Fatih Akıncıları Derneği, 1 Mayıs’la ilgili bir basın açıklaması yaptı.

1 Mayıs’ın önemine vurgu yapılan açıklamada, küresel güçlerin tüm dünyada hâkimiyet kurmak ve insanı köleleştiren sistemlerini hayata geçirmek için, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak bir yaşam tarzını tüm insanlığa dayattığı belirtildi.

Yeryüzünü kendi çiftlikleri haline getirmek isteyen küresel güçlerin, hedeflerinin gerçekleşmesine en büyük engel olarak İslam ve Müslümanları gördükleri, bu sebeple de Müslüman toplumları kendi sistemlerine entegre etme çabası içinde oldukları dile getirilen açıklamada, “Ülkemizde sözde faizsiz finans kurumları, İslami tatil köyleri, beş yıldızlı oteller, tesettür modası gibi saçmalıklarla bir İslam burjuvazisi oluşturmak, İslami kimliğin içini boşaltarak kimliksiz, kişiliksiz, direniş geleneği yok olmuş, dünyaya müdahale etmeyen bir din anlayışını dayatma gayreti içerisindedirler” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın sonunda “En azından Haziran ayındaki seçimlerden önce sizleri iktidara taşıyan bu yoksul insanların taleplerine yönelik hazırlık yapmalı ve sözler vermelisiniz” cümleleriyle AK Parti Hükümeti’ne seslenilerek, konuyla ilgili çözüm teklifleri sıralandı.

Açıklamanın tam metni şu şekilde:

Kamuoyuna…

Bismillahirrahmanirrahim

Akıncılar Hareketi olarak yaşadığımız coğrafya ve dünyadaki toplumsal olaylara ilgisiz kalmamız mümkün olmayacağı gibi İslami dönüşüm sürecinde toplumun her katmanındaki sorunlara çözüm getirecek projeler üretmek bilinciyle 1 Mayıs olgusuna bakış açımızı halkımızla paylaşmak istiyoruz.

1800’lü yıllar kapitalist anlayışın en acımasız yılları olarak tarihe geçmiştir. Para ve mal gücünü elinde tutan zenginlerin yoksulları acımasızca sömürdüğü ve köleleştirdiği bu tarihlerde ilk olarak Avustralyalı işçiler 1856’da bir takım haklar elde etmek için topluca iş bırakma eylemini gerçekleştirdiler. Avustralyalı işçilerin bu direnişini izleyen Amerikalı işçiler 1886’da 1 Mayıs’ın evrensel iş bırakma günü olmasına karar verdiler. 1890 yılında Avrupa’da bir araya gelen uluslararası işçiler kongresi 1 Mayıs’ı Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak ilan ettiler.

Anadolu’da 1 Mayıs ilk olarak 1905 yılında İzmir’de kutlandı. Daha sonra kutlamalar aksayarak devam etti. 1977 yılında Taksim’deki kutlamalar sırasında çıkan olaylarda 37 insan öldü, 200’den fazla insan yaralandı. 1980 darbesinde 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı. 2008 yılında yeniden Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlanması yasal olarak kabul edildi.

İnsanları köleleştiren acımasız kapitalist sisteme masum bir başkaldırı olarak başlayan 1 Mayıs dünyada ve özellikle Türkiye’de sol örgütler tarafından bir sınıf kavgasına dönüştürüldü.

Sosyalist, Marksist anlayış Doğu bloğunda kümelenirken zamanla emperyal bir anlayışa dönüştü. Böylece Doğu ve Batı emperyal güçlerinin bütün dünyayı karıştıran ve kan gölüne dönüştüren kavgası da başlamış oldu. 1970’li yıllar, Türkiye insanının bu kavgadan fazlaca nasibini aldığı kan, gözyaşı ve acıyla hatırlanan yılları olmuştur. Doğu bloğunun çökmesiyle sol ve Marksist anlayışın kapitalizm karşısında yetersizliği ve bitmişliği ortaya çıkmış oldu.

Günümüzde küresel güçler tüm dünyada hâkimiyet kurma ve insanı köleleştiren sistemlerini hayata geçirmek için, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak bir yaşam tarzını tüm insanlığa dayatmaktadırlar. Yeryüzünü kendi çiftlikleri haline getirmek isteyen bu güçler hedeflerinin gerçekleşmesine en büyük engel olarak İslam ve Müslümanları görmekte, Bu sebeple Müslüman toplumları kendi sistemlerine entegre etme çabası içindedirler.

Ülkemizde sözde faizsiz finans kurumları, İslami tatil köyleri, beş yıldızlı oteller, tesettür modası gibi saçmalıklarla bir İslam burjuvazisi oluşturmak, İslami kimliğin içini boşaltarak kimliksiz, kişiliksiz, direniş geleneği yok olmuş, dünyaya müdahale etmeyen bir din anlayışını dayatma gayreti içerisindedirler.

Komünizmin ayakları yere basmayan eşitlik ve proletarya diktatörlüğü iddialarını yerle bir eden kapitalist küresel güçler, İslam ümmetinin aynı şekilde kendi önlerinde diz çökmesini istemektedirler. Nebevi İslam anlayışına bağlı direnişçi Müslümanlar bu oyunu bozacak, yeryüzünün mustazaf halkları ile birlikte hareket ederek emperyalist zorbalara dur diyecektir.

