Hamas Direniş Hareketi kurucularından ve bu hareketin konsey üyelerinden Mahmut el-Zahar ile yapılan röportajda, el- Zahar Türkiye İsrail anlaşması ve Kudüs gününe ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Tesnim Haber Ajansı – Bu önemli güne yaklaşırken, Hamas Direniş Hareketi kurucularından ve bu hareketin konsey üyelerinden Mahmut el-Zahar ile röportaj yaptık. El-Zehra Gazze’deki çeşitli mevkilerinin yanı sıra 2006 yılında İsmail Haniye hükumetinde Dışişleri Bakanlığı yaptı. El-Zahar Siyonist Rejim hapishanelerinde kalmakla beraber, defalarca bu rejimin suikastlarından kurtuldu. Filistinli yetkililerden Mahmut el- Zahar, ülkenin şimdiki neslinin Mescid-i Aksa’da tamamen özgür bir şekilde namaz kılacağına inanmaktadır.

Okuyacağınız bu röportaj bu Filistinli Direniş Lideriyle gerçekleştirilmiştir.

Geçtiğimiz Pazartesi Günü haberi ve ayrıntıları yayınlanan Türkiye ve Siyonist Rejimin ilişkilerinin normalleşmesi hakkında Hamas’ın tutumu nedir?

Bizim bu konudaki tutumumuz açık ve sabittir, her zaman ve her yerde bundan bahsettik. Çünkü bu rejim meşru değil ki onunla normal ilişkiler kurulabilsin. Tabi biz Türkiye’nin Gazze Şeridi ablukasının azaltılması için çabalarını destekliyoruz ama abluka baskısının azaltılması ve bu ablukanın tamamen kırılması arasında büyük fark var. Biz, Gazze Şeridi ablukasının tamamen kırılacağını ve aynı zamanda bölgede yaşayan Filistinlilerin rahatlıkla Gazze Şeridi’nden giriş çıkış yapabilmeleri için bir liman inşa edeceğimizi tahmin ediyorduk. Türkiye ve İsrail arasındaki bu anlaşma, bizim ihtiyacımız olan şeyden çok az.

Dünya Kudüs Günü İran İslam Cumhuriyeti kurucusu İmam Humeyni (ra)’nin hatıralarındandır ve İslam İnkılabının zaferinden sonra, Mübarek Ramazan ayının son Cuması bu güne has kılınmıştır ve bu, İmam Humeyni’nin düşüncesinde Dünya Müslümanlarının ilk kıblesi olarak Mescit-i Aksa ve Kudüs’ün önemini göstermektedir.

İmam Humeyni(ra)’nin Ramazan Ayının son Cumasını Kudüs Günü’ne özel kıldığı, Dünya Kudüs Günü hakkında sizin görüşünüz nedir?

– Özellikle İslam ve Arap dünyasının bu konuya karşı önem göstermediği ve sadece kendi sorunlarıyla meşgul olduğu bir dönemde gerçekleşen bu önemli konuyu takdir ediyoruz. Ama önemli olan nokta şu ki Kudüs’ün sadece yılda bir kez değil, her gün hatırlanmaya ihtiyacı var.
Bu yüzden İslam Ümmeti Kudüs ve Filistin meselesini günlük endişesi haline getirmeli ve sadece Dünya Kudüs Günü ile yetinmemeli. Bu bağlamada İslami Direniş, Kudüs meselesini günlük ve daimi meselesi haline getirdi ve her gün Filistinli ailelerin ve gençlerin Kudüs’ü canlı tutmak için, Kudüs’ten ve ülkenin diğer bölgelerinden Mescid-i Aksa’ya gittiklerini görüyoruz. Çünkü karşı tarafta Siyonist düşman, Kudüs’ü Yahudileştirmeye ve birkaç paraya bölmeye çalışıyor. Genel olarak şunu söylemek gerekir ki, Dünya Kudüs Gününü canlı tutmanın gerekliliği ile birlikte, Filistin konusu da gece ve gündüzümüzün meselesi haline gelmeli ve Filistin, Müslümanların bütün yaşamlarının konusuna dönüşmeli.

Hamas’ın İran İslam Cumhuriyeti ve bölgesel rolü hakkında resmi duruşu nedir?

-Biz İran İslam Cumhuriyetine tek bir ümmet olarak bakıyoruz. Tıpkı Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi: ‘Sizler en hayırlı ümmetsiniz.’ Kur’an hiçbir millet ve gruba, kabilesel ve cinsi olarak bakmaya izin vermiyor. İslam ümmetin hayrı, birlik ve çeşitliliktedir, ırk, kavim ve coğrafi konumla alakalı değildir.

Bizim bakış açımıza göre ümmet kavramı, ulus ötesi ve ırklar ötesi bir kavramdır ve İslam Dünyasını doğudan batıya kuşatmıştır. Malezya ve Endonezya’da Malaylar, Pakistan ve Bangladeş’te Bengaller, Hint Yarımadasında yüz milyondan fazla Müslüman, Çin’de yüz 60 milyon Müslüman, Araplar, Afrikalılar, Türkler ve İran’da Fars kardeşler tek bir İslam ümmeti çatısı altında bulunmaktadır.

İran İslam Cumhuriyetinin bölgede Siyonist Rejime karşı İslami Direniş hareketlerine yaptığı yardımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Biz İran İslam Cumhuriyetinin Direniş hareketlerine sağladığı destekten dolayı çok teşekkür ediyoruz.
İran’ın, İslami Direniş hareketlerine geçmişteki, şu an ve gelecekteki kapsamlı destekleri, sürecin devamında ve bu hareketlerin faaliyetlerinin genişlemesinde çok önemli bir rol oynamış ve oynayacaktır. Bu yardımlar sayesinde İslami Direniş 2005 yılında Siyonist işgalcileri Gazze Şeridinden çıkarmış ve onlara çok ağır bir darbe vurmuştur ama maalesef Siyonist Rejimin hile yoluyla Filistin yönetimine nüfuz ettiğine ve bu teşkilatları kendi elinde bir araca dönüştürdüğüne şahit olmaktayız.

Bizim inancımıza göre, İran ile ilişkiler geliştirilmeli ve ilerletilmeli, İslam Cumhuriyetinin yardımı ve İslam ümmetinin diğer yardımlarıyla ve Kur’an’da da ilahi yardım sözü verildiği gibi, direniş Siyonist Rejime karşı nihai zafer olan nihai hedefine ulaşabilir.

0
Would love your thoughts, please comment.x