Haziran 2014’te IŞİD tarafından ele geçirilen Rakka’nın ABD tarafından kuşatılması, Fırat’ın doğusunda yer alan ve petrol açısından oldukça zengin Deyre’z-Zor bölgesinin de dahil olduğu Suriye topraklarındaki ABD kontrolünü sağlamlaştırmak amacıyla gerçekleştirildi.

Will Morrow

Word Socialist Web Site

Pentagon’un Suriye’nin Rakka şehrinin IŞİD’den “özgürleştirildiğini” deklare etmesinin ardından; ABD’nin şehirde gerçekleştirdiği hava saldırılarının neden olduğu tahribat üzerine pek çok rapor yayımlandı.

Yaklaşık 100.000’e yakın insan -şehrin ABD saldırısından önceki nüfusunun kabaca çeyreğine karşılık gelen bir kısmı- hâlâ su ve elektrikten yoksun. Şehrin %70 ve %80 arasındaki kısmı ABD saldırısından sonra enkaz haline geldi, yaklaşık 11.000 bina zarar gördü ya da tamamen yıkıldı.

Altı aydır, bölgede sayısı belirsiz binlerce sivil erkek, kadın ve çocuk, enkazın altında gömülü durumda ve şehrin semtleri parçalanmış ceset kokusuyla kaplı.

Tamer El-Ghobashy, 19 Nisan’da, Washington Post’ta –Suriye’ye ABD müdahalesini destekleyen bir yayın organı- yayımlanan raporunda, bölgede ölenlere ait kalıntıları toparlamaya çalışan 37 acil servis görevlisinin çabalarını detaylıca aktarıyor. Ekim ayından bu yana ekip, bölgede 300’den fazla ceset toplamış. Henüz ulaşılamamış 6000 ceset daha olduğu rapor ediliyor. Bulunan cesetlerden çoğunluğu tanınamayacak halde parçalanmış durumda; tanınabilenleriyse ancak aile üyeleri, giysi parçalarından hareketle ayırt edebiliyor.

Kurtarma ekibi görevlilerinden Yasser Khamis, Washington Post’a şu açıklamaları yaptı: “İnsanlar semtlerine dönüp yerleşmek ve semtlerini yeniden inşa etmek istiyorlar; fakat nereye gitsek insanlar daha fazla ceset bulduklarını rapor ediyor.”

Bu durum, şehir nüfusu için yeni bir tehdit ortaya çıkarıyor: Çürüyen cesetlere gelen kum sineklerinin yaydığı Leişmaniazis adlı bir cilt hastalığı. Khamis’e göre, bölgede tehlike alarmları çalmaya başladı; hastalık salgınları yayılıyor. ABD destekli güçlerin bir üyesi Omar Khalf’ın, Syria Direct’e aktardığına göre ilk yardım görevlilerinin amacı, hastalık salgınını sınırlayabilmek için cesetleri yaz gelmeden yıkıntıların altından çıkarmak.

Washington Post’ta, ailesinin 7 üyesini hava saldırılarında kaybeden 66 yaşında bir Rakkalının şu sözlerine yer veriliyor: “IŞİD zamanında çok acı çektik; fakat bu Amerikan özgürlüğü altında daha çok acı çekiyoruz.”

Rakka’nın dört ana hastanesi ABD bombalarıyla yıkılmış durumda, bu hastanelerden biri olan Suriye Ulusal Hastanesi, Ekim ayındaki saldırının son günlerinde, IŞİD militanlarının “emir komuta” merkezi olduğu gerekçesiyle ABD güçleri tarafından özellikle hedef alınmış.

Ayrıca şehir nüfusu, kaçan IŞİD militanlarından kalan henüz patlamamış pek çok patlayıcı cihaz, mühimmat ve mayının da tehdidi altında. Ekim ayından bu yana, şehirde kalan bu mühimmatın neden olduğu patlamalarda ölen, kayda geçmiş 200 kişi mevcut.

ABD’nin Rakka saldırısı, yoğun nüfuslu bir şehirde yürütülen, Hitler’in işlediği boyutlarda bir savaş suçu ve ABD’li komutanlar tarafından İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen en ölümcül şehir savaşlarından biri olarak tanımlanıyor. Haziran’dan bu yana Kürt ve ABD destekli vekil güçlerden oluşan ve ABD’nin özel harekât kuvvetlerini de kapsayan 50.000 kişilik kara birlikleri, Rakka’nın sosyal ve fiziksel altyapısını yıkan ağır bombardımanları gerçekleştirdiler.

