İslam İnkılabı Rehberi, Rahmetli İmam Humeyni Hüseyniyesi’nde binlerce kişiye hitaben yaptığı konuşmada, ülkede son sıralarda yaşanan döviz ve altın olayları hakkında açıklamalarda bulundu.
Ayetullah Hamanei, ülkede döviz ve altın olayı sırasında bazı tedbirsizlikler ve umursamazlıklardan dolayı ülke dövizinin gittiğini belirterek, bu sorunun yürütmede siyaset koyma tarzı ile ilgili olduğunu vurguladı.
Ayetullah Hamanei’nin konuşmalarından satır başları;
Milletin farklı kesimleri günümüzdeki ekonomik sorunları hissetmektedir. Gıda ve ev satın alma gibi alanlarda ortaya çıkan pahalık sorunu bazı kesimleri gerçekten de baskı altında tutmaktadır.
Milli para kurumuzun değer kaybetmesi konusu halihazırdaki başlıca ekonomik sorunlardan. Birçok uzmana göre, bu sorunun kaynağı yabancı unsurlar değil. Tabii ki yaptırımlar da etkilidir fakat asıl neden bizzat kendimiz tarafından yürütülen işlemlere dayanıyor. Daha tedbirli davranırsak ambargoların karşısında durabiliriz.
Riyal böyle değer kaybedince, o maaş olan memur için bir şey kalmaz.
İşte bu döviz ve altın olayı sırasında bazı tedbirsizlikler ve umursamazlıklar yüzünden dövizi onu suistifade edenlerin eline geçti. Bu sorun, yönetme ve yürütmede siyaset koyma tarzı ile ilgilidir. Yanlış şekilde döviz ve altının dağıtılmasında iki taraf taraf; biri onu alan ve diğeri de onu veren. Biz hep alanın peşindeyiz, oysa esas kusur, onu verene aittir. İhanet yaptı demiyoruz, ancak büyük hata yapmıştır.
Yargı Erki Başkanı’nın son mektubu, yolsuzluk ve yolsuzluk yapanla mücadelede önemli ve olumlu bir adımdır. Yolsuzluk ve fesat yapan cezalandırılmalıdır.
Yolsuzluk ve yolsuzluk yapanla mücadele edilince, bazı feryatlar gelir. Ben yılar önce 3 erk başkanlarına mektup yazdım ve fesadın 7 kafalı bir ejderha olduğunu, onunla etkin şekilde mücadele edilmesine vurgu yaptım. Yolsuzluk yapanlara karşı mülahaza gözetmeden kararlı biçimde karşı konulmalı.
Adil biçimde ve titizlikle yolsuzluk yapanlar cezalandırılmalı. Bunu mektupta yazdım. Bendeniz eskiden beri yolsuzluk ve yolsuzluk yapanla mücadele etmişimdir ve şimdi de aynı inancı taşıyorum.
Ancak bazıları, çok ileri gidip, herkesin yolsuzluk yaptığını söylüyor ve sistematik yolsuzluk tabirini kullanıyorlar; Böyle değil. Fesadın azı da fazladır bu doğru. Ancak her alanda ifrat ve tefrit yanlıştır.
Denetim organları, gözlerini dört açıp, kudretle sahada olmalılar; hem Meclis, hem Yargı, hem de tüm dindar kesimler, sorumluluk duygusuyla rol ifa etmeliler. Fesadın yolları kapatılmalı. İşte bu döviz ve altın olayında, fesatla mücadele edilseydi, fesadın yolu kapatılmış olurdu.
ABD, şimdi de müzakere teklifinde bulunmuş; Bu yeni değil, İnkılab’ın başından beri süregelmiştir.
Niçin Müzakere etmiyoruz? Çünkü Amerikalılar, para ve güçlerine dayanmışlar, Müzakereye ise pazarlık olarak görüyorlar.
Amerikalılar müzakere yaparken belirledikleri ana hedeflerinden bir adım geri atmazlar.
Karşı taraftan nakit imtiyaz vermelerini istiyorlar ve vermemeleri halinde yaygara çıkarıyorlar.
Nakit olarak kopardıkları tavizlerin karşısında hiçbir şeyi nakit olarak vermiyorlar, sadece söz veriyorlar.
Son aşamada ise, nakit tavizler kopardıktan sonra, sözlerini tutmuyorlar.
İşte bu Amerika türü müzakere yönetimidir. Şimdi böyle bir hilekar hükümet ile müzakere yapılmalı mı?
Nükleer Anlaşma, bu mesele için bariz bir örnektir. Çizdiklerimiz bazı kırmızı çizgilere uyulmadı.
İslam Cumhuriyeti, Amerika’nın baskı ve yaygarası üzerinde etkili olmayacak şekilde güçlendiğinde Amerika ile müzakere edebilir. Bugün böyle değil. Bu nedenle İmam, Amerika ile müzakereyi yasakladı, ben de yasaklıyorum.
tasnimnews