Independent, Irak Halk Seferberlik Güçleri ile Sünni halkın işbirliğini yazdı
Irak’taki IŞİD: Militanlar, ele geçirdikleri bir kasabanın Sünni belediye başkanına, ‘ya bizim istediklerimizi yaparsın ya da ölürsün’ ultimatomu verdi.
Sabhan Halif Ali el-Cuburi’nin önündeki seçenekler basitti. Ya IŞİD’in istediğini yapacak, ya da ölecekti.
Geçen yaz cihadçıların istila ettiği Batı’daki Kerkük eyaletine bağlı Havice kasabasının belediye başkanı, üçüncü bir seçeneği tercih etti: “kaçtı”
Cuburi, “IŞİD bana istediklerini yapmam veya öldürülmem şeklinde iki seçenek sundu” diyor. Gelen yanıt ise, sunulan seçenekler kadar yalındı. Evini havaya uçurdular ve patlayıcıların evi paramparça ettiği anın fotoğraflarını yayınladılar. İktidardan düşürülmesine kızgın olan Bay Cuburi, bunun arkasından Havice’yi geri almak üzere bir Sünni gücü kurmak için Kürt ve Iraklı yetkililerin kapısını çaldığını, ancak çok az başarı elde ettiğini söyledi.
Kerkük şehrinin güneyindeki başka bir kasabada kısa süre önce, birbiriyle uyumsuz üniformalar giymiş, gevşek haldeki adamların görüntüleri çekildi. Bir komutanlar sürüsü, bağırarak talimatlar veriyordu. Bu kişiler, Pazar günü Ramadi’ye saldıran ve oradaki hükümet güçleri ile aşiret savaşçılarını etkisiz hale getiren, her yana yayılmış IŞİD’le mücadele için kötü teçhizatlanmış görünüyorlardı.
Bay Cuburi ve adamları şimdi, yerel Şii milislerle gevşek bir ittifak içinde, Irak ordusunun eski üyelerini eğitiyor, ancak henüz silah ya da maaş alamadılar.
Amerikan ve Irak hükümetlerinin IŞİD karşıtı güçlü bir Sünni güç meydana getirme çabaları, eğitim programlarının Anbar eyaletinde gerçekleştirilmesine rağmen, buna en fazla taraftar olan, Bay Cuburi gibi kişileri yüzüstü bıraktı. Rusya da Irak’taki savaşla ilgileniyor. Irak Başbakanı Haydar el-Abadi’yle bir araya gelen Vladimir Putin, “bölgedeki eski ve güvenilir partner” olarak tanımladığı ülkeye askeri yardım teklif etti.
Yine Havice’den olan bir şeyh, The Independent’a, “insanlarımız IŞİD’in kuşatması altında ve çaresiz bir durumdalar” şeklinde konuştu. Her iki adam da, uzun süredir aşırıcılara karşı olan güçlü Cuburi aşiretinden geliyor. Şeyh, IŞİD’in elindeki öteki bölgelerden gelen yer değiştirmiş Iraklılar da dahil olmak üzere halen Havice’de bulunan kişilerin, kontrol noktalarında öldürülme korkusuyla kaçamadıklarını söyledi.
Pek çok bölgede IŞİD’e karşı koymaya çalışan aşiret üyeleri, vahşice öldürüldü. Bay Cuburi, IŞİD ilerlemesinin ardından Şii din adamlarının yaptığı silahlanma çağrısının, kendilerini “ailelerini, dinlerini ve topraklarını korumaya yönelttiğini” söyledi ve “Ben bir Sünni’yim, fakat etrafıma bakıyorum ve bu türden açıklamalar yapan Sünni din adamları veya liderler göremiyorum” şeklinde konuştu. Bizzat savaşa katılmak istediğini söyleyen Cuburi, bir kısmı İran tarafından desteklenen, filizlenmekte olan Şii milis gruplarıyla bir sorununun olmadığını ekledi: “Bir zamanlar İran bizim düşmanımızdı, fakat şimdi düşmanımızla savaşmamız için bize yardım ediyor.”
