Allah’a hamd-u senâlar olsun ki bir kez daha üç mübarek ayı idrak etme şeref ve tevfikine nail olmuş bulunmaktayız. İbadet dua ve münâcâtın, Rahim Allah’ın rahmet-i rahimiyesinin mu’min kullarına en güzel ve en mükemmel şekliyle tecelli ettiği, kâbil ruhları ve müstait nefisleri maddenin esaretinden kurtarıp mana miracına çıkaran üç mübarek ve aziz ay!
“Hayatınızın bazı günlerinde (ilahi) rüzgarlar eser. O rahmet rüzgarlarına kendinizi vermekten gafil olmayın.”(Hadisi Şerif)
İşte bu rahmet rüzgarlarının estiği ve günden güne şiddetlenip kamilleştiği aylardır, Recep, Şa’bân ve Ramazân ayları. Bu rahmet-i rahimiyenin tecellisi, bu mübarek üç ayda her gün daha bir artarak devam eder. Ve bilahere “Kadir gecesinde” en doruk noktasına ulaşır. Aslında bu ayların her bir günü o ilahi sofraya oturabilmek için bir hazırlıktır. Kabiliyet ve liyakat kazanma vesilesidir.
Habib-i İlahi Ramazân ayı hakkında okuduğu meşhur hutbesinde buyurmuyor mu:
“Ey insanlar Allah’ın ayı, bereket, rahmet ve mağfiret ile size doğru gelmekte. O öyle bir aydır ki… onda Allah’ın ziyafetine davet edilmişsiniz…”
Evet bu ilahi ziyafetin en mükemmel sofrası ise, “Kadir Gecesi”nde kurulmaktadır. İşte bu rahmet sofrasının başına oturabilmek için liyakat lazım, hazırlık lazım. İşte Recep ve Şa’bân ayı bize bu liyakatı kazandıracak, bizi “Ziyafetullah”a lebbeyk diyebilmeye layık kılacak bulunmaz fırsatlar!
En iyisi sözü asıl söz sahiplerine bırakalım. Bırakalım ki bize, bu eşi benzeri bulunmayan aziz ayları hakkıyla tanıtsınlar.
GÜNLÜK AMELLER
1- İmam Zeynelabidin’den (a.s) nakledilen şu duayı her gün okumak:
يا مَنْ يَمْلِكُ حَوائِجَ السّائِلينَ، ويَعْلَمُ ضَميرَ الصّامِتينَ، لِكُلِّ مَسْأَلَة مِنْكَ سَمْعٌ حاضِرٌ وَجَوابٌ عَتيدٌ، اَللّـهُمَّ وَ مَوعيدُكَ، الصّادِقَةُ، واَيديكَ الفاضِلَةُ، ورَحْمَتُكَ الواسِعَةُ، فأسْألُكَ اَنْ تٌصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد واَنْ تَقْضِيَ حَوائِجي لِلدُّنْيا وَالاَْخِرَةِ، اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَيْيء قَديرٌ
“Ey sâillerin hacetlerini elinde bulunduran ve susanların sırrını bilen (Allah)! Sen her isteği anında duyar ve her isteği yerine getirebilirsin. Allah’ım! Senin vaatlerin sadık, nimetlerin bol ve rahmetin geniştir. O halde, Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet etmeni ve benim dünya ve ahiretle ilgili hacetlerimi vermeni diliyorum. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.”
2- İmam Cafer Sadık’ın (a.s) Recep Ayı’nın her gününde okuduğu şu duayı okumak:
خابَ الوافِدُونَ عَلى غَيْرِكَ، وَخَسِرَ المُتَعَرِّضُونَ إِلاّ لَكَ، وَضاعَ المُلِّمُونَ إِلاّ بِكَ، وَاَجْدَبَ الْمُنْتَجِعُونَ إِلاّ مَنِ انْتَجَعَ فَضْلَكَ، بابُكَ مَفْتُوحٌ لِلرّاغِبينَ، وَخَيْرُكَ مَبْذُولٌ لِلطّالِبينَ وَفَضْلُكَ مُباحٌ لِلسّائِلينَ، وَنَيْلُكَ مُتاحٌ لِلامِلينَ، وَرِزْقُكَ مَبْسُوطٌ لِمَنْ عَصاكَ، وَحِلْمُكَ مُعْتَرِضٌ لِمَنْ ناواكَ، عادَتُكَ الاِْحْسانُ اِلَى الْمُسيئينَ، وَسَبيلُكَ الاِبْقاءُ عَلَى الْمُعْتَدينَ، ُاَللّـهُمَّ فَاهْدِني هُدَى الْمُهْتَدينَ، وَارْزُقْني اجْتِهادَ الُْمجْتَهِدينَ، وَلا تَجْعَلْني مِنَ الْغافِلينَ الْمُبْعَدينَ، واغْفِرْ لي يَوْمَ الدّين
“Senden başkasının kapısına giden mahrum kalır; senden gayrisine yönelen ziyan eder; senin katından başkasına yönelen zayi olur ve senin fazl u kereminden başkasını uman kaybeder. Kapın talep edenlere açıktır; hayır ve ihsanın, arayanlara ulaşır. Fazl u keremin sâillere mubah, bağışın ümit edenlere hazır, rızkın sana isyan eden lere (dahi) açıktır. Hilmin seni kastedenlere ulaşır. Kötülük edenlere iyilik etmek, senin sünnetin ve haddini aşanlarla müdara etmek senin yolundur. Allah’ım! O halde beni de hidayet edilmişlerin yoluna hidayet et. Bana da (itaatin yolunda) çaba gösterenlerin çabasını nasip buyur; beni (rahmetinden) uzaklaştırılmış gafillerden eyleme ve ceza (Kıyamet) gününde beni bağışla.”
