Ürdün vadisi tarihi Jericho(Eriha) kentine ev sahipliği yapan ve Ürdün(Şeria) nehrinin işgal edilmiş batı kıyısında kurulan bir yerdir. Ayrıca en eski yerleşim yerlerinden biri olup tarih boyunca varlığını sürdürmüş olduğu düşünülmektedir.

Arkeologlar, bu yerleşkelerin m.ö. 11.000 ile 9000 yıllarından bu zamana kadar geldiğini ortaya çıkardılar. Tevrat’ta “Palmiye Ağaçları Şehri” olarak belirtilen şehir, verimli vadileri ve baharları ile binlerce yıldır insanları buraya yaşamak için buraya çekiyor. Bu eşsiz bölge deniz seviyesinden 400 metre aşağıda ve dünyanın en düşük yer seviyesinde olan, çoğu kez bir “Dev Yeşil ev” olarak tanımlanan bu bölge, kış zamanında erken olgunlaşan hasat’a imkân veriyor.

Derin tarihi ve tarımsal değeri ile Jericho(Eriha) ve Jordan(Ürdün) vadisindeki uçsuz bucaksız verimli topraklar Filistin bölgesinin ekmek kapısı haline gelmeli.

Fakat günümüz gerçeği bundan uzakta. İsrail’in Filistinlilere bu alanda günlük yaşamlarını derinden etkileyen birçok kısıtlayıcı ambargo getirip, özellikle Filistinli çiftçileri olumsuz etkilemesi, Filistin ekonomisinde tahrip edici bir etkiye dönüştü.

1-Çalınan (İşgal Edilen) Arsalar

Çalınan (İşgal Edilen) Arsalar

Ürdün vadisinde ki toprakların %95 ‘i Batı Şeria bölgesinde bulunmasına rağmen Filistinlilere giriş yasak. Bölgede çalınan toprağın %50’si İsrailli yerleşkeler, %45’i İsrail askeri üssü ve İsrail “doğal kaynakları” olarak kullanılmaktadır. Ürdün vadisi dayanışma kuruluşunun iddiasına göre “İsrail işgal ettiği yerlerdeki askeri üslerinin isimlerini “doğa koruma alanı” olarak değiştirip insanların gözünü boyamaya çalışıyor.”

2-Etnik Değişim

Etnik değişim

İsrail Ürdün Vadisini 1967 de işgal ettiği zaman, bölgede 320.000 insan yaşıyordu. Etnik mübadele sonucunda, şu anda bölgede sadece 56.000 Filistinli yaşıyor. İsrail Batı Şeria bölgesini er ya da geç Ürdün vadisinden ayırmayı mümkün kılacak nüfus oranlarını tutturmak için Filistinlileri buradan atmaya devam ediyor. Ürdün vadisini kontrol noktaları ile kuşatması, askeri üs ve yerleşke için daha fazla toprak işgal etmesiyle, İsrail’in bölgede sebep olduğu ırksal ayrılık bir gerçek haline dönüşüyor.

3-Kesilen Sular

Kesilen Sular

İsrail Filistinlilerin sularına el koyarak 10 katı fiyatına Filistinli çiftçilere geri satıyor.

İsrail 40 yılı aşkındır Ürdün vadisindeki 162 tarımsal sulama kuyusunu kapattı ve Filistinlilerin kullanımını yasakladı ve sadece İsrailli yerleşimcilerin kullanmasına izin veriyor. 9400 İsrailli yerleşimci 56.000 Filistinlinin kullandığına denk, yaklaşık olarak 7 misli daha fazla su tüketiyor.

İsrail Filistinliler tarafından kullanılan suyun miktarını kesin bir şekilde ölçüp, kullanım sınırını aşan kişilere zorla cezai işlem uyguluyor. Ayrıca Filistinlilerin yıllık 250 milyon litre potansiyele sahip olan Ürdün nehrini kullanmasını yasaklıyor. Bu sadece çiftçilerin geçimini etkilemiyor, Ürdün vadisindeki Filistin nüfusunun tamamı için temel yaşam koşullarını da etkiliyor.

Filistinliler sık sık yerleşim yerlerinden gelen kanalizasyon atıklarıyla kirlenmiş su kaynaklarını kullanmak zorunda kalıyorlar.

4-Yasadışı Yerleşimcilerin Hurma Üretimleri

Yasadışı Yerleşimcilerin Hurma Üretimleri

Ürdün vadisindeki hurma üretimi dünyadaki hurma üretiminin %50 ’sini oluşturmaktadır ve %60’ ı yasadışı yerleşimcilerin çalıntı topraklarındaki tarlalarda yetişiyor.

Dünya üzerindeki Müslüman toplulukların en büyük tüketicisi olduğu hurmanın üreticileri, İsrailli yerleşimcilerin oluşturduğu hurma üreticileridir.

5-Altyapı

Altyapı

Filistinlilerin Ürdün vadisinde herhangi bir yeni altyapı kurması engellenmektedir. Ürdün vadisinin %90 ‘ı İsrail yasalarına göre “C Bölgesi” olarak belirlenip, böylelikle Filistinlilerin, hemen hemen bütün başvurularını reddeden İsrailli yöneticilerden izin almadan herhangi bir yapı kurması yasaktır.

Bu şiddetli etki sadece tarımı değil ayrıca sağlık hizmetlerini, insan sağlığını ve eğitimi de etkiliyor.

0
Would love your thoughts, please comment.x