Ayetullah Cevadi Amoli, akıl ve adaletin toplumu muhafaza ettiğini beyan ederek, “Azadarlar ve matem tutan heyetler Hüseyinvari tefekkür etmeli, Abbasvari düşünmeli, Zeynepvari kıyam etmeli ve her hal’u ehval de Ehli Beyt’e yakışan bir durumda olmalıdırlar” tavsiyelerinde bulundu.

 Ayetullah Cevadi Amoli, Şehitlerin Efendisi Hz. Hüseyin’in (a) matem ayı Muharremin arafesinde, bu münasebetle bir mesaj yayımladı.

Mesajda şu noktalara dikkat çekildi:

1440 Muharremini de idrak etmiş bulunuyoruz. Şehitlerin Efendisi Hz. Hüseyin’in (a) bu hareketi, ne belirli bir zamana ne de sınırlı bir zemine mahsusutur, zira Kerbela hareketi, hakkın batıla karşı ve adaletin zulme karşı mücadele hareketidir ve bu hareket kıyamet günene kadar devam edecektir.

Hz. Hüseyin (a), Şam tarafından Medine’ye gönderilen biat önerisine karşı kendi pozisyonunu şöyle beyan buyurdu: “Bizler, risaletin ocağı, meleklerin uğradığı nübüvvet beytinin ehliyiz…Benim gibi bir kimse onun gibi bir kimseye biat etmez”Hz. Hüseyin kendi hanedanını vahyin, imamet ve risaletin hanedanı olarak tanıttı, utanç verici emevi hanedanını teşrih ve teşhir etti. Sonra buyurdu: Misli la yubayiu li-mislihi; benim gibi birisi onun gibi birine biat etmez; benim gibi düşünen biri, Yezid gibi düşünen birine biat etmez; yani mesele şahıs meselesi değil, mesele kişisel bir mesele değil. Seyyid’uş-Şühada’nın hareketi, hakkın batıla karşı ve adaletin zulme karşı mücadele hareketidir.

Hüseyniyelerin, Abbasiyelerin ve bu kutsal isimler adına açılan her mekanın temel sorumluluğu hakkı ve adaletin bereket dolu semerelerini tebyin etmektir, aynı şekilde batılı ve zulmün uğursuz etkilerini açıklamaktır. Bu gibi yerlerde faaliyette bulunanların hakkı ve adaleti yansıtan bir tablo olmaları gerekir.

Emevi yönetiminin özü, cahiliyet üzerine kuruluydu. Cahiliyette iki unsurun belirleyici payı vardı; birincisi, düşünce bazında zanna göre yaşıyor olmalarıydı; ikincisi ise, güdülenme ve motivasyon bazında hevese göre hareket ediyor olmalarıydı. Buna karşın, nübüvvet ve risalet hanedanı şöyle buyuruyordu: Düşünce bazında ilim ve burhan esas olmalı, motivasyon ve güdülenme bazında ise “ma bihi ubide errahmanu / Rahmana ibadet etmeyi sağlayan şey” ve akıl olmalıdır. Toplumu koruyan, haktır, adalettir, hayırdır, güzelliktir. Toplumu viran eden ise, batıldır, zulümdür, şerdir ve çirkinliktir.

Toplum eğer cahil bir toplum ise, batıl hak olarak gösterilebilir, Muaviye’nin de yaptığı buydu. Ebu Reyhan Biruni ve diğer büyük alimlerin naklettiğine göre, Siffin ve benzeri savaşlarda kazanılan zahiri başarı, Ali bin Ebu Talib (a)’mın şehit edilmesi ve Şam’ın batıl yönetiminin kurulmasından sonra, Muaviye’nin yaptığı şu idi; İslan diyarının batısının henüz putperest olduğu dönmede, bu bölgede bazı zaderler emevilere nasip oluyordu ve Muaviye o bölgedeki altından yapılmış putları kakma yapıp süsleyerek gemiyle Hindistan’a gönderiyordu ve put satma ve putperestlik düşüncesini yayma yoluyla yüklü bir gelir elde ediyordu. Putfruşlukla, putperest düşüneceyi yaymakla büyük bir gelir elde eden kimse, İslam’ın, Müslümanların halifesi olmanın ve hakkaniyetin devasını güttüğünü iddia ediyordu.

Bu yüzden Hüseyin bin Ali (a), “Hakla amel edilmediğini görmüyormusunuz?” diyordu. Dolaysıyla Şam yönetiminin ilk işi, gençlere yönelik kültürel bir baskın ya da saldırı başlatmak oldu, hakkı batıl ve batılı hak olarak gösterdiler, fasid ve aldatıcı bir insanın yönetimini din adına sundular ve eğer bir kimse Yezid’in yönetimine karşı çıksaydı onu mürteddet ilan edip kanını helal yapıyorlardı. Hz. Hüseyin (a) öne çıktı ve hakkı beyan etti, Mekke’de dini, ilahi, kültürel ve aydınlatıcı bir konuşma yaptı, kendi amacını ve yolunu açık seçik bir şekilde ortaya koydu ve utanç verici emevi hanedanını rüsva etti. Ali bin Hüseyin Zeyne’l-Abidin (a) Şam’da iken, kendisine; ‘bu mücadele meydanında kim kazandı?’ diye sorulunca, şöyle buyurdu: “Eğer kimin galip olduğunu görmek istiyorsan namaz vakti geldiğinde ezan oku ve kamet gertir”. Yani Kerbela olayında kimin kazandığını anlamak istiyorsanız namaz vaktinde ezan oku ve kamet getir! Bak, ezan ve kamette kimin adını dirilttin? Biz tevhidi dirilttik, nübüvveti ihya ettik, hilafeti, risaleti ihya ettik ve döndük buraya. Onlar tevhidi, hilafeti ve risaleti mahfetmek istiyorlardı.

Hüseyniyeler, buralarda sorumlu olan heyetler ve azadarlardan beklenilen şudur: Hüseyinvari tefekkür etmeli, Abbasvari düşünmeli, Zeynepvari kıyam etmeli ve her hal’u ehval de Ehli Beyt’e yakışır bir davranış içinde olmalıdırlar.

Welayet News

0
Would love your thoughts, please comment.x