3- İmam Cafer Sadık’tan (a.s) nakledilen şu duanın her gün okunması:
اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ صَبْرَ الشّاكِرينَ لَكَ، وَعَمَلَ الْخائِفينَ مِنْك، وَيَقينَ الْعابِدينَ لَكَ، اَللّـهُمَّ اَنْتَ الْعَلِيُّ الْعَظيمُ، وَاَنَا عَبْدُكَ الْبائِسُ الْفَقيرُ، اَنْتَ الْغَنِيُّ الْحَميدُ، وَاَنَا الْعَبْدُ الذَّليل، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَاْمْنُنْ بِغِناكَ عَلى فَقْري، وَبِحِلْمِكَ عَلى جَهْلي، وَبِقُوَّتِكَ عَلى ضَعْفي، يا قَوِيُّ يا عَزيزُ، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ الاْوصياءِ الْمَرْضِيِّينَ، وَاكْفِني ما اَهَمَّني مِنْ اَمْرِ الدُّنْيا وَالاخِرَةِ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ
“Allah’ım! Sana şükredenlerin sabrını, Senden korkanların amelini ve sana ibadet edenlerin yakinini diliyorum Senden. Allah’ım! Sen yücesin, azamet sahibisin; bense Senin zavallı ve fakir bir kulunum. Sen gani ve güzel sıfatlara sahipsin, bense zelil bir kulum. Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve zenginliğinle fakirliğime, hilim ve sabrınla cahilliğime, gücünle zayıflığıma acı; ey güçlü ve izzet sahibi! Allah’ım! Muhammed’e ve onun beğenilmiş vasileri olan Ehlibeyt’ine rahmet et; dünya ve ahiretimle ilgili önemli sorunlarımı hallet, ey merhametlilerin en merhametlisi!”
4- Şeyh Tusî’nin naklettiğine göre, recep ayında her gün şu duanın okunması:
اَللّـهُمَّ يا ذَا الْمِنَنِ السّابِغَةِ، وَالاْلاءِ الْوازِعَةِ، والرَّحْمَةِ الْواسِعَةِ، وَالْقُدْرَةِ الْجامِعَةِ، وَالنِّعَمِ الْجَسْيمَةِ، وَالْمَواهِبِ الْعَظيمَةِ، وَالاَْيادِي الْجَميلَةِ، والْعَطايَا الْجَزيلَةِ، يا مَنْ لا يُنْعَتُ بِتَمْثيل، وَلا يُمَثَّلُ بِنَظير، وَلا يُغْلَبُ بِظَهير، يا مَنْ خَلَقَ فَرَزَقَ وَأَلْهَمَ فَاَنْطَقَ، وَابْتَدَعَ فَشَرَعَ، وَعَلا فَارْتَفَعَ، وَقَدَّرَ فَاَحْسَنَ، وَصَوَّرَ فَاَتْقَنَ، وَاحْتَجَّ فَاَبْلَغَ، وَاَنْعَمَ فَاَسْبَغَ، وَاَعْطى فَاَجْزَلَ، وَمَنَحَ فَاَفْضَلَ، يا مَنْ سَما فِي الْعِزِّ فَفاتَ نَواظِرَ الاْبْصارِ، وَدَنا فِي الُّلطْفِ فَجازَ هَواجِسَ الاَْفْكارِ، يا مَنْ تَوَحَّدَ باِلْمُلكِ فَلا نِدَّ لَهُ في مَلَكُوتِ سُلْطانِهِ، وَتفَرَّدَ بِالاْلاء وَالْكِبرِياءِ فَلا ضِدَّ لَهُ في جَبَرُوتِ شَانِهِ، يا مَنْ حارَتْ في كِبْرِياءِ هَيْبَتِهِ دَقائِقُ لَطائِفِ الاَْوْهامِ، وَانْحَسَرَتْ دُونَ اِدْراكِ عَظَمَتِهِ خَطائِفُ اَبْصارِ الاَْنامِ، يا مَنْ عَنَتِ الْوُجُوهُ لِهَيْبَتِهِ، وَخَضَعَتِ الرِّقابُ لِعَظَمَتِهِ، وَوجِلَتِ الْقُلُوبُ مِنْ خيفَتِهِ، اَساَلُكَ بِهذِهِ الْمِدْحَةِ الَّتي لا تَنْبَغي إِلاّ لَكَ، وَبِما وَأَيْتَ بِهِ عَلى نَفْسِكَ لِداعيكَ مِنَ الْمُؤْمِنينَ، وَبِما ضَمِنْتَ الاِجابَةَ فيهِ عَلى نَفْسِكَ لِلدّاعينَ، يا اَسْمَعَ السّامِعينَ، وَابْصَرَ النّاظِرينَ، وَاَسْرَعَ الْحاسِبينَ، يا ذَا الْقُوَّةِ الْمتينُ، صَلِّ عَلى مُحَمَّد خاتَمِ النَّبِيّينَ، وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ، وَاقْسِمْ لي في شَهْرِنا هذا خَيْرَ ما قَسَمْتَ، وَاحْتِمْ لي في قَضائِكَ خَيْرَ ما حَتَمْتَ، وَاخْتِمْ لي بِالسَّعادَةِ فيمَنْ خَتَمْتَ، وَاحْيِني ما اَحْيَيْتَني مَوْفُوراً، وَاَمِتْني مَسْرُوراً وَمَغْفُوراً، وَتوَلَّ اَنْتَ نَجاتي مِنْ مُساءَلَةِ الْبَرْزَخِ، وَادْرَأْ عَنّي مُنْكَراً وَنَكيراً، وَاَرِ عَيْني مُبَشِّراً وَبَشيراً، وَاجْعَلْ لي اِلى رِضْوانِكَ وَجِنانِكَ مَصيراً، وَعَيْشاً قَريراً، وَمُلْكاً كَبيْراً، وَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ كَثيراً