İşlenen suçun boyutunu somut verilerle göstermek mümkün. Airwars’ta aktarıldığına göre, ABD, Rakka’da 4 ay içinde 20.000 cephanelik kullandı ve bu sayı, geçtiğimiz bir yıl boyunca Afganistan’da kullanılan cephanelik sayısını aşıyor. New York Times dahil pek çok haber kaynağında çıkan tanık ifadeleri, bölgede beyaz fosfor kullanıldığını ifade ediyor; bu durum uluslararası hukukun ihlali.

ABD destekli, Esad karşıtı Suriyeli “isyancılarla” bağlantıları bulunan, İngiltere tabanlı bir yapı olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin aktardığına göre, bölgede yalnızca 14 Ağustos ve 22 Ağustos arasını kapsayan zaman aralığında, ABD bombardımanlarında 168 sivil öldü.

Kuşatma, ABD’nin Musul’u imhası ile paralel olarak gerçekleştirildi. Trump yönetiminin savunma bakanı James Mattis, ABD’nin 2004 yılında Irak’ın Felluce şehrinin imhasını gerçekleştiren ordu generallerinden biriydi ve Felluce saldırısının “yıpratma taktikleri” değil “yok etme taktikleri” temelinde gerçekleştiğini deklare etmişti. Musul’da ölenlerin sayısı henüz onaylanmadı; ancak Kürt istihbaratından bir rapora göre 40.000 kadar olduğu tahmin ediliyor.

Haziran 2014’te IŞİD tarafından ele geçirilen Rakka’nın ABD tarafından kuşatılması, Fırat’ın doğusunda yer alan ve petrol açısından oldukça zengin Deyre’z-Zor bölgesinin de dahil olduğu Suriye topraklarındaki ABD kontrolünü sağlamlaştırmak amacıyla gerçekleştirildi. Bu kuşatma, Suriye hükümetinin onayı olmadan, Suriye’nin egemenliğini ihlal ederek gerçekleşti. Aynı zamanda, Beşar Esad hükümetinin düşürülerek yerine radikal İslamcı vekil güçlerin getirilmesini amaçlayan 7 yıllık CIA projesinin de parçasıydı.

Kasım’da BBC’de yayımlanan “Rakka’nın Kirli Sırrı” başlıklı bir araştırma raporuna göre Pentagon, kuşatmanın sonunda yüzlerce IŞİD militanının Rakka’dan Suriye’nin başka bölgelerine kaçmalarına izin verdi. Suriye’de IŞİD militanlarının varlık göstermesi, ABD birliklerinin ülke içinde kalıcı olarak konuşlanmasını sürdürebilmek için bir meşruiyet aracı.

Anaakım medya, ABD’nin Rakka’daki savaş suçlarının devamlılık hâlinde ortaya çıkması karşısında sessiz kalıyor. Bombalamalar, Amerika yerine Rusya, İran ya da Suriye güçleri tarafından gerçekleştirilseydi, gazete ve televizyonların boydan boya bu konuya ayrılacağını herkes rahatlıkla fark edebilir.

Bu ikiyüzlülük, Batı medyasının hükümetler ve istihbarat servisleri için bir silah olarak rolünün işlevi. New York Times ve Washington Post; insanları 7 Nisan’da Guta’da Esad hükümeti tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen ve CIA tarafından ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye yönelik hava saldırısı için bahane olarak tasarlanan “kimyasal silah” saldırısı haberlerine boğdu.

Medyanın Rakka’ya sınırlı yer ayırması, istihbarat servislerinin, ABD destekli işgalci güçlere gösterilen büyük muhalefetin Suriye hükümetinin bölgede kontrolü yeniden elde etmesini sağlayacağına yönelik endişelerinin yansıması niteliğinde. 19 Nisan’da Washington Post’taki raporunda El-Ghobashy, Rakka’daki istihbarat görevlilerinin “Hayal kırıklığının, Suriye hükümetine bölgeye dönerek boşluğu doldurması için kapıları açabileceği, bu durumdan Beşar Esad’ın ana destekçileri Rusya ve İran’ın yararlanabileceği, ABD’nin ise bölgede etkisinin azalacağı” konularında uyarıda bulunduğunu aktarıyor.

Çeviri: Öykü Altunbaş

www.medyasafak.net

0
Would love your thoughts, please comment.x