Seyyid Hasan Nasrallah: “Suriye’deki vekâlet savaşı sona yaklaşıyor. Asıl oyun kurucuların savaşı ise yakında başlayacaktır.” Seyyid Hasan Nasrallah’ın ifadeleri, ciddi oranda tehlike içeriyor. Çünkü Nasrallah bu sözlerle, önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde bölgede meydana gelecek askeri hareketlerin tablosunu çiziyor. İsrail, savaş davullarını çalmaya başladı.
Seyyid Hasan Nasrallah’ın gelecek savaş hakkında öngörüleriHizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan’ın Baalbek bölgesinde yaptığı konuşmasında, İran- İsrail arasındaki tırmanan gerginlik ortamında gelecek savaşta Direniş Ekseni ile Hizbullah’ın hem Suriye ve Lübnan arenasına, hem de işgalci İsrail ile olası çatışmasına dair stratejilerini özetleyen son derece önemli açıklamalarda bulundu.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasında şu sözleri kullandı: “Suriye’deki vekâlet savaşı sona yaklaşıyor. Asıl oyun kurucuların savaşı ise yakında başlayacaktır.” Vekâlet savaşının temsilcileri, Suriye’de ABD ve bazı Körfez ülkelerinin desteğiyle rejimi düşürmek için savaşan silahlı gruplarken, savaşın asılları ise, Amerikalılar, İsrailliler ve Körfez bölgesindeki Arap müttefikleridir.
Seyyid Nasrallah’ın, Suriye’deki vekiller ile olan savaşın sona yaklaştığına ilişkin açıklamasının, Hizbullah’ın öncü kuvvetlerinin çoğunluğunu Suriye’den çekmesine ilişkin kararı ve İsrail ile olası savaşa hazırlık olarak Güney Lübnan’da yeniden asker konumlandırması ile eşzamanlı olması dikkat çekti. Nitekim Suriye Arap Ordusunun ülke topraklarının yüzde 80’inden fazlasını tekrar kontrol altına alması ve çete savaşları ile geleneksel savaşlarda yüksek savaş deneyimi kazanmasının ardından, savaşın ilk günlerindeki gibi bölgede Hizbullah güçlerinin yoğun bir şekilde konumlanmasına gerek kalmadı.
Burada işaret edilmesi gereken bir diğer nokta ise, Suriye’de binlerce İranlı askeri danışmanın yanı sıra, İran destekli Pakistanlı ve Iraklı kuvvetlerin ve Afganistanlı Şiilerin askeri güçler tarafından eğitilmiş ve silahlandırılmış olmasıdır. Zira Suriye’de halen savaş cephelerinin büyük kısmında aktif bir rol üstlenen bu güçler, Suriye’nin kuzeyi ve belki de Fırat’ın doğusunda ABD güçleri ile bir savaşa girmek için hazırlık yapıyorlar.
Hizbullah’ın “asıl” düşmanlar ile gireceği gelecek savaşa hazırlığı, güçlü bir Lübnanlı siyasi dayanağa ihtiyaç duyuyor. Seyyid Hasan Nasrallah da parlamento seçimleri hakkında yaptığı konuşmasında bu konuya değinerek şöyle söyledi: “Direniş, siyasi korumaya ihtiyaç duyuyor. Bu koruma, sizin oylarınız ile sağlanacaktır.”
Seyyid Hasan Nasrallah’ın öngörülerine göre, Amerikalılar ve İsrailliler, Suriye’de verdikleri kayıplar karşısında sessiz kalmayacaktır. Bu, bizim bakış açımıza göre de isabetli bir öngörüdür. Yaklaşan İran- İsrail savaşı hakkındaki söylemlerin tırmanması, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmeye karar vermesi ve Hizbullah’ın “Polisario” hareketini silahlandırması suçlamaları ile Fas’ın İran ile diplomatik ilişkilerini kesmesi gibi gelişmeler, Nasrallah’ın öngörüsünü doğruluyor. Fas’ın öncülük ettiği bu durum, Körfez bölgesindeki diğer Arap ülkelerin ve ABD’nin müttefiklerinin takip edecekleri bir adımdır.
İsrail’in, Humus yakınlarındaki “Teyfur” askeri üssünde İranlı askerlere karşı düzenlediği saldırı ve Hama kırsalında yaklaşık 30 İranlı askeri danışmanın öldürülmesine yol açan saldırılarına misilleme, Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah kapısından gelebilir. Ne var ki, İran’ın bu misillemeyi Lübnan ve Irak’taki parlamento seçimlerinin sonrasına ertelemesi, olasılıkların başında geliyor.
Seyyid Hasan Nasrallah’ın ifadeleri, ciddi oranda tehlike içeriyor. Çünkü Nasrallah bu sözlerle, önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde bölgede meydana gelecek askeri hareketlerin tablosunu çiziyor. İsrail, savaş davullarını çalmaya başladı. Batılı raporların da doğruladığı gibi, İsrail’de endişenin dozunun yükselmesi, gelecek savaşın diğer tüm savaşlardan farklı olacağını anlaması ve Hizbullah’ın savaşın başını çekeceğine inanması sebebiyle İsrail, Amerika’dan yeşil ışık aldı.
Netanyahu ve müttefiki Donald Trump, son 10 yıl içerisinde bölgedeki oyunun kurallarının değiştiğinin henüz idrakine varamadı. İsrail- Amerika ittifakı, Rusya’nın ve İran ile Türkiye gibi bölgesel güçlerin yükselişine ilaveten, Suriye ve Irak’ın hızla ayağa kalkmasının gölgesinde, pek fazla söz sahibi değildir.