“Allah’ım! Ey bol bahşişlerin, çeşitli nimetlerin, geniş rahmetin, eksiksiz kudretin, büyük nimetlerin, azametli bağışların, güzel bahşişlerin, sayısız lütuf ve ihsanların sahibi! Ey misalle anlatılmayan ve benzeri düşünülemeyen, hiçbir güce yenilmeyen (Allah)! Ey yaratıp da rızk veren, (manaları) ilham edip de konuşturan, örneği olmadan eşsiz bir yaratılışı başlatan, yücelip de (her türlü düşünce ve tasavvuru) aşan, her şeye bir ölçü koyup da en iyi şekilde takdir eden, her şeyi en sağlam ve mükemmel şekliyle tasvir eden, en açık ve net delilleri tebliğ eden, nimet verip de bollaştıran, bahşiş edip de çoğaltan, hadsiz hesapsız lütuf ve ihsanda bulunan (Allah)! Ey basiret gözlerinin idrak edemeyeceği izzet derecelerine yücelen, lütuf ve ihsanda düşünce ve hayallere sığmayacak kadar yakın olan (Rabbim)! Ey âlemin padişahlığını elinde bulunduran ve sultanlığında hiçbir ortağı olmayan; ey nimet vermede eşi olmayan, celal ve ceberutunda zıddı bulunmayan; ey heybetinin yüceliğinde en dakik akılları dahi şaşkın bırakan; ey azametini idrak etmekte en ince basiret sahiplerini dahi âciz bırakan; ey makam sahipleri heybeti karşısında alçalan, boyunlar, azameti karşısında eğilen ve kalpler, korkusundan titreyen (Rabbim)! Başkasına lâyık olmayan bu medh u senalar hürmetine, dua eden müminlere vermeyi kendine gerekli kıldığın ve onlara icabet etmeye kefil olduğun şeyler hakkına senden istiyorum.
Ey en iyi duyan ve en iyi gören, ey en çabuk hesaba çeken; ey sağlam ve eksiksiz kuvvet sahibi (Allah’ım)! Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed’e ve onun Ehlibeyti’ne rahmet et ve bu (mübarek) ayımızda en hayırlı kısmetini bana nasip buyur; kesinleştirdiğin en hayırlı hükmünü benim için takdir et ve sonunu hayırlı kıldığın kimseler içinde benim de sonumu saadetle sona erdir. Beni diri tuttuğun müddetçe bollukta yaşat; ölürken sevinçli ve bağışlanmış olarak öldür. Beni Berzah soruşturmasından kurtarmayı kendin üstlen; Münker ve Nekir’i benden uzaklaştır, Mübeşşir ve Beşir’i (müjdeci melekleri) benim gözüme göster; yolumu rızvan ve cennetine çıkar; bana hoş bir hayat ve büyük bir sultanlık nasip eyle. Muhammed ve Ehlibeyt’ine çok rahmet et.”
5- Hz. Mehdi’nin (a.s) Ebu Cafer Muhammed İbn Osman İbn Said’e (r.a) recep ayının her gününde okunması için yazdığı dua:
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ
اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ بِمَعاني جَميعِ ما يَدْعُوكَ بِهِ وُلاةُ اَمْرِكَ، الْمَاْمُونُونَ عَلى سِرِّكَ، الْمُسْتَبْشِرُونَ بِاَمْرِكَ، الْواصِفُونَ لِقُدْرَتِكَ الْمُعلِنُونَ لِعَظَمَتِكَ، اَساَلُكَ بِما نَطَقَ فيهِمْ مِنْ مَشِيَّتِكَ، فَجَعَلْتَهُمْ مَعادِنَ لِكَلِماتِكَ، وَاَرْكاناً لِتَوْحيدِكَ، وَآياتِكَ وَمَقاماتِكَ الَّتي لا تَعْطيلَ لَها في كُلِّ مَكان، يَعْرِفُكَ بِها مَنْ عَرَفَكَ، لا فَرْقَ بَيْنَكَ وَبَيْنَها إِلاّ اَنَّهُمْ عِبادُكَ وَخَلْقُكَ، فَتْقُها وَرَتْقُها بِيَدِكَ، بَدْؤُها مِنْكَ وَعَوْدُها اِلَيكَ اَعْضادٌ واَشْهادٌ ومُناةٌ واَذْوادٌ وَحَفَظَةٌ وَرُوّادٌ، فَبِهمْ مَلاْتَ سَمائكَ وَاَرْضَكَ حَتّى ظَهَرَ اَنْ لا اِلـهَ إلاّ اَنْتَ، فَبِذلِكَ اَساَلُكَ، وَبِمَواقِعِ الْعِزِّ مِنْ رَحْمَتِكَ، وَبِمَقاماتِكَ وَعَلاماتِكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، واَنْ تَزيدَني إيماناً وَتَثْبيتاً، يا باطِناً في ظُهُورِهِ وَظاهراً في بُطُونِهِ وَمَكْنُونِهِ، يا مُفَرِّقاً بَيْنَ النُّورِ وَالدَّيْجُورِ، يا مَوْصُوفاً بِغَيْرِ كُنْه، وَمَعْرُوفاً بِغَيْرِ شِبْه، حادَّ، كُلِّ مَحْدُود، وَشاهِدَ كُلِّ مَشْهُود، وَمُوجِدَ كُلِّ مَوْجُود، وَمُحْصِيَ كُلِّ مَعْدُود، وَفاقِدَ كُلِّ مَفْقُود،لَيْسَ دُونَكَ مِنْ مَعْبُود، اَهْلَ الْكِبْرِياءِ وَالْجُودِ، يا مَنْ لا يُكَيَّفُ بِكَيْف، وَلا يُؤَيَّنُ بِاَيْن، يا مُحْتَجِباً عَنْ كُلِّ عَيْن، يا دَيْمُومُ يا قَيُّومُ وَعالِمَ كُلِّ مَعْلُوم، صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَعَلى عِبادِكَ الْمُنْتَجَبينَ، وَبَشَرِكَ الُْمحْتَجِبينَ، وَمَلائِكَتِكَ الْمُقَرَّبينَ، وَالْبُهْمِ الصّافّينَ الْحافّينَ، وَبارِكَ لَنا في شَهْرِنا هذَا الْمُرَجَّبِ الْمُكَرَّم وَما بَعْدَهُ مِنَ الاَْشْهُرِ الْحُرُمِ، وَاَسْبِغْ عَلَيْنا فيهِ النِّعَمَ، وَاَجْزِلْ لَنا فيهِ الْقِسَمَ، وَاَبْرِزْ لَنا فيهِ الْقَسَمَ بِاسْمِكَ الاَْعْظَمِ الاَْجَلِّ الاَْكْرَمِ الَّذي وَضَعْتَهُ عَليَ النَّهارِ فَاَضاءَ، وَعَلى اللَّيْلِ فَاَظْلَمَ، وَاْغفِرْ لَنا ما تَعْلَمُ مِنّا وَما لا نَعْلَمُ، وَاعْصِمْنا مِنَ الذُّنُوبِ خَيْرَ الْعِصَمِ، وَاكْفِنا كَوافِيَ قَدَرِكَ، واْمنُنْ عَلْيْنا بِحُسْنِ نَظَرِكَ، وَلا تَكِلْنا اِلى غَيْرِكَ، وَلا تَمْنَعْنا مِنْ خَيْركَ وَبارِكَ لَنا فيما كَتَبْتَهُ لَنا مِنْ اَعْمارِنا، واَصْلحْ لنا خَبيئَةَ اَسْررِنا، واَعْطِنا مِنْكَ الاَْمانَ، وَاْستَعْمِلْنا بِحُسْنِ الاِْيْمانِ وَبَلِّغْنا شَهْرَ الصِّيامِ وَما بَعْدَهُ مِنَ الاَْيّامِ وَالاَْعْوامِ يا ذَا الْجَلالِ والاِكْرامِ.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
“Allah’ım! Sırrına emin kıldığın, emrine sevinen, kudretini vasfeden, azametini açıklayan emir sahiplerinin ettiği bütün duaların mana ve mefhumu hakkına sana yalvarıyorum. Onlar hakkında geçerli kıldığın meşiyyetin hakkına sana el açıyorum; onlar öyle kimselerdir ki meşiyyetinle kendi kelimelerinin (sırlarının) madeni, tevhidinin, bütün mekânlarda geçerli olan ve seni tanımaya vesile olan ayetlerinin ve makamlarının rükünleri kıldın. Seninle onların arasındaki fark, onların senin kulların ve yaratıkların olmalarıdır. Onların her şeyi senin elindedir; başlangıçları senden ve dönüşleri de sanadır.
Onlar (dininin) destekçileri, şahitleri, davetçileri, savunucuları, koruyucuları ve önderleridirler. Onlar vasıtasıyla yeri göğü doldurdun; böylece senden başka bir ilâh olmadığı (gerçeği) ortaya çıktı. O hâlde bütün bunların ve rahmetinin izzet mevkileri ve makamların ve nişanelerin hakkına senden Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet etmeni ve iman ve (doğru yolda) sebatımı artırmanı diliyorum.
Ey aşikâr olduğu hâlde gizli ve gizli olduğu halde aşikâr olan! Ey nurla zulmeti birbirinden ayıran, ey zatına varılmadan vasfedilen, benzeri olmadan tanınan! Ey mahdut olan her şeyin ölçü ve sınırını belirleyen ve ey şühud edilen her şeyin şâhidi; bütün varlıkları var eden, sayılan her şeyi sayan, olumsuz (selbî) sıfatlar kendisinde bulunmayan (Allah)! Senden başka bir mabud yoktur; yücelik ve cömertlik ehli sensin.
