Kur’an-ı Kerim bazı ayetlerinde, gelecekle ilgili önemli olaylardan haber vermiştir.
1- Bedir savaşı
“Hani Allah, o iki bölükten birinin muhakkak sizin olacağını vaad-ediyordu da siz, silâhı bulunmayanların, elinize düşmesini istiyordunuz. Halbuki Allah, sözleriyle, gerçeği yerine getirmek ve kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu. (Bu yüzden, istememenize rağmen sizi Kureyş ordusuyla yüz yüze getirdi ve bu büyük zafer size nasip oldu).” [1]
2- İslam Peygamberinin (s.a.a) düşmanlarının akibeti
“Artık sen emredildiğin şeyi açıkla ve şirk koşanlardan yüz çevir. O alaycılara karşı biz yeteriz sana. Onlar, Allah’tan başka tanrılar da kabul etmişlerdir; yakında bilip anlayacaklar.” [2]
Bu ayet-i kerime Mekke’de ve İslam davetinin başladığı günlerde nazil olmuştur. Bezzar ve Taberanî gibi bazı tefsir bilginleri, bu ayetin iniş nedenini Enes b. Malik’ten şöyle rivayet etmişlerdir:
“Allah Resulü (s.a.a) bir gün Mekke’de bir grup insan yanından geçerken, onlar Peygamberle (s.a.a) alay etti ve ‘Kendini peygamber ve Cebrâil ile birlikte zanneden işte budur.’ dediler.” [3]
İşte burada bu ayet inerek Peygamberin (s.a.a) zaferini, ona nasip olacak gaybî yardımları müjdeledi ve de Allah Resulünü (s.a.a) alay eden azgınların yenilgi ve hezimetlerini ilan etti. Bu ayet öyle bir zamanda inmişti ki, kimse bir gün Kureyş’in büyüklük ve azametini kaybedeceğini, Allah Resulünün (s.a.a) zaferi sonrasında saltanat ve güçlerinin yok olacağını tahmin bile edemezdi.
3- Medine’den Mekke’ye dönüş ve zaferle Mekke’nin fethi
“Ve andolsun ki Allah, Peygamberine gerçek bir rüya göstermiştir; Allah dilerse emîn olarak ve başlarınızı tıraş ettirerek, saçlarınızı kestirip kısaltarak elbette sizi Mescid-i Harâm’a sokacak; gerçekten de o, sizin bilmediğinizi bilmektedir, derken bundan başka da yakın bir fetih ve zafer gerçektir.” [4]
4- İran ve Rum savaşı
“Rûm mağlûb edildi. En yakın bir yerde, fakat onlar bu mağlûbiyetten sonra galip olacaklar.” [15]
Bu ayetin vermiş olduğu haber on yıldan daha az bir süre zarfında gerçekleşti. Rum kralı İran’ı yendi ve Rum ordusu Fars topraklarına girdi.
5- Ebu Leheb
“Elleri kuruyasıca Abû-Leheb ve kendi, kurudu da. Malı da bir fayda vermedi ona, kazandığı da. Alev-alev yanan bir ateşe atılacaktır o da. Ve odun hamalı, karısı da.” [6]
Ebu Leheb hayattayken inen bu sûre, Ebu Leheb’in karısıyla birlikte cehennem ateşine girme olayından haber vermektedir. Bu ayetlerden, Ebu Leheb ve karısının hayatta oldukları sürece İslam’ı kabul etmeyecekleri ve inatlarını sürdürecekleri anlaşılmaktaydı. Kur’an’ın verdiği bu haber vuku buldu ve onlar küfr halinde bu dünyadan ayrılıp cehennem azabına düçar oldular.
