Hamas ve Hizbullah arasındaki bilgi akışını israilli bir yazar anlatıyor.

Times of Israel sitesinde Elhanan Miller imzasıyla yayımlanan bir analizde, İsrail’in korkulu rüyası haline gelen tünellerin Lübnan sınırında Hizbullah tarafından da inşa edildiği ve Hamas’la Hizbullah arasında tünel kazma ve diğer savaş taktikleri noktasında bilgi alışverişinin sıkı şekilde devam ettiği dile getiriliyor.

Söz konusu analizi sunuyoruz :

Hamas, Hizbullah ve tüneller: Kim kime ilham kaynağı oluyor?

İsrail Savunma Güçleri, Hamas tarafından güney sınırında kazılan 30’dan fazla ‘saldırı tüneli’ni etkisiz hale getirme işlemini tamamlarken; dikkatler kuzeyden gelme ihtimali olan Hizbullah kaynaklı ‘yer altı terörizmi’ne yoğunlaştı.

Hizbullah, İsrail’in güney Lübnan’ı terk ettiği Mayıs 2000 tarihinden bu yana İsrail’e karşı yürüttüğü savaşlarda tünel ve sığınakları kullandı.  Şu anda; acaba Hizbullah İsrail’e saldırı odaklı bir sızma girişiminde bulunmak için güney Lübnan’daki tünel ağlarını genişletme kararı alabilir mi şeklinde tekrar yükselişe geçen bir endişe ve korku var.

Geçen hafta Başbakan Benyamin Netanyahu, Hamas’ın sınır ötesi tünel ağının ‘yıkıcı’ bir potansiyele sahip olduğunu ve Koruyucu Hat Operasyonu sırasında bu tünellerden İsrail’in güneyine sızan Hamas militanları tarafından 11 İsrail askerinin öldürüldüğünü söyledi.

Gesher Haziv bölgesi ve Kiryat Shmona kasabası gibi Lübnan sınırındaki bölgelerde oturan İsrailliler, geçmişte yeraltından boğuk sesler duyduklarını söylüyorlardı ve buralarda Hizbullah’ın yer altı tünelleri kazdığına inanıyorlardı. Şimdi bu haberler yeni bir yankıya dönüşüyor.  Kiryat Shmona’nın belediye başkanı Nissim Malka, Savunma Bakanı Moshe Ya’alon’a bu konuyu incelemesi için ‘acil çağrı’da bulundu. Anlaşılan İsrail güvenlik birimleri de konuyu oldukça ciddiye alarak öncelikli meseleler içerisinde değerlendiriyor.

İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı ‘Silah Gelişimi ve Teknolojik Altyapı Yönetimi’, Hizbullah’ın olası tünel faaliyetlerini izleme noktasında yardım almak için Tel Aviv Üniversitesi’ndeki jeologlarla yakın iletişime geçti.  İsrail televizyonu Kanal 2’nin Pazar günü aktardığına göre, proje kapsamında milyonlarca şekel(İsrail para birimi) harcanacak ve birkaç yılda ancak ilerleme kaydedilecek.

Proje üyelerinden biri Kanal 2’ye verdiği demeçte “Güvenlik birimleri, Gazze Şeridi’ndeki tünellerde olduğu gibi aynı hataların tekrarlanmasını istemiyor. Hazırlıksız yakalanmamak için hızlı bir çözüm üretmek istiyorlar” dedi ve ekledi: “Hizbullah’ın Lübnan’dan İsrail’e uzanan tünel ağı oluşturma ihtimalini hafife alamayız.

İsrail Hükümeti’nden üst düzey bir kaynak, Lübnan-İsrail sınırındaki jeolojinin, tünel kazmayı Gazze’nin kumlu arazisine oranla çok daha karmaşık bir hale getireceğini belirtti.  Fakat Kanal 2’ye konuşan jeolog, Güney Lübnan’daki kayalık araziyi kazmanın göründüğü kadar zor olmadığını söyledi.  Jeologa göre, sınır boyunca yüzlerce metre uzunluğunda bir tünel kazmak altı ay kadar kısa bir zamanda halledilebilir.

