Alwaght sitesi Cumartesi günkü Bağdat bombalamaları hakkında Irak Halk Seferberlik Güçleri’nin (Haşdü’ş-Şabi) 18. Tugayı komutanı olan Seyyid Hamid Cezayiri ile güvenlik konuları ve ülkenin şartları hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.

Felluce ve IŞİD’in elindeki diğer yerlerde elde edilen zaferlerden sonra Irak’ın başkenti Bağdat Cumartesi günü  bir dizi terörist saldırı ile sarsıldı. Bağdat, ABD işgalinin başladığı 2003 yılından ve IŞİD’in bazı Irak şehirlerini ele geçirmesinden bu yana aynı türden bombalı saldırılara maruz kalıyor. Patlamalar bugüne dek başkente yönelik güvenlik tehdidi olmayı sürdürdü. Iraklı liderler Bağdat’taki muhtemel güvenlik açıkları hakkındaki endişelerini gizleme gereği duymuyorlar. Bağdat’taki savunma hatlarını güçlendirdiler ve güvenlik güçlerini başkenti çoğunlukla Britanya’dan satın alınan bomba detektörleriyle korumakla görevlendirdiler. Fakat son bombalamalar Londra’nın Bağdat’a sahte detektörler sattığı şeklindeki eski bir tartışmayı tekrar canlandırdı.

Alwaght sitesi Cumartesi günkü Bağdat bombalamaları hakkında Irak Halk Seferberlik Güçleri’nin (Haşdü’ş-Şabi) 18. Tugayı komutanı olan Seyyid Hamid Cezayiri ile güvenlik konuları ve ülkenin şartları hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.

Alwaght: Bağdat’ın Karrada bölgesindeki son patlamalar 300 civarında Iraklı sivilin canına mal oldu. Bu terörist eylemin nedenleri ve saikleri hakkında ne dersiniz?

Cezayiri: Burada bir çift konu göze çarpıyor. Birincisi IŞİD teröristleri Felluce’yi Irak güçleri karşısında kaybetmelerinin ardından Iraklılar arasında doğan sevincin intikamını almak istediler bu patlamayla birlikte. İkincisi teröristler her zaman Bağdat’taki güvenli bölgeleri destabilize etmeye çalışmışlardır ve bu şekilde Bağdat’a biz her zaman buralardayız demek istediler ve Irak güçleri karşısında ardı ardına aldıkları kayıpları telafi etmeyi hedeflediler. Üçüncü olarak da ülkenin güvenlik güçlerinin ihmalkar olduğu ve Bağdat’taki güvenlik komutası biriminin vatandaşların emniyetini sağlayarak terörist saldırıları boşa çıkaracak kadar tecrübeli olmadığı mesajını vermek istediler. İlaveten bazı güvenlik görevlileri tekfircilere emniyet bilgisi bile sağlıyor ve elde yeterli derecede kanıt olmasına rağmen hala dava edilmiş değiller.

Halk Seferberlik Güçleri (HSG) Bağdat’ın güvenliğini sağlamada hükümete desteğe hazır mı?

Hükümete desteğe tam anlamıyla hazırlar ve bu teklifi hükümete birkaç kez teklif ettiler. Hükümetin Irak’ın kutsal şehirlerini korumada uygun tecrübeye sahip HSG (Haşdü’ş-Şabi) savaşçılarını kullanması bekleniyordu. Fakat hükümet bu tekliflere cevap vermedi. Bu konuyu tekrar düşünmelerini ve HSG’nin kapasitesini Bağdat’ın güvenliği için kullanmalarını umuyoruz.

2013’te Irak hükümeti Britanya’dan bomba detektörleri satın almıştı fakat sonrasında bunların sahte olduğu ve işe yaramadıkları belli oldu. Bunları ithal eden işadamı yargılandı ve 10 yıl hapse mahkum oldu, hala da hapiste. Londra’nın bu sahte aygıtları Irak’a niçin ihraç ettiğini düşünüyorsunuz ve hükümet bunları şimdiye dek niçin toplamadı?

Irak’a sahte bomba detektörleri ihraç edilmesi sadece Britanya’nın değil ABD’nin de en tehlikeli işlerinden biridir. Bu, ülkenin güvenlik birimlerine vurulan en büyük darbeydi. Çalışmamakla kalmadılar aynı zamanda Irak’ta istikrarsızlık aletleri olarak da kullanıldılar. Britanya bu sahte aygıtları Irak’a kasıtlı olarak gönderdi, bununla ülkedeki emniyetsizlik yaratma şeklindeki nihai amacı için gerekli planları uygulamayı hedefliyordu. Eğer bu aygıtlar kontrollerde etkili olsaydı teröristler arama noktalarından farkına varılmadan geçemezler, bu bombaların çoğu patlamazdı.

Suudi büyükelçiliğinde aşırı bir hareketliliğe tanık oluyoruz, Suudi büyükelçi konsolosluğun içinde  ve dışında muhalefet liderleriyle bir araya geliyor. Irak’taki son güvenlik sorunlarıyla bu şüpheli hareketler arasında bir bağ görüyor musunuz?

Bağdat’taki Suud büyükelçisinin Irak’ta daha fazla kaos ve ayrılığın önünü açacak organize girişimlere önderlik ettiğine dair kati bilgilere sahibiz. Bazı kabile liderlerine hediyeler ve büyük rüşvetler teklif etmek suretiyle Irak’ı, özellikle de Bağdat’ı istikrarsızlaştırmak için bazı unsurları kiralıyor. Bunların bir kısmı ne yazık ki Suudi elçisiyle işbirliği içersine girdi. Riyad elçisinin temel gündemi ve projesi Irak’ta mezhepçilik ve etnikçiliği alevlendirmektir. Ülkenin güney kabileleri arasındaki halihazırdaki çatışmalar çoğunlukla Suudi Arabistan tarafından tutuşturulup alevlendiriliyor.

Irak halkının tüm bu müdahalelere tepkisi nasıl oldu?

Şimdiye dek Suudi Arabistan’ın Irak’a müdahalelerini protesto etmek amacıyla farklı Irak partileri ve hareketleri tarafından geniş katılımlı kitlesel gösteriler düzenlendi ve Suudi elçisinin Bağdat’tan kovulması ve hatta Suudi elçiliğinin kapatılması ya da en azından Lübnan’daki askeri faaliyetleri kayıtlı olan bir ajan olan şimdiki elçinin değiştirilmesi talep edildi.  Hükümet şimdiye dek komşularla ilişkileri geliştirmek şeklindeki yeni yaklaşımı gereğince halkın bu taleplerine cevap vermekten kaçındı, fakat Riyad’ın müdahaleye devam etmesi halinde hükümet de bu yaklaşımını tekrar gözden geçirecektir.

Alwaght – www.medyasafak.net
0
Would love your thoughts, please comment.x