Ey hiçbir keyfiyetle vasıflanmayan; hiçbir mekânda yer tutmayan; bütün gözlerden gizli kalan (Rabbim)! Ey ebedi varlık, ey varlıkları ayakta tutan ve bilinen her şeyi bilen, Muhammed ve Ehlibeyt’ine, seçilmiş kullarına, perde arkasında tuttuğun insanlara, yakın meleklerine ve emrine hazır dilsizlere rahmet et ve bu yüce recep ayımızı ve ondan sonra gelecek olan haram (hürmetli) ayları bizlere mübarek kıl. Bu ayda nimetlerini bize bollaştır; kısmetimizi çoğalt ve bereketli kıl; en azametli, en yüce ve değerli ismin hakkına; öyle bir isimdir ki o, gündüze koyduğunda aydınlandı; geceye koyduğunda karardı.
(Allah’ım!) Senin bildiğin ve bizim bilmediğimiz kötü amellerimizi bağışla. Bizi en iyi şekilde günahlardan koru. Kendi takdirinle bize yeterli ol. Bize iyi bakışınla minnette bulun; bizi kendinden başkasına bırakma; hayrına ulaşmamızı önleme; bizim için yazdığın ömrümüzü bereketli kıl; içimizdeki kötülükleri ıslâh et; bizi kendi azap ve gazabından koru; bize iyi bir imanla amel etmeyi nasip buyur; bizi oruç ayına (ramazana) ve ondan sonra gelecek günler ve yıllara (sağlıkla) ulaştır ey celâl ve kerem sahibi (Allah)!”
6- Hz. Mehdi’nin (af) Şeyh Ebulkasım’a (r.a) yazdığı şu duayı Recep Ayı’nın her gününde okumak:
اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ بِالْمَوْلُودَيْنِ في رَجَب مُحَمَّد بْنِ عَليٍّ الثاني وَابْنِهِ عَلِيِّ بْنِ مُحَمَّد الْمُنْتَجَبِ، وَاَتَقَرَّبُ بِهِما اِلَيْكَ خَيْرَ الْقُرْبِ، يا مَنْ اِلَيْهِ الْمَعْرُوفُ طُلِبَ، وَفيـما لَدَيْهِ رُغِبَ، اَساَلُكَ سُؤالَ مُقْتَرِف مُذْنِب قَدْ اَوْبَقَتْهُ ذُنُوبُهُ، وَاَوْثَقَتْهُ عُيُوبُهُ، فَطالَ عَلَى الْخَطايا دُؤُوبُهُ، وَمِنَ الرَّزايا خُطُوبُهُ، يَسْأَلُكَ التَّوْبَةَ وَحُسْنَ الاَْوْبَةِ والنُّزْوعَ عَنِ الْحَوْبَةِ، وَمِنَ النّارِ فَكاكَ رَقَبَتِهِ، وَالْعَفْوَ عَمّا في رِبْقَتِهِ، فَاَنْتَ مَوْلايَ اَعْظَمُ اَمَلِهِ وَثِقَتِهِ، اَللّـهُمَّ واَساَلُكَ بِمَسائِلِكَ الشَّريفَةِ، وَوَسائِلَك الْمُنيفَةِ اَنْ تَتَغَمَّدَني في هذَا الشَّهْرِ بِرَحْمَة مِنْكَ واسِعَة، وَنِعْمَة وازِعَة، وَنَفْس بِما رَزَقْتَها قانِعَة، اِلى نُزُولِ الحافِرَةِ وَمَحلِّ الاْخِرَةِ وَما هِيَ اِلَيْهِ صائِرَةٌ
“Allah’ım! Recep ayında dünyaya gelen (iki yüce velin olan) ikinci Muhammed İbn Ali (İmam Muhammed Tâkî) ve onun seçilmiş oğlu Ali İbn Muhammed (İmam Ali Nakî) hürmetine sana yalvarıyor ve onlar vasıtasıyla sana en iyi şekilde yakınlaşmayı hedef ediniyorum.
Ey kendisinden iyilik istenilen ve katında olana rağbet edilen zat! Günahlara boğulan, günahlarından dolayı helâk olup, kusurlarının elinde esir olan, bu yüzden uzun zaman hatalara alışan, bunun sıkıntı ve kederini çekip sonra (kapına) gelip tövbe edip kabulünü isteyen, günahlardan uzaklaşmayı, (cehennem) ateşinden kurtulmayı ve üzerinde bulunan vizr u vebalinin affını dileyen birisi gibi sana yalvarıyor ve senden aynı şeyleri ben de diliyorum. Ey Mevla’m! Böyle birisinin ümit ve güvencesi ancak sensin.”
Allah’ım! (yine) şerefli meselelerin ve yüce vesilelerin hürmetine senden, beni bu ayda geniş rahmetine ve çeşitli nimetlerine boğmanı, kabre inip âhiret yurduna varıncaya kadar bana, verdiğin rızka yetinen bir nefis bağışlamanı diliyorum.”