İster psikolojik savaş nedenli olsun ister gerçek olsun, Hizbullah da İsraillilerin bu korkusunu tasdik etmeye hevesli. Hareketin internet sitesi olan el-Menar’da 15 Haziran’da yayımlanan bir makalede ‘güvenlik birimleri’nden alıntı yapılarak; Hizbullah tarafından savaş zamanı bir yerden diğer yere geçişte kolayca hareket etmek için son iki yıl içerisinde güney Lübnan’da bubi tuzaklı yüzlerce tünel hazırlandığı belirtiliyor.

“Bu tünellerin en tehlikelilerinin sızma operasyonları için dizayn edilenler” olduğu aktarılan makalede, “Zaman zaman, İsrail bu bölgelerde sarsıntıya neden olmak ve bu tünellerin yıkılmasına yardımcı olmak için büyük iş makineleri kullanıyor. Fakat İsrail ordusunun etkisiz hale getirmeyi başaramadığı daha çok sayıda tünel var” ifadelerine yer veriliyor.

İsrail ordu sözcüsü, the Times of Israel sitesine yazılı olarak gönderdiği mesajında, “İsrail’in Lübnan sınırındaki bu saldırı tünellerinin varlığını hiçbir zaman reddetmediğini; ancak şu ana kadar bu tarz tünelleri tespit edemediğini” belirtti.

“İsrail Savunma Güçleri, kuzey sınırı boyunca -tünellerin sahadaki tehdit yelpazesi içinde olduğunu hesaba katarak savunma ve istihbarat operasyonlarının da dâhil olduğu- rutin güvenlik operasyonları düzenliyor” ifadelerine yer verilen mesajda, “Şu an itibariyle, tünel şüphesinin olduğu tüm bölgelere özel eğitimli birimlerin gönderildiği, fakat herhangi bir tünel ya da giriş bacası bulunamadığı; bu çalışmaların tünel olmadığına emin olmak için yüksek teknolojik çözümlerle uyumlu hareket ettiği ve gelecekte inşa edilecek askeri binaların tünel keşfi için teknolojik gelişime sahip olacağı” vurgulandı.

Bar-Ilan Üniversitesi BeginSadat Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde askeri doktrin uzmanı olan Eado Hecht, konuyla ilgili “Her ne kadar Hizbullah, askeri operasyonlarda kendini gizlemek ve füze rampaları yerleştirmek için Lübnan içinde tüneller kazsa da, hareketin sınır ötesi tünelleri hakkında bir bilgim yok” yorumunda bulunurken, 2006 Lübnan Savaşı’nda yeraltından erişilebilen füze rampalarının varlığını hatırlattı.

The Times of Israel’e verdiği demeçte “Kuzey sınırında saldırı tünellerinin olması çok olağandışı değil” diyen HechtGüney Kore sınırında tünel kazmasıyla bilinen Kuzey Kore’yle Hizbullah arasında bazı irtibatlar olduğuna dair ciddi göstergelerin varlığına dikkat çekti.

Peki, Hizbullah Hamas’a bu konuda teknik bilgi aktardı mı?

Gazze’de tünel kazma tarihinin yaklaşık 50 yıl öncesine, 1967 Altı Gün Savaşları’nın hemen akabine gittiğini söyleyen Hecht, Gazzelilerin İsrail’e karşı gerilla savaşı yürütmek için evlerinin altından tüneller kazdığına dikkat çekti. 2000 yılında Gazzeliler, silah kaçakçılığı ve daha sonra temel ihtiyaç malzemeleri geçişi için Sina Yarımadası’na açılan tüneller kazmaya başladı.

2001’de Hamas, tünelleri İsrail’e saldırı amaçlı kullanmaya başladı; İsrail karakollarının hemen yanına kazılan tünellerden karakolların içine patlayıcılar bırakıldı. Fakat Hamas’ın bu tünelleri ‘başarılı’ bir şekilde kullanmasına en meşhur örnek İsrailli onbaşı Gilad Şalit’in Kerem Şalom kapısının yakınından tüneller aracılığıyla 25 Haziran 2006 tarihinde kaçırılması oldu.