“Biz ise istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım. Onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım.” Kasas- 5

İslam dini zulme ve sömürüye giden tüm yolları bir daha açılmamak üzere tıkamıştır. Tüm yeryüzü nimetleri Rabbimizin yaratış gayesine göre tanzim edilmeli ve kullanılmalıdır. Bireylere mülkü yalnızca kendisine ait olduğu şartıyla kullanma hakkı veren Rabbimiz bu gücü kontrol edecek,  adaleti sağlayacak hükümleri de beraberinde getirmiştir.

“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır ve dönüş yalnızca onadır.” Nur- 42

“Elinizin altındakilere, yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin.” Hadis-i Şerif

Avustralyalı işçilerin başlattığı, Amerikalı işçilerin adını koyduğu kapitalizme başkaldırı ve hak arama mücadelesi çerçevesinde işçi, emekçi kardeşlerimizle 1 Mayıs’ı omuz omuza kutlayabilmeliyiz. Bunu yaparken sol örgüt, eylem ve söylemlerine bir öykünme olarak değil, İslami anlayışımızın bir gereği olarak kendi söylemlerimizi ve eylemlerimizi ortaya koyabilmeliyiz.  Müslümanlar olarak bu konuda yeterince istişarede bulunmadan, düşüncelerimiz olgunlaşmadan hareket etme konusunda acele etmemeli; emperyalizm ve onun sömürü düzenine karşı her alanda örgütlenmeli, bilinçlenmeli, söylemlerimizi ayağı yere basan projelerle güçlendirmeliyiz.

Haziran ayında yapılacak genel seçimlerden önce de ülkemizi 2002 tarihinden bu yana yöneten AK Parti iktidarına bu vesile ile hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz.

Emperyal güçlere hizmet eden sistemin zulmü altında inim inim inleyen Anadolu insanı kendi içinden çıktığını düşündüğü Sayın Erdoğan ve partisini büyük bir umutla desteklemiş ve tek başına iktidara taşımıştır. AK Parti işçilerin, köylülerin, memurların, küçük esnafın kısacası yoksul halkın oylarıyla iktidara oturmuştur. Bugün ne yazık ki bu insanlar bekledikleri sonuçları görememenin hayal kırıklığını yaşamaktadırlar.

Bizler, Akıncılar Hareketi olarak sokağı ve sokağın ne düşündüğünü bilerek AK Parti iktidarını kardeşçe uyarıyoruz. Neoliberal politikaların hayata geçirildiği, insanımızın kaderinin holdinglere ve taşeron şirketlere emanet edildiği bir dönem yaşanmıştır. İktidarınızın döneminde maden işçilerinin, inşaat işçilerinin ölümü maalesef kaza ile değil patronların inisiyatifine bırakıldıkları için olmuştur. İktidarınızın sistemi değiştireceği yerine, sistemin bir parçası olduğunu düşünen insan sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Asgari ücret ve emekli maaşları üzerinde gerçekçi hiçbir iyileştirme yapılmamış, küçük esnaf tamamen holdinglere yem edilmiştir. Taşeron şirketler vasıtasıyla birileri haksız kazanç elde ederken işçiler köleleştirilmiştir.  Tüm bu olumsuz örnekleri çoğaltarak sıralayabiliriz.

En azından Haziran ayındaki seçimlerden önce sizleri iktidara taşıyan bu yoksul insanların taleplerine yönelik hazırlık yapmalı ve sözler vermelisiniz. Bu konuda aşağıdaki tekliflerimizi iletiyoruz.

· Asgari ücret ve emekli maaşlarında gerçekçi bir iyileştirme yapılmalıdır.

· Asgari ücretlilerden alınan tüm vergiler iptal edilmelidir.

· Emeklilere zorunlu ihtiyaç olan elektrik, su, doğal gaz vb. en az %50 indirimle verilmelidir.

· Gelir seviyesi düşük küçük esnaftan vergi alınmamalı, destekleyici fonlar oluşturulmalıdır.

· %99’u Müslüman olan ülkemizde zekât verme dini bir zorunluluk olduğu halde zekâtla ilgili hiçbir müessese ve proje oluşturulmamış, zengindeki fakirin hakkı zenginin inisiyatifine bırakılmıştır.

· Zekât komisyonu kurulsun: maliye, çalışma, sosyal güvenlik bakanlığı, diyanet ve STK’lardan oluşturulacak bir komisyonla zekât verebilecek mükellefler zorunlu tutulmadan zekâtlarını hesaplatarak bu komisyona ödedikleri takdirde bu miktar vergilerinden düşürülsün. Toplanan miktar bu komisyon vasıtasıyla yalnız zekât alabileceklere eşit olarak dağıtılsın.

Son söz olarak evrensel mücadele ve dayanışma günü vesilesiyle, alın terleri ve emekleriyle yaşama katkıda bulunan tüm emekçi kardeşlerimizi selamlıyor, dayanışma içerisinde olduğumuzu ilan ediyoruz.

“Sınıfsız ve sınırsız İslam toplumuna doğru…”

Fatih Akıncıları