7- Yine Hz. Mehdi’nin (a.s) naibi Şeyh Ebulkasım Hüseyn İbn Ruh’tan (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: Recep ayında ziyaretine gittiğin Allah’ın Masum Velileri’ni şu cümlelerle ziyaret et:
الْحَمْدُ للهِ الَّذي اَشْهَدَنا مَشْهَدَ اَوْلِيائِهِ في رَجَب، وَاَوْجَبَ عَلَيْنا مِنْ حَقِّهِمْ ما قَدْ وَجَبَ، وَصَلَّى اللهُ عَلى مُحَمَّد الْمُنْتَجَبِ، وَعَلى اَوْصِيائِهِ الْحُجُبِ، اَللّـهُمَّ فَكَما اَشْهَدْتَنا مَشْهَدَهُمْ فَاَنْجِزْ لَنا مَوْعِدَهُمْ، وَاَوْرِدْنا مَوْرِدَهُمْ، غَيْرَ مُحَلَّئينَ عَنْ وِرْد في دارِ الْمُقامَةِ والْخُلْدِ، وَالسَّلامُ عَلَيْكُمْ اِنّي قَصَدْتُكُمْ وَاعْتَمَدْتُكُمْ بِمَسْأَلَتي وَحاجَتي وَهِيَ فَكاكُ رَقَبَتي مِنَ النّارِ، وَالْمَقَرُّ مَعَكُمْ في دارِ الْقَرارِ مَعَ شيعَتِكُمُ الاَْبْرارِ، وَالسَّلامُ عَلَيْكُمْ بِما صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدّارِ، اَنَا سائِلُكُمْ وَآمِلُكُمْ فيـما اِلَيْكُمُ التَّفْويضُ، وَعَلَيْكُمْ التَّعْويضُ فَبِكُمْ يُجْبَرُ الْمَهيضُ وَيُشْفَى الْمَريضُ، وَما تَزْدادُ الاَْرْحامُ وَما تَغيضُ، اِنّي بِسِرِّكُمْ مُؤْمِنٌ، وَلِقَوْلِكُمْ مُسَلِّمٌ، وَعَلَى اللهِ بِكُمْ مُقْسِمٌ في رَجْعي بِحَوائِجي وَقَضائِها وَاِمْضائِها وَاِنْجاحِها وَاِبْراحِها، وَبِشُؤوني لَدَيْكُمْ وَصَلاحِها، وَالسَّلامُ عَلَيْكُمْ سَلامَ مُوَدِّع، وَلَكُمْ حَوائِجَهُ مُودِعٌ يَسْأَلُ اللهَ اِلَيْكُمْ الْمَرْجِعَ وَسَعْيُهُ اِلَيْكُمْ غَيْرُ مُنْقَطِع، وَاَنْ يَرْجِعَني مِنْ حَضْرَتِكُمْ خَيْرَ مَرْجِع اِلى جَناب مُمْرِع، وَخَفْضِ مُوَسَّع، وَدَعَة وَمَهَل اِلى حينِ الاَْجَلِ، وَخَيْرِ مَصير وَمَحلٍّ، في النَّعيمِ الاَْزَلِ، وَالْعَيْشِ الْمُقْتَبَلِ وَدَوامِ الاُْكُلِ، وَشُرْبِ الرَّحيقِ وَالسَّلْسَلِ، وَعَلٍّ وَنَهَل، لا سَأمَ مِنْهُ وَلا مَلَلَ، وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ وَتَحِيّاتُهُ عَلَيْكُمْ حَتّيَ الْعَوْدِ اِلى حَضْرَتِكُمْ، والْفَوزِ في كَرَّتِكُمْ، وَالْحَشْرِ في زُمْرَتِكُمْ، وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ عَلَيْكُمْ وَصَلَواتُهُ وَتَحِيّاتُهُ، وَهُوَ حَسْبُنا وَنِعْمَ الْوَكيلُ
“Bizi Recep ayında kendi velilerinin türbelerinde hazır eden ve onların haklarını üzerimize farz kılan Allah’a hamdolsun. Allah, seçkin Muhammed’e ve (değer ve faziletleri olduğu gibi) tanınmayan vasîlerine rahmet etsin.
Allah’ım! Bizi (ziyaret için) onların türbelerinde hazır ettiğin gibi, (Kıyamet günü) onların varacağı yere de vardır; onların gireceği ebediyyet yurduna (cennete) bizleri de götür.
Selâm olsun size (ey Allah’ın velileri), ben size yönelerek ve size güvenerek kendi dilek ve hacetimi (Allah’tan) istemeye geldim. Dilek ve hacetim, ateşten kurtulmak ve ebediyyet yurdunda, iyi dostlarınızla birlikte sizlerin yanınızda yer almaktır. Selâm olsun size (Allah yolunda her türlü belâ ve zorluğa gösterdiğiniz) sabırdan dolayı. Ne de güzel yurttur kazandığınız son yurt (cennet). Ben (Hak Teâlâ) tarafından görevlendirildiğiniz ve yetki sahibi olduğunuz şeylerde size ümit besliyor, hacetimi sizden istiyorum.
Kırık gönüller sizinle düzelir; hasta sizinle şifa bulur. Rahimler çok veya az doğurur. Ben sizin hakikatinize inanıyor ve sözlerinize boyun eğiyorum. Hacetlerimi isterken, onların hükme bağlanması, imzalanması, yerine gelmesi. büyümesi ve sizin yanınızdaki durumumun düzelmesi için Allah’ı sizin (hürmet ve makamınıza) ant veriyorum. Sizi, veda eden ve hacetlerini yanınızda emanet bırakıp (yerine gelmesini ümit eden), Allah’tan tekrar size dönmeyi ve ziyaretinizden kopmamayı dileyen birisi gibi selâmlıyorum.