“Onlar yıllar boyunca deneyerek kendi tecrübelerini edindiler; dışarıdan bir ilhama gerek yok” diyen Hecht, Hamas’ın Hizbullah’a ihtiyacı olmadığını söylüyor.

Kanal 2’ye konuşan bir ordu yetkilisi, Hamas’ın bu tünellerle oldukça tecrübe edindiğini söyleyerek, Hizbullah’ın bilgi akışının son halkasında yer aldığına inandığını dile getirdi.

Hecht’in iddiası ise biraz farklı: “Öyle tahmin ediyorum ki –ki bu ordu içerisinde de tartışılan bir şey- Hamas yıllar boyunca edindiği tecrübeden yola çıkarak, farklı teknikler kullanarak nasıl tünel kazıldığına dair önemli bilgileri Hizbullah’a aktarıyor.”

Times of Israel’in eski habercisi ve İsrail’in 1990’larda Lübnan’daki askeri tecrübesi ve bunun İsrail toplumu üzerindeki bugünkü etkisiyle ilgili kaleme aldığı kitabını bitirmek üzere olan Matti Friedman’a göre ise “Tünel kazmayla ilgili teknik detaylar noktasındaki bilgi akışı Gazze’den Beyrut’a doğru olsa da, Hamas’ın şu anda yürüttüğü gerilla savaşı noktasında var olan ilham tam tersi bir yönde(Beyrut’tan Gazze’ye) ilerliyor.”

“Hamas’ın 2000 yılı sonrası bütün stratejisi, Hizbullah’tan ve İsrail’in güney Lübnan’dan çıkmasına sebep olan olaylardan aldığı ilham üzere kurulu” diyen Friedman; İkinci İntifada sırasında sarı Hizbullah bayraklarının Batı Şeria’daki eylemlerde dalgalanmaya başladığını hatırlatarak, sadece Hamas’ın değil Gazze ve Batı Şeria’daki tüm Filistinli grupların Hizbullah’ın taktiklerini yakından örnek aldığını vurguluyor: “Taş ve molotof kokteyli atmak;  yol kenarındaki bombalara, pusulara ve Hizbullah’ın taktik tahtasındaki diğer araçlara dönüştü.”

İki taraf üzerindeki eşitlik retoriği, Hizbullah modeline olan kara sevdayı yansıtıyor. 2010’da yazdığı “Hizbullah: İçeriden Bir Anlatı” kitabında Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım, İsrail’in Lübnan’dan çekilmesinin “Filistin tünelinin sonunda görülen bir ışık” olduğunu vurgulamış; özgürlüğün, direniş ve şehadet yolunu arşınlayarak elde edileceğini belirtmiş ve Lübnan’da yaşanan zaferlerin Filistin’de de yaşanacağını söylemişti.

Geçtiğimiz ay, Hamas yetkilisi Usame Hamdan, Hamas ve Hizbullah arasında İsrail’le ilgili karşılıklı bilgi aktarımının devam ettiğini dile getirdi.

“Hizbullah ve İran’la ilişki, birilerinin zannettiğinden çok daha güçlü” diyen Hamdan, Hizbullah’la irtibatın iyimser kimselerin beklediğinden kat kat daha iyi olduğunu belirtti.

Matti Friedman’a göre; Hizbullah, -İsrail’e karşı yürütülecek bir savaş için sürekli hazır vaziyette bekleyen- ‘direniş toplumu’ kavramını üretti. Hizbullah’ın Lübnan’da İsrail’e karşı elde ettiği zaferler, Filistinlileri şu inanca sevk etti: “Eğer biz yeterince uzun bir müddet bu mücadeleyi devam ettirir ve ne kadar kaybımızın olduğu hesabına girmezsek, sonunda zafer bizim olacak.”

Çev. İsmail Duman/İslamî Analiz

0
Would love your thoughts, please comment.x