Eğer İsrail sözünü ettiği tünelleri ortaya çıkarmak için keşif çalışmaları yapmak istiyor, bunun gibi provokasyonlara ihtiyaç duyuyor ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın açıklamaları ile tünelleri bulmak isteyen Amerikalı askeri güçlere ihtiyaç duyuyorsa, bu durum Hizbullah’ın İsrail karşısında oluşturduğu caydırıcılığın seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Siyonist rejimin başlattığı Hizbullah tünelleri operasyonuna değinmeden, öncelikle İsrail’in operasyonlarının işgal ordusunun bir takım kusurlarını ortaya çıkardığını belirtmek gerekiyor. Siyonist medyasının önde gelen gazetelerinden “Yediot Ahronot” gazetesinin, Tel Avivli güvenlik kaynaklarından aktardığına göre, İsrail’in Hizbullah karşısındaki caydırıcılığı tamamen yok olmuş durumda. 1967 yılında Altı Gün Savaşını kazanan Siyonist ordunun “İsrail” toprakları içerisinde mühendislik bir operasyon yürüttüğünü vurgulayan gazete, bu operasyonel başarının, İsrail’in caydırıcılığının haber konusu haline geldiğinin kanıtı olduğunu belirtti.

Görünüşe bakılırsa, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun yönettiği askeri operasyon, önümüzdeki günlerde kendisine geri dönen bir tuzağa dönüşecek gibi görünüyor. Yolsuzluk, rüşvet ve eşiyle birlikte dolandırıcılık olaylarına karışan Netanyahu, bu davalar üzerindeki dikkatleri dağıtmak için orduyu kullanmaya çalışıyor. Zira Netanyahu suçlu bulunursa, uzun yıllar hapis cezasına çarptırılacak.

Tam da bu noktada, Hizbullah’ın tünelleri konusunda İsraillilerin sistematik bir şekilde uydurdukları çirkin yalanlarına dikkat çekmek yerinde olacaktır. İşgalci rejimin yetkilileri, bu tünelleri “çok tehlikeli” olarak tanımlarken, Hizbullah’ın tünellerine kıyasla Hamas’ın Gazze’deki tünellerinin adeta çocuk oyuncağı olduğunu şiddetle vurguluyorlar. Bu arada Siyonist rejimin politika ve güvenlik kurumu yetkilileri, daha önce İsrail’in kuzeyinde tüneller bulunduğunu öne süren yerleşimcilerin iddialarını reddederek, bölgede arama çalışmaları yapılmayacağını açıklamıştı. Bu durum, Siyonist yerleşimciler arasında gerginlik ve galeyana yol açtı.

Dün Yahudi televizyonlarında bir yerleşimci ile yapılan röportajda, Siyonist yerleşimci İsrailli diplomatlar ve medyanın tüneller bulunduğu hakkında kopardığı gürültü ve işgal ordusunun Lübnan sınırında Direniş’in kazdığı tünelleri araştırmak için başlattığı askeri girişimlerin ardından, İsrailli yetkililerin, kuzeydeki tünelleri yalanladıkları için kendilerinden özür dilemesini beklediklerini söyledi. İşgal ordusunun, “Kuzey kalkanı” adını verdiği operasyonun, Lübnan’ın Kafr Kila beldesinin karşısındaki “Mutallah” yerleşim biriminden başladığını söylemek gerekiyor.

Burada tünellerin mekânından daha önemli olan konu, varlığı ya da gerçekliğine bakılmaksızın, bu tünellerin uzun yıllardır Siyonist kamuoyunda tartışma konusu olarak gündeme gelmiş olmasıdır. Bu konu yerleşimciler ile daha önce tünellerin varlığını reddeden askeri kurum arasında süregelen bir mesele haline geldi.Bilindiği üzere bu ret cevabı Hizbullah’ın, işgal rejiminin kuzeyine girme kararına dayanıyordu. Zira Hizbullah doğrudan girmeyi kolaylaştırmak için bu tür aracılara ihtiyaç duymayacaktır.