Allah’tan, huzurunuzdan döndüğümde beni hayır ve bereket dolu bir yere, ölünceye kadar bolluk ve rahatlık içinde geçecek bir hayata döndürmesini, ölünce de gidişimi hayırlı bir gidiş ve yerimi ezelî nimetlerle dolu, mutlu bir hayat, daimî yiyecekler, Rahîq ve Selsebîl gibi hiçbir zaman bıkkınlık ve rahatsızlık getirmeyen hoş içeceklerle donatılan bir yer kılmasını istiyorum. Yeniden huzurunuza dönünceye, dönüşünüzde saadete kavuşuncaya ve Kıyamet gününde safınızda haşredilinceye kadar Allah’ın rahmeti, bereketleri ve selâmları sizlerin üzerinize olsun; (tekrar) Allah’ın rahmeti, bereketleri, rahmet ve selâmları sizin üzerinize olsun. O bize yeter ve O ne güzel vekildir!”
8- Seyyid İbn-i Tâvûs, (r.a) Muhammed İbn-i Zekvân’dan (r.a) şöyle naklediyor: İmam Cafer Sadık’a (a.s); “Canım sana feda olsun, işte Recep Ayı’na girmiş bulunuyoruz; Allah’ın beni faydalandıracağı bir duayı bana öğretmenizi istiyorum.” dedim.
İmam (a.s): “Yaz” diye buyurdu:
Bismillahirrahmanirrahim
Recep ayının her gününde akşam, sabah, gece ve gündüz kıldığın namazların ardından şu duayı oku:
يَا مَنْ اَرْجُوهُ لِكُلِّ خَيْر، وَآمَنَ سَخَطَهُ عِنْدَ كُلِّ شَرٍّ، يا مَنْ يُعْطِي الْكَثيرَ بِالْقَليلِ، يا مَنْ يُعْطي مَنْ سَأَلَهُ يا مَنْ يُعْطي مَنْ لَمْ يَسْأَلْهُ وَمَنْ لَمْ يَعْرِفْهُ تَحَنُّناً مِنْهُ وَرَحْمَةً، اَعْطِني بِمَسْأَلَتي اِيّاكَ جَميعَ خَيْرِ الدُّنْيا وَجَميعَ خَيْرِ الاْخِرَةِ، وَاصْرِفْ عَنّي بِمَسْأَلَتي اِيّاكَ جَميعَ شَرِّ الدُّنْيا وَشَرِّ الاْخِرَةِ، فَاِنَّهُ غَيْرُ مَنْقُوص ما اَعْطَيْتَ، وَزِدْني مِنْ فَضْلِكَ يا كَريمُ
“Ey her hayrını ümit ettiğim ve her kötülükte gazabından güvencede olmayı umduğum (Rabbim)! Ey aza karşılık çok veren; ey rahmet ve şefkatinden dolayı isteyene de, istemeyene de veren. Sana yalvarıyorum, dünya ve âhiret hayrının hepsinden bana da nasip buyur. Bütün dünya ve âhiret şerrini benden uzaklaştır. Şüphesiz senin verdiğinde azalma olmaz. Kendi fazl u kereminden bana verdiğini artır; ey Kerim (Allah)!”
Ravi şöyle devam ediyor: Sonra İmam (a.s) sol eliyle sakalını tuttuğu halde sağ işaret parmağını hareket ettirerek bu duayı okudu ve ardından şu cümleleri ekledi:
يَاا ذَا الْجَلالِ وَالاِْكْرامِ، يا ذَا النَّعْماءِ وَالْجُودِ، يا ذَا الْمَنِّ وَالطَّوْلِ، حَرِّمْ شَيْبَتي عَلَى النّارِ
“Ey celâl ve kerem sahibi, ey (sonsuz) nimetler ve cömertlik sahibi, ey bağış ve ihsan sahibi, şu beyaz sakalımı (cehennem) ateşine haram kıl.”
9- Resulullah’tan (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Recep ayında yüz defa:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ لا اِلـهَ إِلاّ هُوَ وَحْدَهُ لا شَريكَ لَهُ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ
“Kendisinden başka ilâh olmayan, tek olup ortağı bulunmayan Allah’tan, bağışlanma diliyor ve ona tövbe ediyorum.” söyler, ardından da sadaka verirse, Allah onun sonunu rahmet ve mağfiretle hatmeder. Kim dört yüz defa söylerse, Allah yüz şehidin sevabını kendisine verir.”
10- Yine Resul-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Recep Ayı’nda bin defa: ‘Lâ ilâhe illallah’ söylerse, Allah-u Teâlâ onun için bin hasene yazar ve cennette yüz şehir bina eder.”
11- Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Kim Recep Ayı’nda yetmiş defa sabahleyin, yetmiş defa da akşam:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ
“Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tövbe ederim” diyerek Allah’tan mağfiret diler ve yetmişinci defanın ardından ellerini kaldırarak:
اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لي وَتُبْ عَلَيَّ
“Allah’ım, bağışla beni ve tövbemi kabul eyle!” diye yalvarır ve recep ayında ölürse, Allah’ın hoşnutluğunu kazanarak ölür ve recep ayının bereketiyle cehennem ateşine müptelâ olmaz.”
12- Bu ayda Rahim Allah’ın mağfiretini kazanmak için bin defa şu zikri söylemek:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ ذَا الْجَلالِ وَالاِْكْرامِ مِنْ جَميعِ الذُّنُوبِ وَالاثامِ
“Celâl ve ikram sahibi Allah’tan, bütün günahlar ve suçlar için mağfiret diliyorum.”
