Amerika’nın güneyde silahlı grupları desteklemekten kaçındığını söyleyebiliriz. Ancak bu pozisyonun, Amerika’nın nihai ve kesin pozisyonu olduğunu düşünmüyoruz. Amerika, bu pozisyondan geri döner ve bu grupları doğrudan ya da dolaylı bir şekilde desteklemeye kalkışırsa şaşırmamak gerekiyor.

ABD’li liderlerin Suriye’nin güneyindeki silahlı gruplara yönelik aldığı pozisyonun Amerikan istihbaratı tarafından sızdırılması ile birlikte akıllara pek çok soru işareti takıldı. ABD’nin yeni pozisyonu şu sözlerle ifade edildi: “Bu grupların, Suriye’nin güneyindeki sahada, Suriye Ordusu karşısında Amerika’nın verdiği desteğe güvenmemesi gerekiyor.” Zira Suriye Ordusu, güneyi geri almak, teröristlerden temizlemek ve 1974 yılında işgal edilen Golan tepelerindeki çatışmaların çözüme ulaştırmak için gerekli askeri ya da uzlaşı tedbirlerini almaya başladı.

Burada temel soru şudur; Amerika, Suriye’nin güneyi geri almasını engellemeyi hedefleyen pozisyonunun, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı, defalarca açık bir şekilde duyurduğu kararını uygulamaktan vazgeçirmeyeceğini gerçekten kabul etti mi? Esad, konu hakkında yaptğı son açıklamada, güneyin ister uzlaşı, ister askeri savaş yoluyla olsun geri alınacağını vurgulamıştı. Dolayısıyla, Amerika destekli silahlı grupların parçalanmasının ardından, bölgede tırmandırmanın düşürülmesine saygı gösterilmesi gerektiği söylemleri kıymetini kaybetmiş ve etkinliğini yitirmişken, ABD geri çekilmenin en az kayıp ve en güvenli sonuç olacağını mı düşünüyor?

İkinci varsayım, ya da soru ise şöyle; Amerika, sonuçları ne pahasına olursa olsun Suriye’nin güneybatısını güneydoğusundan ayırmak ve güneybatıyı Suriye devletinin kararına bırakmak istiyor mu? Bu varsayıma göre, Golan sınırlarına geri dönülmesi ve tam bir kurtuluşu öngören sonuçlar, kriz için siyasi bir çözüm arayışında olan Suriye’ye karşı baskı ve pazarlıkların sürdürülmesi için el-Tenef’teki Amerikan üssünün sessizliği ve tarafsızlaştırılması karşılığında Ürdün ile sınırların açılmasına sebep olabilir.

Bu konu hakkında başka soru ya da varsayımların, akla gelmemesi mümkün değil. Amerika’nın doğası gereği, genellikle maskenin arkasından farklı bir olay çıkıyor.

Bir eylemin veya sonuçlarının sorumluluğunu üstlenmek istemediği zaman Amerika sözlü olarak veya medya yoluyla bu suçtan sıyrılmayı kendine adet edinmiştir. Teröristleri doğrudan destekleyen Amerika, bölgedeki maşaları sayesinde savaşa müdahale ettiği için hiçbir suçlama almadan meydanlarda kalmaya devam eder ve uzlaşmaları bozma veya aksatma çalışmalarını sürdürür.

Amerika’nın konumu hakkında bu varsayımlar veya sorulardan herhangi biri arasında seçim yapmak, Suriye’ye saldıran askeri kamplara kendi konumunu dayatan temel unsurlar olmadan sağlanamaz. Bu unsurlardan ilki, Şam, Humus ve Hama kırsallarını temizleme operasyonlarının ulaştığı nokta ve geriye kalan dört sınır şeridinde operasyonlara yönelme ışığında, Suriye sahasının en son sahnesidir. İkincisi, Suriye’nin, müttefikleri olan Direniş Ekseni ve Rusya’nın da desteklediği, bu şeritleri tamamen kontrol altına alması yönündeki kararıdır. Özellikle de güneyde, İsrail faktörünü bozguna uğratmak ve Suriye sınırları dâhilindeki İsrail’in elini kemsek Suriye’nin bu bağlamda hedeflerinin başında geliyor. Üçüncüsü, Ortadoğu’da Amerika’nın Trump politikası ile bağlantılı olan Amerika’nın kendi bakış açısı – görüşleridir.