Ancak buna rağmen, haftalar süren geniş propaganda kampanyalarının ardından Tel Aviv, Lübnan topraklarından sınırlarına uzanan bir saldırı tüneli bulunduğu ve diğer tünellerin de keşfinin beklendiği açıkladı. Propaganda kampanyalarının, Direniş ile çatışmalarında bir başarı gibi kullanılmaya çalışılması dikkat çekti.

Bundan daha da önemlisi, bu kampanyalar kısa bir süre için bile olsa Başbakan Benyamin Netanyahu’yu içinde bulunduğu krizden çıkarıyor ve siyasi geleceğini tehdit eden davaları erteliyor. Propagandalar aynı zamanda Siyonist kamuoyunun dikkatini bir kez daha güvenlik tehdidine doğru kaydırıyor.

İsrail’in açıklamalarının, şekli, içeriği ve uygunluğu bakımından değinmemiz gereken birkaç nokta bulunuyor:

Tünel ve haftalardır süren askeri kampanyaların ikisi de bu hafta açıklandı. Bu tünel iddiası geçtiğimiz ay Gazze Şeridi’nde ateşkes ilan edilmesinden bu yana devam eden korkuyu, jet hızıyla geride bıraktı. Bu durum, İsrail’in kuzeyde askeri çatışmaya sürükleyecek önemli bir güvenlik olayı yürüteceğine dair işaretleriçeriyor.

Bunun yanı sıra, Lübnan ve Hizbullah’a karşı bir takım pozisyonlar ve tehditlerin hazırlanması, daha önce benzeri görülmemiş askeri tatbikatların duyurulması, işgalci İsrail Ordusu Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot’un görev süresinin iki hafta uzatılması ve son olarak Gazze’deki ateşkes sebebiyle alınan güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılması, bu olayın önemini gölgede bıraktı.

Eğer İsrail sözünü ettiği tünelleri ortaya çıkarmak için keşif çalışmaları yapmak istiyor, bunun gibi provokasyonlara ihtiyaç duyuyor ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın açıklamaları ile tünelleri bulmak isteyen Amerikalı askeri güçlere ihtiyaç duyuyorsa, bu durum Hizbullah’ın İsrail karşısında oluşturduğu caydırıcılığın seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Diğer yandan “Yediot Ahronot” gazetesinin, İsrail’in Gazze tünelleri ile Hizbullah’ın tünellerine karşı tutunduğu konumunu kıyaslaması da bazı göstergeler taşıyor. Gazetenin askeri işler analisti Ron Ben-Yishai, İsrail rejimine yönelik şu sözleri ile dikkat çekti: “Eğer caydırıcı güç olursan, Gazze Şeridi içerisinde “önleyici operasyon” adıyla Hamas’ın tünellerini bulmak için çalışırsın. Ancak eğer caydırılan taraf isen, kendi toprakların içerisinde askeri operasyon adıyla tünel bulma çalışmaları yaparsın.”

Öte taraftan Tel Aviv’deki muhalefet ise, bu hamlenin zamanlamasından dolayı kuşku duyduklarını belirtiyor. Muhalif Siyonist Kamp Partisi milletvekili ve Güvenlik ve Dışişleri Komitesi üyesi olan Yoel Hasson, muhalefetin bir soruya cevap beklediğini vurguladı: “Bu operasyon Kuzey kalkanı mı, yoksa Netanyahu’nun kalkanı mı?” Hasson şöyle devam etti: “Operasyonu ve etkilerini değerlendirmek üzere, Güvenlik ve Dışişleri Komitesinde acil bir toplantı talep ediyoruz.”

İsraillilerin iddialarını doğrulayan videolar ve raporlara Siyonist medyasında sık sık yer veren İsrail rejimi, operasyonları büyütmek için medyanın dizginlerini salarken, Hizbullah’ın ise bir an bile operasyonlara cevap vermemesi dikkat çekiyor.

Zuheyr Andraos
Kaynak: Ray el-Yevm
Çeviri: Merve Soydaş
İntizar.web.tr
0
Would love your thoughts, please comment.x