13- Merhum Seyyid İbn-i Tâvûs (r.a) Recep Ayı’nda İhlâs (Kul Huvellah-u Ehad) Suresi’ni on bin veya bin yahut da yüz defa okunması için büyük sevap ve faziletler zikretmiştir. Bu cümleden şöyle rivayet etmiştir: “Kim İhlâs Suresi’ni recep ayının cuma günü okursa, bu, kıyamet günü onu cennete cezp edecek bir nur olur.”
14- Yine Merhum Seyyid İbn-i Tâvûs (r.a) şöyle rivayet etmiştir. “Kim Recep Ayı’ndan bir gün oruç tutar ve dört rekât namaz kılarak birinci rekâtta (Fâtiha’dan sonra) yüz defa Âyete’l-Kürsî ve ikinci rekâtta da iki yüz defa İhlâs (Kul Huvellah-u Ehed) Suresi’ni okursa, mutlaka ölmeden önce cennetteki yerini ya kendisi ya da bir başkası görür.”
15- Seyyid (r.a) bir başka rivayeti ise, Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir. “Kim Recep Ayı’nın Cuma günü, öğle ve ikindi namazları arasında dört rekât namaz kılar da her rekâtta bir Fâtiha ve yedi defa Âyete’l-Kürsî ve beş defa İhlâs Suresi’ni okur ve namazını bitirdikten sonra da on defa:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ الَّذي لا اِلـهَ إِلاّ هُوَ وَاَسْأَلُهُ التَّوْبَةَ
“Kendisinden başka ilâh olmayan, tek olup ortağı bulunmayan Allah’tan, bağışlanma diliyor ve O’na tövbe ediyorum.” söylerse, namazı kıldığı günden itibaren öleceği güne kadar Allah her günü için bin hasene yazar; okuduğu her ayet karşılığında cennette kırmızı yakuttan bir şehir ve her harfin karşılığında beyaz inciden bir saray verir; onu Huru’liyn ile evlendirir, ondan tamamen razı olur; (Allah katında) abitlerden yazılır ve akıbeti saadet ve mağfiretle sona erer…”
16- Recep Ayı’nın Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerinin orucu da bu ayın çok faziletli amellerinden birisidir. Bir rivâyette: “Kim haram ayların Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerini oruç tutarsa, kendisi için dokuz yüz yıl ibadetin sevâbı yazılır” diye nakledilmiştir.
17- Resûlullah’tan (s.a.a) nakledilen bir hadiste şöyle denilmiştir: “Kim bu ayda her gece iki rekât olmak üzere altmış rekât namaz kılar ve her rekâtta bir defa ‘Fâtiha’, üç defa ‘Kâfirûn’ ve bir defa da ‘İhlâs’ Suresi’ni okur ve selam verdikten sonra ellerini gökyüzüne kaldırarak şu duâyı okur:
لا اِلـهَ إلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لا شَريكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، يُحْيي وَيُميتُ، وَهُوَ حَيٌّ لا يَمُوتُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْيء قَديرٌ، وَاِلَيْهِ الْمَصيرُ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيمِ، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد النَّبِيِّ الاُْمِّيِّ وَآلِهِ
“Allah’tan başka bir ilâh yoktur; tektir ve ortağı yoktur; padişahlık ve hamd O’na mahsustur; diriltir ve öldürür; O ise diridir ve hiçbir zaman ölmez. Bütün hayırlar O’nun elindedir ve O’nun her şeye gücü yeter. Her şeyin dönüşü O’nadır. Yüce ve azametli Allah’a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.
Allah’ım! Ümmî peygamber Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et.” sonra da ellerini yüzüne sürerse, Allah duasını kabul eder ve ona altmış hac ve umre sevabı verir.”
18- Yine Resul-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Recep ayının gecelerinden birinde, iki rekât namazda yüz defa İhlâs Suresi’ni okursa, Allah yolunda yüz yıl oruç tutmuş gibi olur ve Allah cennette her peygamberin komşuluğunda birer saray verir kendisine.”
19- Bir başka rivayette Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Recep gecelerinden birinde on rekât namaz kılarak, her rekâtta bir defa Fâtiha, bir defa Kâfirûn Suresi ve üç defa da İhlâs Suresi’ni okursa, Allah yaptığı günahları bağışlar.”
20- Merhum Allame Meclisî “Zâdü’l-Meâd” kitabında Emirü’l-Mü’minin Hz. Ali (a.s) kanalıyla Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir: “Kim Recep, Şaban ve Ramazan ayının her gecesinde ve gündüzünde Âyete’l-Kürsî’yi, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs surelerinin her birini üç defa okur, ardından üç defa:
سُبْحانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلا اِلـهَ إلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيمِ
“Allah bütün eksikliklerden münezzehtir. Hamt, Allah’a mahsustur. Allah’tan başak ilâh yoktur, Allah en yücedir; Yüce ve ulu Allah’a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.”
Üç defa:
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد
“Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et.”
Üç defa:
اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤمِنينَ وَالْمُؤمِناتِ
“Allah’ın bütün mümin erkek ve kadınları bağışla.”
Dört yüz defa da:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ
“Allah’tan bağışlanma diliyor ve O’na tövbe ediyorum” derse, Allah günahlarını bağışlar.
Yine Allâme Meclisî bu ayın her gecesinde bin defa şu zikri söylemenin sünnet olduğunu da nakletmiştir:
لا اِلـهَ إلاَّ اللهُ
“Allah’tan başka ilâh yoktur.”
ehlader