Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesi, üçüncü haftasına giren gösterilerle ilgili olarak şu an ülkedeki tarafların pozisyonlarını yazdı.
YDH- El Ahbar gazetesinde “Gerçeklerin Zamanı Geldi: Ülkeyle Kim Oynuyor?” başlıklı haberde Lübnan’da üçüncü haftasına giren gösterilerde siyasi tarafların ve ABD büyükelçiliğinin tutumunu ele aldı.
Devam eden gösterilerde ülkenin ekonomik açıdan çöküş aşamasına girdiğinin belirtildiği yazının bazı çarpıcı bölümleri şöyle:
Başbakan Saad Hariri, adeta üç haftadır gösteriler yapan halkın lideri gibi davranıyor. O, gösteri yapan halkı rakiplerine ve ortaklarına karşı kullanmak ve onlardan kendisini teknokrat hükümetteki tek politikacı haline getirecek tavizler koparmak istiyor. Hariri’nin yakınları, diğerlerinin ona halkın razı olmadığı bir hükümeti dayatması halinde onun bu hükümetin başbakanlığını kabul etmeyeceğini vurguluyor.
Bu son cümlenin anlamı, Dışişleri Bakanı ve Ulusal Özgürlük Hareketi Lideri Cubran Basil’in ve İletişim Bakanı Muhammed Şuayr’ın kabine dışı bırakılması, Semir Caca’nın taleplerinin yerine getirilmesi ve Velid Canbolat’ın iktidardaki prestijinin ve rolünün yeniden canlandırılmasıdır.
Semir Caca da kuruntularındaki rolüne geri döndü o kadar ki kendini “kurtarılmış bölgelerin komutanı” olarak görüyor. Onun belirlediği önceliklerin halkın talepleriyle hiçbir ilgisi yok. Gösterilerin ilk haftasında hedefinin kabine içindeki dengenin sağlanması ve daha fazla koltuk elde etmek olduğunu söylemişti. Caca’nın bu sözlerinin anlamı, 14 Martçıların kabinede çoğunluğu elde etmesiydi. Bir başka deyişle, Caca aslında son parlamento seçimlerinin sonuçlarına darbe yapmak istiyor.
Velid Canbolat, korkuyor ve temsilcilerini Hizbullah’a göndererek kendi grubunun Semir Caca ile ilgisinin olmadığını vurguluyor, öte yandan da tüm konularda Saad Hariri ile koordinasyon içinde olmakta ısrar ediyor.
Cubran Basil, dünkü konuşmasında “Cubran’a hayır eşittir Saad’a hayır” denkleminde ısrarcı olduğunu ortaya koydu. Yani Saad Hariri eğer siyasi olmayanlardan oluşacak bir hükümet kurmakta ısrar ederse bu kural Saad Hariri’nin kendisi için de geçerli olacak.
Meclis Başkanı Nebih Berri, Lübnan’daki son meseleleri “komplo teorisi” ile açıklayan politikacılardan biri ve halk hareketini yalnızca bu pencereden görüyor. Geçen hafta “Lübnan el-Kavi” ittifakı milletvekilleriyle yaptığı görüşmede kuzeyden güneye kadar Lübnan sokaklarında yaşananlarla ilgili olarak onlara bilgi verdi. Savunma Bakanı İlyas Busab’ın huzurunda bu milletvekillerine söyledikleri ilginçti: “Lübnan’ın kuzeyindeki gösteriler Lübnan ordusu istihbarat servisi tarafından yönetiliyor.” Tabi Lübnan ordusu istihbarat dairesi ve Lübnan ordusu komutanlarıyla ilişkileri bozulan Savunma Bakanı Busab, bu konuda konuşmadı.
Hizbullah’a gelince… Hizbullah, “ülkeyi çöküşten kurtarmak” adına müttefiklerini korumak için rakiplerinin oklarına göğsünü siper etti. Taraftarlarını gösterilerden çekerek ve ona yatırım yapmak isteyenlerin müdahalelerinden uzak tutarak daha da rahatladı. Hizbullah, olaylara bölgenin tamamında yaşananlar açısından bakıyor. Hizbullah, kuşku verici bazı siyasi sinyaller aldı ve artık bu halk hareketini genel siyasetten ayrı görmüyor.
Lübnan ordusu ise hala tarafsız, bu ifade, (Semir Caca liderliğindeki) Lübnan Kuvvetleri’nin Cebel Lübnan’da yaptıkları için kılıf oluşturmasını iki şeye dayanarak yaptığı anlamına geliyor. Birincisi Cubran Basil’in parçalanmasına katkıda bulunmak, ikincisi ise “göstericileri koruma” çağrısı yapan Amerika’nın şartlarını yerine getirmek.
Amerikan büyükelçiliği, Lübnan ordusu komutanlarıyla ve başta desteklediği gruplar olmak üzere siyasi grupların çoğuyla daima temas halinde bulunuyor. Geçen Kasım’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Shenker ile görüşen siyasi şahsiyetler Amerikan büyükelçiliğiyle koordinasyon halindeler. Shenker o dönemde 14 Martçılara bağlı tüm güçlerin bir araya toplanması gerektiğini söylemişti. Şu an Hizbullah’a saldırmak için halk hareketi kullanılarak yapılmakta olan da bu.
Amerika’nın Beyrut Büyükelçisi (Elizabeth Richard) şu an tüm gücünü kullanarak siyasilere, medyaya ve iş adamlarına baskı uyguluyor ve onları Hizbullah ve müttefiklerini halk hareketini kullanarak kuşatmaya yönlendiriyor ve ülkenin Hizbullah’a karşı ayaklanması üzerine hesap yapıyor.