Kur’an’da yaratılış sırları
Kur’an-ı Kerim bir çok ayetlerinde yaratılış, tabiat, gökler… ile ilgili bazı yasalara değinmiştir. Kur’an, bu gerçek ve sırlara ulaşılamayacak bir dönemde bunlardan bahsetmiştir. Vahiy ve gaybî ilişkiler olmaksızın kimse bu gerçeklerden haber veremezdi. O dönemde de Yunanlı veya başka bazı bilginler yaratılış sırlarından bazılarını keşfetmişlerdi, ancak Arap toplumunda bu tür olaylardan kesinlikle hiç bir haber yoktu. Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği bu yaratılış sırlarının, bilimsel gerçeklerin ve evren hakkındaki inceliklerin bazıları şunlardan ibarettir:
1- Kur’an’da ölçü ve denge yasası
“…ve oradan, taktîrimize göre, her şeyi bitirdik.” [7]
Bu ayet, evrenin dakik sırlarından biri olan bitkilerin uygun, ölçülü ve belirli bileşimine değinmiştir.
2- Kur’an’da aşılama yasası
İlahî vahyin değindiği ilginç sırlardan biri de bitkiler alemindeki aşılama konusudur. Ağaçlar ve bitkiler, rüzgar aracılığıyla aşılanır ve bu aşılanma sayesinde de bitkiler ürer; çiçekler ve meyveler meydana gelir.
Kur’an-ı Kerim bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “Yüklü rüzgârlar gönderdik…” [8]
Bahsi edilen aşılanma bazen rüzgarlar aracılığıyla gerçekleşir. Şöyle ki: Sarı erik, çam ağacı, nar, portakal, pamuk ve hububat cinsinde… aşılama sadece rüzgarlarla sağlanır. Taneler onların tomurcuklarına ulaştığında tomurcuklar arasında bulunan torbacıklar açılır, torbacıkların içinde bulunan tozumsu madde rüzgar aracılığıyla alınır ve dişi çiçeklerin üzerine serpilir ve böylece aşılama işi gerçekleşmiş olur.
3- Kur’an’da çift / eşlik yasası
Kur’an-ı Kerim bir diğer bilimsel gerçeği şöyle duyurmaktadır: Çiftleşme yasası sadece canlılar hakkında değil, bitki türlerinin tümü hakkında geçerlidir.
Konuyla ilintili Kur’an ayeti şöyledir: “…orada her çeşit meyveyi çifter-çifter halketmiştir.” [9]
Bu alandaki bir diğer ayet şöyle buyurmaktadır: “Şânı yücedir, münezzehtir yerden bitirdiği şeyleri ve kendilerinden meydana gelen çocukları ve daha da bilmedikleri şeyleri çifter-çifter halk edenin.” [10]
4- Kur’an’da yerin hareket etmesi
Kur’an’ın duyurduğu bilimsel gerçeklerden bir diğer de yerin harek etmesi gerçeğidir.
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Öyle bir mâbuttur ki yeryüzünü size beşik kılmış …” [11]
5- Kur’an’da bilinmeyen kıta
Kur’an’ın on dört asır önce haber verdiği ve perde araladığı sırlardan bir diğeri de ancak asırlar sonra keşfedilebilen bir kıtanın varlığıdır. Kur’an bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Rabbidir iki doğunun ve Rabbidir iki batının.” [12]
Anlaşıldığı kadarıyla bu ayet, yer kürenin diğer sathında bulunan bir kıtanın varlığından bahsetmektedir. Güneşin kıtalarda batışı, işte o kıtaya doğuşunu gerektirmektedir. Bu sözümüzün kanıtı, Kur’an-ı Kerim’in şu ayetidir: “Sonunda bizim tapımıza geldi mi keşke der, seninle benim aramda doğuyla batı kadar bir uzaklık olsaydı, gerçekten de ne kötü arkadaşmış.” [13]
Doğu ve batı sözcüklerinin tekil olarak kullanıldığı ayetlerde kastedilen şey, doğu ve batı türüdür. Örneğin: “Doğu ve batı Allah’ındır.” Doğu ve batı kelimelerinin tesniye (=ikili) olarak kullanıldığı “iki doğu” ayetlerde ise yer kürenin diğer yanında bulunan başka bir kıtanın varlığına işaret edilmiştir.