Üçüncüsünden başlayacak olursak, ülkesinin yakında Suriye’den çekileceğini duyuran ABD başkanı Trump, İran ile Direniş Eksenine karşı, Amerika liderliğindeki Siyonist – Arap ittifakı çerçevesinde bölgede İsrail’in varlığını sabitleştirecek ve Filistin davasını tasfiye edecek olan yüzyılın anlaşmasını ilan etmeye hazırlanıyor. Dolayısıyla, Amerika’nın bu konudaki ihtiyaçları, el-Tenef üssünü koruyarak, güneyde Suriye Arap ordusu ile karşılaşmaktan çekilmesine ve Amerika’nın İsrail’in güvenliği ile ilgili planlarını bozguna uğratacak herhangi bir sürtüşmeden kaçınmasına neden olmuş olabilir.

Suriye ile doğrudan bağlantılı olan unsurlara gelirsek, yedi yıl süren çatışmalar süresince, Suriye’nin aldığı bir savunma kararından bedeli ne olursa olsun geri dönmeyeceğini ABD çok iyi anladı. Ayrıca Suriye’nin aldığı kararın uygulanmasını güvenli ve kesin başarılı bir hale getirmek üzere gerekli olan tüm araçları ve yetenekleri bir araya topladığı da Amerika tarafından idrak edildi. Amerika’nın, el-Tenef’in kuzeyinde, doğu Guta’da veya Deyr ez-Zor’un doğusunda elde ettiği köklü durumları unutması mümkün değildir. Önce korkutma, sonra Amerika’nın müdahalesi ve kimyasal silah kullanma tiyatrosuna karşı baskınlar, Suriye’yi kararını uygulamaktan vazgeçiremedi. Ardından Suriye’nin sahada başarılar kazanması Amerika’nın pozisyonuna olumsuz bir şekilde yansıdı.

Bu durum, Rusya’ya fırsatı kullanma imkânı verdi, Bu bağlamda Rusya, güney dosyasını Amerika’ya yakınlaştırdı. Böylece son olarak meşru güçleri güneye geri döndürecek ve bölgedeki silahlı teröristlerin varlığını sona erdirecek iki adımı peş peşe atmış oldu. Birinci adım, Amerika’nın pozisyonunu temsil ediyor “Silahlı gruplara Suriye ordusunu provoke etmemeyi öğütlüyor” Guta’da olanları tekrarlamak için ve onlara saldırmak için bahane veriyor. İkinci adım ise, makalede sözünü ettiğimiz ABD’nin sürpriz pozisyonudur. Bu, Amerika’nın Suriye Ordusu karşısında bu silahlı grupları desteklemekten vazgeçmesini ilan etmesidir.

Yukarıda verdiğimiz argümanlar ve görüşlerin ışığında, Amerika’nın güneyde silahlı grupları desteklemekten kaçındığını söyleyebiliriz. Ancak bu pozisyonun, Amerika’nın nihai ve kesin pozisyonu olduğunu düşünmüyoruz. Amerika, bu pozisyondan geri döner ve bu grupları doğrudan ya da dolaylı bir şekilde desteklemeye kalkışırsa şaşırmamak gerekiyor. Bu noktada, Amerika Suriye’de çatışmanın süresini uzatma politikasından ayrılmadığı ve siyasi çözüm çalışmalarını kolaylaştırmadığı sürece dikkat edilmesi gereken olumsuz bir konumda yer alacaktır.

Öyleyse, Amerika’nın silahlı gruplara “ABD’nin desteği ile kumar oynamamaları” konusundaki tekmil verme kararının önemini inkâr etmiyoruz. Bu karar, Suriye’nin önemli askeri ve siyasi kararları ve saha değişiklikleri çerçevesinde gelmiştir. Suriye yönetiminin güneyi kurtarmak için bölgeye yöneldiğini duyurması ve gelecek Eylül ayını yerel seçim tarihi olarak belirlemesi bu kararlara dâhildir. Ne var ki ABD’nin bu kararları, yedi buçuk yıldan beri hedef alınan Suriye’nin düşmana karşı başarısı hissedilmese, alınmayacak olan kararlardır.

Emin Muhammed Hatit
Kaynak: Al-Binaa
Çeviri: Merve Soydaş
İntizar.web.tr
0
Would love your thoughts, please comment.x