Bosna Cihadı’nın Türkiyeli ilk şehidi olan Selami Yurdan’ı şehadetinin 27. yılında rahmet ve özlemle anıyoruz.
Şehadetiyle birçok Türkiyeli Müslüman’ın Bosna cephesine katılmasına vesile olan Selami Yurdan’ı, Gerçek Hayat Yazarı Mehmet Ali Tekin kaleme aldı:
Bosna şehitlerinin öncüsü: Selami Yurdan
Ağustos ayı geldiğinde, hemen Selami Yurdan aklıma gelir.
Patnos’lu veya Bitlisli Kürt Selami… Patnos’ta doğup Bitlis’te çocukluğunu geçiren ve İstanbul’da gençliğinin zirvesinde, Bosnalı Kardeşlerinin yardımına koşup, Saraybosna yakınlarında İlyaş’da (Ilıjas), 22 ağustos 1992 Cumartesi günü şehadet şerbeti içen, Yiğit Selami’den bahsediyorum.
“Nemali ko da nas spasi? Bizi kurtaran yok mu?’ diye feryat eden Bosnalı Müslüman kardeşlerinin yardımına…‘Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım’ diyerek, Bosna’ya koşan bir Kürt Müslüman Selami Yurdan…
‘Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım’ diyerek, Bosna’ya koşan bir Kürt Müslüman Selami Yurdan…
‘Gece Notları…’ adı altında, bir takım yazılar kaleme almıştı Selami Yurdan:
İNANDIĞIM İSLAM
Ders arkadaşlarıma, meslektaşlarıma, hocalarıma, sanatçılara, entellektüellere, değişik ideoloji mensuplarına, hümanizm-demokrasi- özgürlük felsefelerine ilişkin çeviri kitapları okuyanlara, adalet taraftarlarına, insanlığın özgürlük ve kurtuluşunun sorumluluğunu hissedenlere ve benim sınıfımdan olanlara, şunu demek istiyorum.
İslâm sizin sandığınız gibi değildir. Benim bu dinle ilişkimi sürekli kılan ve koruyan; insani sorumluluk ve bilimsel bir akidedir.
Yoksa ne dinin sırtından rızkımı temin ediyor, ne itibar sahibi oluyor ve ne de sosyal bir mevki sahibi oluyorum.
Belki dini akidem hatırına, bunların tümüne tekme vurmuşum.
Ben, iş, toplum ve ekonomik, maslahat adına değil; bir gerçek adına bu dine inanmışım. Senin gibi aydının ve senin hedef ve şiarlarına da inanıyorum.
Ben de, zulüm ve adaletsizlikleri, aykırılıkları, dengesizlikleri kökten kaldırmanın çabasındayım. Özgür insanın oluşması yolundadır gayretim, Öyle bir dinin izindeyim ki, yoksulluğu, sınıf çatışmasını kaldırır. Öyle bir dine inanıyorum ki, insanlara bu dünyada kurtuluş ve özgürlük bağışlar. Öyle bir sorumluluğu yüklenmişim ki, bu sorumluluk, hemen herkese bu dünyada dirilik ve olgunluk kazandırır. Öyle bir akideye inanıyorum ki, adalet terazisini ölümden önce, çağdaş toplumda ikame eder. Müslüman oluşum bundandır işte.
“Ne maslahatı” Dini mücadele ve eylemimde, elde ettiğim şeyin ne olduğu ortadadır. Bilimsel kişilik ve aydın olma itibarımı, gençliğimi, rahatımı, ailemi, hayatımı, geleceğimi, işimi…
Evet, her şeyimi, imanım hatırına gözden çıkartmışım. Görüyorsun ki bunların karşılığında elde ettiğim şey, ehl-i imanın töhmet, sövgü ve acımasız tavırlarıdır. Biliyorsun ki, eğer hayatımı bu yolda vakfetmek yerine, başka yollara vakfetseydim; rezilliğe bulaşmış, fakat bağ-bahçe, konak araba sahibi, sosyal mevki sahibi biri olurdum. Veya fakültede profesör ve çağdaş kuşak nezdinde saygın bir kişi olurdum. Ama ben onların tavrıyla iş yapmayıp bütün gücümle bilgi ve kalemimle, Allah, din, İslam’ın peşine düştüğümden, artık onların benle bir işleri kalmamıştır. Uzaktan bana arka çıkan taraftarlarım olarak düşlediklerindir.
Sanıyorsun ki ben, mantıksal kıyas ilkesiyle; dini, dinsiz çevrelerde gündeme getiriyorum. Dini toplum-bilim, ilerici ve insancı ideolojilerin silahıyla, ben her zaman bunları kullanmak çabasındayım-savunuyorum. Geleneksel dinin resmi mütevelli ve savunucuları da benim koruyucularımdır…
Beni böyle sanıyorsun ama durum hiç de senin sandığın gibi değildir, tam zıddınadır. Beni Din’e ve İslam’a çeken bu geleneksel çevreler değil, akli ve insani gerçekliklerdir. Aynı zamanda kişisel veya sosyal bir maslahat da değildir. Hıristiyan ruhanilerin tekfir ettiği Ernest Renan’ın itirafıyla’ ‘İslâm insanın dinidir.”
Selami Yurdan vasiyetinde istediği gibi, Beyazıt Meydanı’nda on binlerce kişinin katıldığı, gıyabi cenaze namazıyla uğurlandı Rabbine…
Şehid Selami’nin Babası Ferman Amca, Beyazıt meydanındaki on binlere şöyle sesleniyordu:
“Selami’nin düğününe hoş geldiniz! Bu gıyabi cenaze namazını, oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum. Ey nüfus kâğıdında İslam yazanlar, bu dava hepimizin davasıdır. Ben bu gün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum. Benim bir Selami’m gittiyse, geride daha beş Selami’m var. Şehidlik Cenab-ı Allah’ın lütfudur. Eğer beş yüz oğlum değil, beş milyon oğlum olsa bile, onları da Allah yolunda feda etmeye hazırım. Davamıza, hep birlikte sahip çıkalım.”
Selami Yurdan ve tüm şehidlerimizin ruhu için el-Fatiha!