4 Haziran gününe denk gelen hş. 14 Hordad günü, İran İslam Cumhuriyeti nizamının büyük kurucusu ve İslam inkılabının merhum önderi İmam Humeyni’nin –ks– irtihal yıldönümüdür.

Haber çok kısa, ama çok ağırdı, o kadar ağır ki İran genişliğinde bir diyarın beli bu haberin altında bükülü ve figan etmeye başladı:

Ennalillah ve ennaelayhi raciun… dünya Müslümanları ve hür insanlarının önderi Hz. İmam Humeyni’nin yüce ruhu melekut-i Ala’ya kavuştu…

Radyoda haberi okuyan spikerin okuduğu bu haber henüz bitmemişti ki eller başlara ve yüzlere inmeye başladı, milyonlarca insan siyahlara bürünerek sokaklara döküldü. Gözyaşı görmeye fırsat vermiyor, nefesler kursaklarda tıkanmıştı. Adımlar iradesiz bir şekilde Cemaran’daki Hüseyniye’ye doğru koşuyordu. Büyük bir hengameydi, öyle ki kameralar bile bu hengameyi görüntülemekten acizdi.

Evet, Humeyni, Ruhullah, dünya müslümanlarının büyük önderi, sakin ve emin bir kalple ilahi fazle nail olmuş ve mabudunu ziyarete gitmişti, ama ona gönül verenler ayrılığına tahammül edemiyordu.

Seyyid Ruhullah Humeyni büyük arif, filozof, taklit mercii, İslam inkılabının lideri ve İran İslam Cumhuriyeti nizamının kurucusuydu.

İmam Humeyni –ks– hş. 1341 yılında ve içinde milletvekilliği şartları arasında müslüman olmak ve Kur’an’ı Kerim’e yemin etme şartlarının kaldırıldığı eyalet ve velayet dernekleri yasa tasarısının onaylanmasının ardından Pehlevi rejimi ile aleni ve ciddi muhalefete başladı. Bu itirazlar Amerikalı vatandaşlara İran’da işledikleri suçlara karşı yargı dokunulmazlığı tanıyan kapitülasyon yasasının çıkarılmasından şiddetlendi ve bundan sonra İmam Humeyni –ks– aleni bir şekilde ve hiç bir korkuya kapılmaksızın şahı Amerika’ya bağımlılığı ve İsrail ile gizli ilişkileri yüzünden milletin baş belası olarak ilan etti.

İmam Humeyni –ks– tarafından büyük tehlike hissetmeye başlayan şah rejimi imamı tutuklayarak ilkin Türkiye ve ardından Irak ve Fransa’ya sürgün etti.

15 yıl süren sürgün yıllarında İmam Humeyni –ks– bir an olsun mücadeleden ve İran milletini aydınlatmadan el çekmedi ve büyük bir ciddiyet ve dirayetle İran milletinin inkılabına önderlik etti. Sonunda hş. 12 Behmen 1357 tarihinde ve pehlevi kralının İran’dan kaçışı üzerinden bir ay geçtiği bir sırada İmam Humeyni –ks– milyonlarca İranlı vatandaşın muhteşem karşılaması ile yurda geri döndü ve on gün sonra da İslam inkılabı zafere kavuştu. İmam Humeyni –ks– İran’a geldikten iki ay sonra İran milletinin kesin oyları ile İslam Cumhuriyeti nizamının temelini attı.

İmam Humeyni –ks– önderliğinde Batı uşağı Pehlevi rejimine karşı İslam inkılabının zafere kavuşması gerçekte İran’ın mazlum ve mustazaf milletinin dünyanın tüm süper güçlerine karşı elde ettiği zaferdi.

Amerika’nın bölgede jandarması olan Pehlevi rejimi Batılı patronlarının her türlü siyasi, askeri, mali ve propaganda desteklerinden yararlanıyordu. Ancak İran milleti eli boşken ve sırf iman ve irade gücü ile dişine kadar silahlanan Pehlevi rejimine karşı zafer kazanmayı başardı.

