Irak Gönüllü Halk Güçlerine -Haşdi Şabi- yönelik yeni karalama kampanyası sinema, sanal ortam ve sosyal medya üzerinden başladı.
Bu saldırılar ve karalama kampanyasının yeni turu bu kez de Amerika ve Suudi Arabistan tarafından yönetiliyor. Suudi Arabistan, Irak’taki halk itirazları ve protestolarını; şiddet, yolsuzluk ve mezhepçilikle suçlayarak bu halk gösterilerinin imajını bozmak için bu kez de sosyal medya ve sanal alemden yararlanıyor.
Amerika ise “Musul” filmini yaparak, Haşdi Şabi ve Irak ordusunun Musul’un IŞİD işgalinden kurtarılmasındaki rolünü görmezden gelmeye çalışıp Amerikan ordusunun rolünü belirginleştirmeye çalıştı. Amerikan şirketi Netflix’in yaptığı Irak aksanlı olan Musul filmi şu anda dünya çapında ekranlarda sergilenmektedir. İslam karşıtı duruşuyla tanınan Amerikan şirketi Netflix, bu filmde Musul’un kurtuluşu konusunda gerçekleri saptırma savaşı başlattı. Aksiyon filmi, Musul’da IŞİD’e karşı yürütülen savaşın olaylarını çarpıtarak, Iraklılar tarafından geçerliliği sorgulanmaya başlayan bu savaşın Hollywood versiyonunu sundu.
Irak İçişleri Bakanlığı iletişim ve medya direktörü Saad Maan, Musul filminde Irak askeri güçlerinin statüsünü ve önemini zayıf ve yozlaşmış olarak nitelendirerek Amerika sinemasının küçümseme girişiminde bulunulduğunu söyledi. Haşdi Şabi medya direktörü Mühenned el Ukabi ise filmin sadece Haşdi Şabi örgütüne değil, tüm Irak kuvvetlerine karşı bir film olarak yapıldığını söyledi. Haşdi Şabi medya direktörüne göre Musul’u kurtarma operasyonunda Swat (ABD Özel Kuvvetleri) güçleri tarafından hiçbir operasyon veya görev gerçekleştirilmemiştir. Irak Haşdi Şabi Örgütüne yönelik bu medyatik ve sinematik saldırıların nedenleri ile ilgili birkaç önemli noktaya değinmek gerek.
İlk hedef, Amerika’nın sözde Irak’taki IŞİD terörizmiyle mücadeledeki rolünü vurgulamak ve aslında Amerika’yı IŞİD ile mücadelede lider olarak tanıtmak. Bu amaca ulaşmak için sinema ve Hollywood tekniklerinin imkanları kullanıldı ve Musul’un kurtuluşuna ilişkin Amerikan medyatik ve sinematik anlatım gücü gösterilmeye çalışıldı.
İkinci amaç, Irak’ın toprak bütünlüğünün IŞİD işgalinden kurtarılmasında önemli bir rol oynayan ve zaten en önemli işlevi de bu olan Haşdi Şabi güçlerinin zayıf gösterilmeye çalışılmasıdır. Aslında sadece Irak Haşdi Şabi Örgütü değil, Irak halkının büyük bir kısmı da bu örgütün Irak’ın toprak bütünlüğünü korumasından dolayı gurur duyuyor. Amerikalılar, Irak halkının bu oluşan özgüveni yok etmek amacı ile Irak ordusunu dağılmış ve yozlaşmış bir ordu olduğunu ve Haşdi Şabi örgütünün de yeni kurulmuş, deneyimsiz, mezhepçi ve yozlaşmış bir kurum olarak tanıtmaya çalışıyor.
Üçüncü hedef, Irak’ta Amerika askerlerinin varlığını Irak halkı için bir zorunluluk haline getirmektir. Böylece Amerika askerleri Irak’tan ayrılırsa, Irak ordusunun zayıflığı ve yolsuzluk nedeniyle güvenlik sorunları ile karşılaşacağı telkin edilmeye çalışılıyor.
Dördüncü hedef, erken parlamento seçimleri öncesinde Irak kamuoyundaki Haşdi Şabi Örgütünün imajını lekelemektir. Bu durum, özellikle Amerika Birleşik Devletleri Hollywood’dan yararlanırken Suudi Arabistan’ın sosyal medyada izlediği hedef için geçerli.
Bu alanda göze çarpan son önemli nokta da Irak kamuoyunun, Musul filmine ve Suudilerin sosyal medyadaki sabotajlarına rağmen Haşdi Şabi’yi desteklemek için hashtag’lerle tepki göstermesidir. Böylece ABD ile Suudi Arabistan’ın ortak hareket ederek Haşdi Şabi’ye karşı medyatik ve sinematik savaşın yenilgi eşiğine girdiği söylenebilir.
Parstoday