Doğu ve batı sözcüklerinin çoğul olarak kullanıldığı ayetlerde kastedilen şey ise ufuklara göre değişen ülke ve şehirlerin doğu ve batılarıdır.
6- Yerüzünün küre şeklinde oluşu
Yeryüzünün kürevi olduğunu da Kur’an-ı Kerim duyurmuştur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Zayıf, hor-hâkir bir hale getirilen kavme, yeryüzünün feyiz ve bereket ihsân ettiğimiz doğularını da, batılarını da mîras olarak verdik…” [14]
Bu alandaki bir diğer ayet şöyledir: “Rabbidir göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin ve Rabbidir doğuların.” [15]
Bir başka ayet de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun doğuların Rabbine ve batıların Rabbine, gerçekten de bizim gücümüz yeter.” [16]
Bu ayetler, güneşin doğduğu ve battığı yerlerin çokluğunu kanıtlamakla birlikte yeryüzünün küreselliğine de değinmektedir. Çünkü yeryüzünün kürevi olduğu düşünülecek olsa, güneşin yer kürenin her bir parçasına doğuş halinde olması diğer parçasına batış halinde olmasını gerektirecektir ve bu durumda da doğu ve batıların çokluğu kolayca anlaşılmış olacaktır. Yerin küreselliği kabul edilmeyecek olsa, ayetten anlaşılan doğu ve batıların çokluğu anlaşılır türden olmayacaktır.
Kur’an’ın belagat yönünden mücize oluşu
Kur’an-ı Kerim belagat, tatlılık ve yoruma yer bırakmayan açıklık / netliğiyle de mücizedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Yoksa kendi uyduruyor mu diyorlar? De ki: Hadi, gerçekseniz, Allah’tan başka gücünüz kime yetiyorsa, kimlere güveniyorsanız onları da çağırın da hep berâber, buna eşit on sûre meydana getirin. Fakat davetinize icâbet etmezlerse artık iyice bilin ki o, ancak Allah’ın bilgisiyle indirilmiştir ve ondan başka hiçbir tapacak yoktur. Hâlâ mı Müslüman olmuyorsunuz?” [17]
Bu bağlamdaki bir diğer ayet şöyledir: “Yoksa onu Peygamber uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer öyle diyorsanız ve gerçekseniz Allah’tan başka gücünüz yettiği kim varsa yardıma çağırın da hep berâber onun bir sûresine benzer bir sûre meydana getirin. Hayır, onlar bilgileriyle kavrayamadıkları ve henüz zuhûr etmeyen vaitleri yalanladılar. Tıpkı bunun gibi evvelce gelip geçen ümmetler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bak da gör, zulmedenlerin sonları nice olmuş.” [18]
Kur’an-ı Kerim’e karşı cephe açanlardan biri olan Müseyleme Fil sûresine karşıt olarak şöyle saçmalıkta bulunmuştur: “Fil. Nedir fil? Ne bilirsin nedir fil? Onun kısa bir kuyruğu vardır ve uzun da bir hortumu.”
Bazı Hristiyanlar da Fatiha sûresine karşıtlık olarak şöyle demişlerdir: “Hamd, varlıkların Rabbi Rahmanadır. Din koyan güç sahibidir. Senin içindir kulluk ve senden dilenir yardım. Bizi iman yoluna ilet.”
_______________________________________
[1] Enfal, 7
[2] Hicr, 94-96
[3] Elbab’un Nukûl, Celalüddin Suyutî, s: 133
[4] Fetih, 27
[5] Rûm, 2-3
[6] Tebbet, 1-4
[7] Hicr, 19
[8] Hicr, 22
[9] Rad, 3
[10] Yasin, 36
[11] Ta-ha, 53
[12] Rahman, 17
[13] Zuhruf, 38
[14] Araf, 137
[15] Sâffat, 5
[16] Mearic, 40
[17] Hûd, 13-14
[18] Yunus, 38-39