Gerçekte dünyatalep kesimlerin düşmanlıkları yüzünden din ve maneviyat en zayıf konumunda bulunduğu ve Doğu ve Batı düşünürleri türlü isimlerin şatafatlı duruşuna hayran kaldığı bir sırada İmam Humeyni –ks– bir din alimi olarak ortaya çıktı ve dünyatalep güçlerin tüm hesaplarını altüst etti.

İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra da Saddam rejiminin dayattığı sekiz yıllık savaş, Batılı zorbaların dayattığı iktisadi ve siyasi yaptırımlar, içerideki komplolar ve terör gibi türlü krizlere rağmen İmam Humeyni –ks– akılcı tedbirleri ile İran milletinin fırtınaya kapılan gemisini istiklal ve özgürlük sahiline getirmeyi başardı, öyle ki son yüzyılda gerçekleşen ve on yıldan daha az bir sürede esas yolundan sapan veya bozguna uğrayan diğer inkılaplardan farklı olarak bugün İran milleti inkılabının kırkıncı zafer yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Bir başka ifade ile İmam Humeyni –ks– İslamî nizamın temellerini irtihalinden otuz yıl sonra hala dimdik ayakta duracak şekilde attı.

Gerçekte çağımızın en halkçı, en dindar ve en kalıcı inkılabı olan İmam Humeyni –ks– önderliğindeki İslam inkılabı, zaferi üzerinden kırk yıl geçtiği halde dünya politikacıları ve düşünürleri tarafından takdir edilmeye devam ediyor. Herkes nasıl 80 yaşında bir din adamı geleneksel İslamî dini ilimler merkezinden çıkarak milyonlarca genç yaşlı, kadın erkeği ilahi hedefine ve inancına hayran bıraktığını ve sergiledikleri fedakarlıklarla tüm mitolojileri ve efsaneleri çökerttiğini ve nasıl dünyada güç dengelerini mustazafların lehine değiştirdiğini ve süper güçlerin hesaplarını defalarca altüst ettiğini soruyor.

Gerçekte İmam Humeyni –ks– ve İran milleti arasındaki bağlar karşılıklı bağlardı ve tamamen karşılıklı güvene dayanıyordu. İran milletinin mücadele yıllarından ve acı tatlı olayların içinde İmam Humeyni’ye –ks– olan güveni ve imamın da bu millete olan inancı ve güveni tamamen İslam dinine ve öğretilerine dayanıyordu.

İmam Humeyni –ks– insanın pak nefsi ve hakikattalep fıtratına inanıyor ve liderlerin en önemli görevi insanları uyandırmak ve bilinçlendirmek olduğuna inanıyordu. İmam uyanmış insanların gücüne kesin bir şekilde inanan bir liderdi.

İmam Humeyni –ks– mücadelenin en zorlu yıllarında silahlı mücadeleye karşı çıktı, zira milletin toplu iradesi her türlü silahtan daha etkili olduğuna inanırdı. İmam Humeyni –ks– sade ve samimi bir dille en karmaşık fikri ve siyasi konuları sokaktaki insanlarla paylaşıyor ve toplumu adım adım uyanışa doğru götürüyordu. İnsanlar da imamın sözlerinde kaybettikleri fıtratı, yani izzet, istiklal ve Allah tealaya inancı buluyordu ve böylece İmam Humeyni –ks– İran milleti için topraktan bir cisme sunulan bir ruh gibi oldu, öyle ki yaşam ve neşe ancak onunla mümkündü.

Fransız ünlü filozof Mişel Fuko şöyle diyor: Ayetullah Humeyni’nin şahsiyeti efsaneye kaçıyor. Hiç bir devlet reisi ve hiç bir siyasi lider hatta ülkesinin tüm medya organlarının desteğini alsa bile halkı ile bu denli güçlü bağları bulunduğunu iddia edemez.

