye mektupları şehadetinden kaç ay sonra bile devam ediyordu. Her sene şehadetinin gününde Fatih camii avlusunda anmalar, kabri başında fatihalar okumalar ve şehadet geceleri düzenleniyordu. Fatih camii avlusu kırmızılara boyanıyor ve şehidimiz anılıyordu. Bugün de devam etmektedir ve inşallah bundan sonra da devam edecektir.

0
Would love your thoughts, please comment.x