Şii milisler için, yerel Sünni savaşçılar temel önemde istihbarat ve bilgi sağlıyor ve aynı zamanda yerel sakinlerin desteğinin kazanılmasını sağlıyor; fakat aynı zamanda yeni müttefiklerinin sadakati konusunda çekingenler ve bu da işbirliğini riske atabilir.
Bağdat’ta, çoğu Şii milislerden oluşan halk seferberliği grubunun sözcüsü ve Şii Bedir Örgütü’nün komutanı olan Kerim el-Nuri, “[Sünni savaşçılar] kendi topraklarını, mülklerini ve komşularını tanıyor, bu yüzden halk seferberlik güçleri Havice’yi aldığı zaman onların yardımına ihtiyaç duyacaktır” dedi. El-Nuri, Anbar’daki aşiret savaçılarına verilen bazı hükümet silahlarının IŞİD’in eline ulaşması nedeniyle Bay Cuburi’nin adamlarının silahlandırılmadığını ekledi.
Kürt yetkililerle birlikte o da, Havice’ye düzenlenecek saldırıya hangi güçlerin katılacağını söylemedi ve hükümet güçlerinin Anbar eyaletinin başkenti olan Ramadi’den kaçması sonrasında daha az muhtemel görülen hücum için bir tarih vermedi.
Çatışmalar, Ramadi’nin doğusunda devam ediyor. Irak güçleri, IŞİD’in şehrin doğusundaki savunma hatlarını yarma yönündeki üçüncü girişiminin de boşa çıkarıldığını söyledi. Ramadi ile, Iraklı paramiliter güçler ve Şii milisler öncülüğünde bir karşı saldırı hazırlığının yapıldığı bir üssün yaklaşık olarak ortasında yer alan Hüseyba el-Şarkiye’deki yeni cephe hattında, IŞİD ile Irak polisi arasında karşılıklı havan topu ve sniper ateşi açıldığı söylendi.
Polis şefi Halid el-Fahdavi, Reuters’a, “Daiş [IŞİD] umutsuz bir şekilde savunmamızı kırmaya çalışıyor, ancak bu şu anda imkansız” şeklinde konuştu ve ekledi: “Şoku absorbe ettik ve cephe hattına daha fazla takviye ulaştı. Gece yarısı savunma hattımızı yarmaya çalıştılar ama başarısız oldular. Ordu helikopterleri onları bekliyordu.”
Habbaniye, Anbar’da hükümet kontrolünde kalan az sayıda toprak parçasından biri ve Ramadi ile, bir yıldan uzun zamandır IŞİD kontrolünde olan Felluce’yi birbirine bağlıyor.
Sünni çoğunluklu Havice ve Anbar eyaleti gibi bölgelerde yaşayan pek çok kişi, IŞİD’den geri alınan bölgelerdeki evlerin yakılması, yağmalanması ve istismarlarla suçlanan Şii milislerin mezhepçi saldırılar düzenlemesinden korkuyor. Ancak Havice’den Cuburi şeyhi, buna ilişkin hiçbir kanıt görmediğini ve merkezdeki Tikrit şehrinde yakılmış olan evlerin IŞİD üyelerine ait olabileceğini söyledi. Geçen ay Tikrit’i başarıyla özgürleştiren operasyonda aşiret üyeleriyle Şii gruplar arasında gerçekleşen işbirliğinden övgüyle söz etti. Adamları, Şii milislere, IŞİD’e katılan yerel sakinlerle ilgili bilgi taşımayı başarmıştı.
Irak Güvenlik ve İnsani Gözlem projesi “Destan”ın direktörü Ahmed Ali ise, kurtarılmış bölgelere zarar verilmesinden tek bir grubun sorumlu tutulamayacağını söyledi. Ali, “İster aşiretler, ister halk seferberliği güçleri, ister Peşmerge, isterse ordu olsun, her kim IŞİD kontrolündeki bölgeleri temizlerse cezalandırma eylemlerine girişecektir” sözleriyle, giderek daha az muhtemel görünen şeyin gerçekleşip IŞİD’in ortadan kaldırılması halinde, şiddetin sona ermeyeceğini hatırlattı.
medyaşafak