Rubin Woods Worth, Cemaran Hüseyniyesi’nde İmam Humeyni –ks– tarafından kabul edilen Amerikalı ünlü gazetecilerden biridir. Bu gazeteci o günün anılarını Batılı gayri müslim birinin gözünden şöyle anlatıyor: kapıdan içeri girdiğinden sanki manevi güçlerden büyük bir kasırga esmeye başladığını hissettim. Sanki o kahverengi abanın, siyah sarığın ve beyaz sakalın ardından hayat ruhu cereyan ediyordu, öyle ki gören herkesi kendisini seyretme içinde kaybediyordu. Birden onun gelişi ile hepimiz küçüldüğümüzü ve sanki o mekanda ondan başka kimse kalmadığını hissettim.

Amerikalı gazeteci şöyle devam ediyor:

Evet, İmam Humeyni –ks– kalpleri ve ruhları fetheden nurdan bir hüzmeydi. İmam Humeyni –ks– bana onun kişiliğini ve makamını tanımlamakta yardım edebileceğini düşündüğüm tüm kriterleri altüst etti. Sandalyesine oturduğunda vücudundan bir güç yayıldığını hissettim, kasırga gibi bir güç, öyle ki dikkatle baktığında içinde muazzam bir huzur buluyordun. Aynı zamanda onu o kadar sakin bulurdun ki sanki sabit bir güç içinde cereyan ediyor ve tabi bu güç İran’ın eski rejimini bir anda toplayan bir güçtü. Ben şimdiye kadar hiç bir büyük şahsiyeti ondan daha üstün ve hatta onun gibi görmedim. En az söyleyebileceğim şey şu ki sanki geçmiş enbiyadan biridir ya da kavmini kurtarmak için gelen Musa peygamberdir.

İmam Humeyni –ks– İslam mektebinde yetişan ve kemal yolunu izleyerek evliyaların derecesine nail olan mükemmel bir insanın simgesidir. Mükemmel insan, içinde tüm insani değerle en ala derecede gelişen insandır.

İmam Humeyni’nin –ks– talebesi ve arkadaşlarından biri olan İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle diyor:

İmam Humeyni –ks– öylesine büyük bir şahsiyetti ki dünya ve tarih büyükleri ve liderleri arasında enbiya ve masum imamların dışında onun gibi bir şahsiyet zor bulunur. O büyük insan iman gücünü salih amelle birleştirdi ve çelik gibi bir iradeyi büyük himmet, ahlaki şecaat ve kararlılık ve hikmetle bir araya getirmek ve açık sözlü ve sadakat ve metanetle bütünledi ve manevi ve ruhani safayı akılcılık ve tedbirle ve takva ve muttaki olmayı kesin tavırla ve bir liderin ihtişamını ve azametini narin kalpli ve duygusal olmakla bir araya getirdi ve kısacası asırlara sığına ve hepsi büyük bir insanda bir araya gelmesi zor olan en nefis ve en nadide özellikleri bir arada taşıdı. Hakikaten o yegane sevgili insanın kişiliği ulaşılmaz bir kişiliktir ve onun insani yüce konumu hayallerin ötesinde ve mitolojik boyuttadır.

Bugün kadirşinas İran milleti ve dünyanın bir çok yerinde ona gönül verenler otuz yılın ardından İmam Humeyni’yi melekuti irtihalinin 29. Yıldönümünde saygı ile anıyor. İmam Humeyni –ks– dünya mustazafları ve özellikle müslümanların umut kaynağıydı. İmam Humeyni –ks– Allah’ın salih kulu ve zamanımızın büyük ruhu ve Allah tealaya huşu eden bir önderdi. Bu büyük insan İslam’a yeniden izzet kazandırdı ve Kur’an’ı Kerim bayrağını dünya genelinde dalgalandırdı. İmam Humeyni dünyada istiklal ve hürriyeti haykırdı ve mazlum milletlerin kalbine umut nuru saçtı. Ruhu şad ve izleyenleri bol olsun.

İrib

0
Would love your thoughts, please comment.x