Saddam gücünün doruğunda İslam dünyasının büyük müctehidi Ayetullah Muhammed Bakır es-Sadr’a bir mektup göndererek ondan kendisine itaat etmesini ister.

Fakat Şehit Muhammed Bakır es-Sadr, ona verdiği cevapta ceddi Hz. Hüseyin gibi zillete boyun eğmeyeceğini bildirip, Saddam’ı nasıl bir sonun beklediğini engin basiretiyle daha o gün görmüştür. Amerika’nın işgalini, ülkenin çizmeler altında ezileceğini, mallarının yağma edileceğini, zelil bir şekilde öleceğini ve halkın onu lanetleyeceğini net bir şekilde kendisine bildiren bu gizemli mektubu siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.

Ama gururu gözlerini kör eden Saddam onu dinlemek bir yana en ağır işkencelerle bu büyük arifi kız kardeşiyle beraber şehit etmişti. İşte Ayetullah Muhammed Bakır es-Sadr’ın Saddam’a yazdığı o mektup:

ŞEHİD SADR’IN SADDAMA CEVABI

“Ben sizin akıllı olduğunuzu zannediyordum. Sizler açık sözleri dahi inkâr ediyorsunuz. Ben size gereken sözü söyledim ve nasihatte bulundum.

Eğer kıyamete inanıyor ve hakikate ulaşmak istiyorsanız, beni dinleyin. Sizler sapıklık hastalığı ile hastalanmışsınız ve öldükten sonra dirileceğinizi unutmayın. Öldükten sonra kalpleriniz taşlaşmış ve hayvandan aşağı seviyeye düşeceksiniz.

Sizlere nasihat ettikçe daha da azıtıyorsunuz. Tıpkı Yahudiler ve şeytana uyanlar gibi, sizi kötülükten alıkoyanlara düşmanlık besliyorsunuz. Allah’a karşı savaş açmışsınız ve Allah velilerini gözaltına alıyorsunuz ve onları öldürüyorsunuz.

En ufak bir zanna dayanarak, tıpkı cahiliye dönemindeki babalarınız gibi, onları öldürüyorsunuz. Ülkemizin eserlerini yağmalıyorsunuz. Hiçbir günahı ve suçu işlemekten korkmuyorsunuz ve heva ve hevesinize uyuyorsunuz. Şehvetlerinize uydukça da, felakete sürükleniyorsunuz. Hileler yapıyorsunuz.

Irak’taki her ev, sizin elinizden kan ağlıyor ve masum insanların kanını içiyorsunuz. Siz, tıpkı bir kuru odun parçası gibisiniz. Hiç bir sözün etki etmediği taş gibisiniz. Size nasihat etmekten yoruldum.

Tağutlara tapıyorsunuz, firavunların torunusunuz. Beni ölümle tehdit edip korkutacağınızı mı zannediyorsunuz. Ölüm, halk içindeki bir gelenektir ve hepimiz ölümü tadacağız. Zalimlerin eliyle öldürülmek, Allah’ın halis kullarına olan bir ikramı değil mi?

Elinizden geleni ardınıza koymayın ve yapacağınızı yapın. Sizinle, Allah’ın huzurunda buluşacağız ve varacağınız yer kötü azaptır. Bizim nurumuzu söndürmeye çalışıyorsunuz. Bana, nasihat eder hilesi ile gelmenize şaşırıyorum.

Sizin benden razı olmanızı da beklemiyorum. Hakkı, batıla mı satmamı bekliyorsunuz? Allah’a itaati bırakıp size mi itaat edeyim. Sizi razı edip onu mu gazaplandırayım.

Eğer böyle olursa sapıtır ve hidayete ulaşanlardan olmam. Yazıklar olsun size, ne istiyorsunuz. İslam, benim yanımda alınıp satılan bir mal gibi midir? Veya bir dünya çıkarı beklentisi içinde miyim? Beni, dünya malı üzerinden korkutmaya çalışmayın. Ben, alçak insanlar gibi size elimi uzatamam ve köleler gibi de size ikrarda bulunmam.

Eğer ölümden başka korkutacak bir şeyiniz kalmamışsa, öyleyse davranın. Benim sizin isteklerinize boyun eğeceğim hayalini de, kafanızdan silip atın. Bizler, değerli insanların evlatlarıyız ve ayaklarımız asla titrememiştir.

Sizi gönderenlere ve efendilerinize aynen şunu deyin: “Eğer Bakır es-Sadr’ı, bin kere de öldürseniz, isteğinize asla ulaşamayacaksınız.

Beni öldürdükten sonra her zaman zillet ve korku içinde yaşayacaksınız. Durumunuz değişecek ve Allah, sizleri zelil edecek olanları musallat edecek ve zelil bir şekilde yenileceksiniz.

Hiç hesaplamadığınız acıları tadacak, belalara ve aşağılanmalara müptela olacaksınız. Her biriniz çöllere dağılacak, saltanatınız darmadağın olacak ve çizmeler altına alınacaksınız.

Sizler, başka şehirlere dağılacak avare olacaksınız, diyarlarınız ve mallarınız parça parça olacak ve gözlerinizi açtığınızda, halkın sizi lanetlediğini göreceksiniz. Tarih sayfalarında kara bir leke olarak anılacaksınız…

Muhammed Bakır es-Sadr 1979

Kaynak: (Şehid Sadr Ber Bolendiy-i Endişe ve Cihad, s.39)

0
Would love your thoughts, please comment.x